20.bölüm

134 6 3
                                    

  Genç kız üzerini değiştirip mutfağa doğru ilerledi. Evde yanlızdı bu hafta Boranla set saatleri pek uyuşmuyordu. Masanın üzerinde Boranın kendisi için hazırlamış olduğu kahvaltıyı görünce tebessüm oluştu gemç kızın dudaklarında.

Kahvaltısını yaptıktan sonra bilgisayarını açıp ablasıyla görüntülü konuşmaya başladı.Ablasının geldiği zamanda kendisi Trabzonda olduğu için görüşememişlerdi. Öz ablası değildi İpek. Ablası Selin ölünce ailesi kendini avutmak için İpeği almışlardı yurttan. Aralarında bir yaş olduğu için Mİray ona abla demezdi.Seline ayıp olacağını düşünürdü hep.

Evde yapacak iş kalmayınca sete geçti. Aslında bugün sadece Boranın seti vardı . Genç kız izinliydi bugün.

Boranın sahnesi olduğu için karavanda kocasını bekledi kadın. O arada telefonundan Pınarla görüşüp annesiyle dedikodu yaptıktan sonra nihayet gelebilmişti Boran.

''Miray? hoşgeldin sevgilim''

''hoşbulduk... evde canım sıkılınca yanına geleyim dedim ''
''İyi yaptın ama benim setim bitti . Boşuna geldin yani''
''olsun belki biryerlere gideriz''
''nereye?''
''pınarla yeni bir yer keşfettim. Limon Kafe... görmen lazım efsane bir yer. Sahipleride yaşlı bir çift. ama öyle tatlılar ki!''

 Çift boş bir masaya oturduktan sonra Hasan amca geldi yanlarına

''oo hoşgeldin Miray kızım''
''holbulduk Hasan amcacım ... senin şu özel tatlından alabilirmiyiz biz''
''tabi tabi getiriyorum hemen... yanına limonata'' Miray başınla onaylayınca Boranın anlamsız bakışlarına cevab olarak

''Özel bir tatlısı var adını koymamış ama.... Hasan amcanın birde karısı var ama genelde mutfakta oluyor.... Birde benim yaşlarımda bir kızları varmış ama hiç görmedim onu''

Miray ve Boran tatlılarını yedikten sonra çiselenen yağmura aldırış etmeden sahile indiler. 

Miray bir banka oturup kocasını yanına davet etti. Eylül ayında olmalarına rağmen hava biraz kötüydü. Ama Miray en çok bu havaları severdi. Boran sessizliği bozmak için

''Annen lisedeyken çello çaldığı söylemişti''
 Miray hüzünle kafasını salladı. Boran Mirayda bir terslik olduğunu anlamış olsa gerek

''Nedir seni bu üzen....Çello mu yoksa''
''hayır .... ablam ..... Ablam öğretmişti bana çello çalmayı. Kendisi çellist denebilecek kadar güzel çello çalıyordu... sonra kursa başladım ben ... bendeki çello aşkı büyürken ablamda azalıyordu... ablam öldükten sonra daha çok bağlandım çelloya sanki her bir teli ablamı hatırlatıyordu bana... Daha lisedeyken öğretmenlerim bana çellist demeye başlamıştı''
''ya neden bıraktın sonra.... ne oldu?''
''Hiçbirşey yavaş yavaş koptum ondan.... aslında kopmadım.Çello aşkım hala devam ediyor ama şehrin kargaşasından pek vaktim olmuyor''
''çellon nerede ben hiç görmedim senin evinde''
'' Sen benim evime geldin ama girmediğin kapısı kitli bir oda varya hani.... orada işte''
''neden onu oraya kitlendin''
''Aslında ben ona aşığım... tek dostum o benim.... kaldı işte .... unutmuşumdur çalmayı''
Boran karısının elinden tutarak onu kaldırdı.  Miray ne olduğunu anlamaya çalışırken çoktan arabaya binmişlerdi

''senin eve gidiyoruz ve bana çello çalıyorsun''
''yapamam.... uzun zamandır çalmıyorum''
'' bir kaç nota çaldıktan sonra hatırlarsın.... hem ben sana orada bir şey itiraf edeceğim'' dedi Miraya yaklaşarak. Nefesleri birbirlerine karıştığında Miray dayanamayarak öpücük kondurdu eşinin dudaklarına.

 Miray çellosunu çıkartıp bir kaç nota çalmaya çalıştı. Yapamıyordu.... sinirle koydu yayı yerine. Boran eşinin arkasına geçip yayı aldı. Miray'ın elinin üstünden kendisi de çalmaya başladı.
Birkaç dakika sadece çaldılar. Miray yayı yerine koyduğu sırada Boranda karısının arkasından çekilerek yerine oturdu.Miray heyecan içinde Boran'a dönüp 

''Bu muydu itirafın!!! Çello çaldığını bilmiyordum...Harikaydın''
''Bende uzun zamandır çalmıyordum...''
''hayır önceden çalmışsın.... en azından benim kadar uzun değil... kaç zamandır?''
''geçen hafta olabilir'' dedi ensesini kaşıyarak

SEVDALUK Où les histoires vivent. Découvrez maintenant