8🍃

381 69 12
                                    

"Kızlar, pudingini yemeyecek olan varsa bana verebilir. Özellikle sen Elena." İmalı bir şekilde baktı. Veya Kviig mi desem?"

"Bu konu hakkında konuşmak yerine pudingimi yemek istiyorum."

Yanımda oturan Cami'ye baktım.

"Camille, yediğin pudingten denememek en büyük hatammış. Çok özür dilerim."

Kaşığıyla aldığı pudingi ağzına götürürken kafasını salladı.

"Elena kilo alırsan Damon seni beğenmez. Ver onu."

"Damon beni böyle beğeniyorsa şişman halimle de beğenmek zorunda. Üstelik senin de sevgilin var."

"Benim sevgilim beni beğenmezse zaten onu öldürürüm. Bu konuyu onunla konuştuk."

"Tanrım, cidden onu öldüreceğini mi söyledin?"

"Evet."

Telefonum titreyince pudingi Bonnie'ye verip cebimdeki telefonu çıkardım.

"Kimin mesaj attığını sorup Damon değil demezse puding yemeyi bırakıyorum."

"Mesaj atan Damon." Kızlar kahkaha atarken Anna homurdanıyordu.

"Çok kötüsün!"

Damon: Neredesin?

Elena: Kızlarla birlikteyim. Sen neredesin?

Damon: Birlikte bir şeyler yapar mıyız diyecektim ama sen arkadaşlarınla takıl. Daha sonra görüşürüz.

"Ne diyor?"

"Nerede olduğumu soruyor."

"Elena," dedi Cami bitmiş puding kutusunu kenara bırakırken. "Bize nasıl sevgili olduğunuzu anlatmadın."

"İşte herkes benim gibi düşünmeye başlıyor. Dökül bakalım Gilbert."

"Pekala. Anlatıyorum..."

Telefonumda çalan şarkıyı kapatıp geldiğim yere baktım. Hava hafif kapalıydı ama yağmurun yağmasından önce gelen o kokuyu hissediyordum. Evime yakın bir parka gelmiştim.

Çocuklar çığlık atarak birbirlerini kovalıyordu. Boş bir bank bulup oturdum.

"Seni burada bulacağımı biliyordum Elena." Kafamı sesin sahibine çevirdim. Siyah bir gömlek giymişti.

"Senin ilk defa grubunuzun kazağını giymediğini görüyorum."

"Beni başka bir şekilde de gördün güzelim. Bu bir ilk değil." Yanıma oturdu.

"Şu an beni etkilemiyorsun. Sapığın tekisin. O zaman sarhoştum. Bu konuyu bu kadar fazla konuşmamız yetmedi mi?"

"Tamam, bir daha konusunu açmayacağım. Ama şunu bil ki El, o geceden sonra bana bir şeyler bıraktın. Ruhumun derinliğinde bir yerde."

Dudağımın kenarını ısırdım. Yine sağ ayağımı sallamaya başlamıştım.

"Lise bittikten sonra ne yapacaksın?"

"Üniversiteye giderim herhalde."

"Başka bir planın yok mu?"

"Nasıl yani?"

"Ne bileyim. Bir yerleri gezmek, yeni bir şeyler öğrenmek istemiyor musun?"

"Bunu hiç düşünmedim."

"Al işte." Ayağa kalktığımda kaşlarını çatarak bana

baktı. "Sorun ne El?"

"Sorun mu ne Damon? Sorun insanların sıradanlaşması. Ah Tanrım, bundan nefret ediyorum. Yeni yerler görmek, yeni şeyler öğrenmek ve yeni insanlarla tanışmak istiyorum. Sıradan, kapanık hayatımdan kurtulmak istiyorum. Amerika sınırlarının dışına çıkmak ve bir daha dönmek istemiyorum."

Gözlerim kızarmıştı.

"Ailemin sürekli bana nefret dolu bakışlarını görmek istemiyorum. Her akşam benimle aynı havayı solumamak için evden kaçmalarını görmeye dayanamıyorum!"

Yerinden kalkıp tam karşımda durdu. Akan birkaç gözyaşımı sildi.

"Elena, senin olduğun her yere gelirim. Üstelik, senin güzel gözlerine nasıl nefretle bakabilirler? Bu onların sorunu. Senin değil. Bana bak."

Elleriyle yüzümü tutup kendine çevirdi.

"Beni anladın mı? Sen önemlisin. Sen güzelsin. Sen bütün güzel sıfatların sahibisin Elena Gilbert."

Ben de ellerimi onun yüzüne yerleştirdim.

"Biliyor musun, birinci sınıfta aramızda bir şey olabileceğini düşündüm. Bana bakışlarını görmüştüm."

"İlk o zaman ilgimi çekmiştin. Önümde oturuyordun ve o lavanta kokan kumral saçların sırama yayılıyordu. Onları çekmekten korkuyordum."

"Peki neden bir sürü sevgilin oldu? Neden gelip bana bir şey demedin?"

"Duygularını anlayamamıştım. Benden hoşlanmadığını düşündüm."

"Oysa senden çok hoşlanıyordum ama duygularımı açığa vurmada hiçbir zaman iyi olamadım." Mavi gözleri parladı. Gülümsedim.

"Şimdi seni sevdiğimi söyleyip öpmem mi gerekiyor?"

"Sanırım öyle."

"Rujunun rengi nar çiçeği olabilir mi?"

"Galiba. Benim rujum değildi. Aceleyle bulmuştum ve sabah da ruj kalmamıştı."

"Şimdi de kalmayacak Elena."

Beni öptüğünde kalbimin sıkıştığını hissettim. Yağmur yağmaya başlamıştı ama ikimizin de umurunda değildi. Islandığımı onu öperken hissetmiyordum.

Bonnie çığlık atınca ne olduğuna baktım. Anna Caroline'ın dizlerindeydi.

"Elena, yine kızı bayılttın!"

Omuz silktim. "Duymak istediğini duydu."

don't say // delenaWhere stories live. Discover now