Anne!!

280 13 243
                                    

2. BÖLÜM

Clary dün geceki yaşadığı ve gördüğü şeyler karşısında yorgun düşmüştü ve baya uyumuştu. Açık penceresinden gelen kuş cıvıltıları ile uyandı ve yüzünü ovuşturdu. Yüzü pencereye dönüktü çünkü çalışma masası o yöndeydi. Uyku sersemliği ile arkasını döndü ve asla rüya olmayacak bir şey gördü. O an kalbi durmuş gibiydi, sanki kanı çekiliyordu. Odasının HER YERİNDE Pandemonyum tabelasındaki sembol vardı. Sembol büyüklü küçüklü kağıtlara çizilmişti. Clary bir irkilme ile eline batan şeye baktı. Uyurken kurşun kalemi batmış olmalıydı. O an bir kâğıtta daha tamamlanmamış olan yine aynı sembol vardı. Bunları birisi çizip Clary'nin odasına yapıştırmamıştı, hepsini kendisi çizmişti. Ama nasıl ? Ne zaman? Ve gece boyunca bu kadar şeyin çizilmesi imkansızken...

Clary soluk kahverengi olan çantasına birkaç tane sembollü kağıdı toplayıp odadan çıktı. O arada mutfakta olan annesi ile karşılaştı.

"Dün gece seni bekledim. Çok geciktin. Oysa sana gecikmemeni söylemişt..-"

"Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım anne şimdi çıkacağım izninle" Clary çok gergindi.

"Clary beklesene... Şeyy... Simon... Yani o ve sen..-"

"Hayır anne o abim gibi" O arada diğer bir odadan Luke çıktı.

"Günaydın Clary"

"Günaydın"

Hemen sonra zil çaldı ve Clary bir hırsla kapıyı açtı. Gelen Simon'dı.

"Ah, merhaba Bayan Fray... Günaydın Clary, çıkalım mı?"

Clary şiddetle onun kolunu çekiştirip apartmandan çıktılar. Alt komşuları Dorothea'nın perdesi garip bir şekilde kıpırdadı ama bunu Simon fark etmedi. Oysa aynı yöne bakıyorlardı. Clary garip bir şekilde irkildi ve yolun gidecekleri tarafına döndü.
~~~~~~

Jocelyn Clary'nin bu tavrı üzerine onun odasına bodoslama daldı ve garip bir tepki gösterdi. Clary korku ve şaşkınlık yaşamışken annesi aksine şaşırmıştı. Sanki birisi ile 30 yıl görüşmemiş de onu bir anda odasında bulmuş gibi bir tepkiydi. Birkaç tane kağıt alıp çok kızgın bir şekilde Luke'un önündeki masaya koydu. Bir süre birbirlerine baktılar. Jocelyn artık şaşkın değil kızgındı ama Luke düşünceliydi. Parlak gözleriyle biraz üzgün bir şekilde Jocelyn'e baktı.
~~~~~~

Clary ve Simon bir kafeye gelmişlerdi. Clary her zamanki gibi yine yaşadığı olayı Simon'a anlatacaktı. Çocukluktan beri böyleydi bu. Aralarında sır olmazdı. Her şeyi er ya da geç söylerlerdi birbirlerine. Bazen destek olurlar birbirlerine bazen de gülerlerdi.

Clary çantasından çıkardığı kağıtları kafedeki sehpaya serdi. O kadar gergindi ki sesi titriyordu.

"Bir anda bunlardan yüzlerce çizmeye başladım. Hiçbirinin farkında değilim ne anlama geldiğini de bilmiyorum"

"Belki de Karanlık İşler'deki kız gibi parabolik şeyler görmeye başlamışsındır."

"Hayır bu öyle değ..-"

Clary'nin lafını kesen kafenin dışından, hafif kirli camdan ona bakan Pandemonyum'daki o sarışın katildi. Kapüşonunu geçirmişti, saçları omzundaydı ve Clary'ye garip bir şekilde gülümsüyordu.

Clary bir anda dondu kaldı ve korkmaya başladı. Dün geceki onlara yardım eden adam gibi onu da öldüreceğini düşündü. Ölüm sırası ondaydı. Clary'nin gözleri dolmaya başladı, kızardı ve Simon'ın kolunun altına doğru eğildi. Katil onu görmesin diye neredeyse koltuk ve Simon'ın kolu arasında kayboldu.

CITY OF BONESWhere stories live. Discover now