3🍃

520 84 7
                                    

Caroline: Anna, çığlık attığın ses kayıtlarından sıkıldım. Komşuları başımıza toplayacaksın!

Tekrar ses kaydı ve yine çığlık.

Bonnie: Bence Anna'yı gruptan atma vakti geldi de geçiyor.

Anna: ÇOK PARDON AMA SİZ KİMİ GRUPTAN ATIYORSUNUZ? GRUBU BEN KURDUM BEN! ÜSTELİK DAHA ELENA'YI DAMON İLE SEVVGİLİ YAPMADIK. O İŞ BİR OLSUN SONRA KONUŞACAĞIM BEN SİZİNLE.

Camille: Büyük harflerle yazmayı keser misin?

Anna: HAYIR.

Elena: Anna. Biraz rahat olur musun?

Anna: Zaten beni senin bu rahatlığın öldürüyor! Tanrım, o güzelim kumral saçlarını yolasım var. O zamana kadar Damon ile sevgili ol ki o da başka kızlarla yatmasın!

Elena: Biliyor musun, umurumda değil.

Anna: 'Omoromdo doğol.' Bu cümleden sıkılmadın mı? Çocuk sana daha ne yapsın? Senin için kendini mi öldürsün?

Elena: Benden uzak dursun yeter.

Anna: Ben yaşadıkça öyle bir şey olamaz bebeğim. SİZ DAHA EVLENECEKSİNİZ VE SANA BENZEYEN MİNİK SALVATORELAR ORTALIKTA DOLANACAK!

Yüzümü sıvazladım. Resmen benimle inatlaşıyordu.

Elena: Annem yemeğe çağırıyor. Sonra görüşürüz kızlar.

Telefonun sesini kapatıp bana en uzak yere koydum. Anna beni herkesle sevgili yapmaya çalışıyordu. En son yan sınıftan David denen bir çocukla aramı yapmaya çalışmıştı. Tanrım, çocuk çok çalışkan ve çok çirkindi! Düşündükçe ürperme geliyordu.

XXXXX XXXXX

Sınıfın kapısını bir hışımla açtım. Geç kalkmıştım ve evimden okula kadar trafik vardı. Öğretmen şaşkınlıkla bana baktı.

"Elena, sakin ol."

"Çok özür dilerim. Geç kaldığım için yani."

Güldü. "Sorun değil, geçebilirsin."

Boş bulduğum bir yere oturdum. Kitabımı çantamdan çıkartırken yanımdan yabancı olmayan bir koku geliyordu. Kafamı çevirdiğimde bana bakan bir çift mavi gözle karşılaştım.

Güzel mavi gözler.

"Şansa bak El."

Ona yaklaştım. "Neden bana El diyorsun?"

"Çünkü herkes gibi sana Elena demek hoşuma gitmiyor. Farklılık olsun istiyorum."

"O zaman ben de sana D diyeceğim. Farklılık olsun." Sırıttı.

Gülerek kafamı salladım ve önüme döndüm. Anna çaprazımda oturuyordu ve bana kaş göz işareti yapıyordu. Bıkkınlıkla ona susmasına dair işaret yaptım. Gözlerini kısıp önüne döndü.

"Şu kız, arkadaşın mı?"

"Anna mı? Evet. Neden sordun?"

"Sevgilisi var mı?" Yutkundum. Sağ ayağım strese girdiğimde kendiliğinden sallanmaya başlardı.

"Neden soruyorsun?"

Omuz silkti. "Dün akşam profiline denk geldim. O yüzden sordum."

"Neden onun profiline denk geldin?" Bana yaklaşıp göz kırptı.

"O da bana kalsın El."

"Arkadaşımla oynayamazsın Damon."

"Şans işte El."

"O zaman ona mesaj falan yazmayacaksın."

"O nedenmiş?"

"Çünkü onun hoşlandığı biri zaten var. Onu yatağa atma gibi bir planın varsa vazgeç derim."

"Senin hoşlandığın biri yok mu?"

"Yok."

"Emin misin?"

"Evet. Seninle de yatmayacağım bu arada. Tekrar. Konuyu buraya getirmek istediğini biliyorum."

Cevap vermeden beni süzdü. Kıpırdandım.

"Eteğin çok yakışmış."

Kafamı eğdiğimde kot eteğimin ne kadar kısa olduğunu fark ettim. En azından altına siyah çorap giymeyi akıl etmiştim. "Ayrıca, bu sürdüğün ruj o geceki rujun aynısı galiba. Yine kırmızının hangi tonu olduğunu bulamıyorum."

"Bulma. Beni gözlerinle taciz etmeyi de kes. O gece herkes gibi sarhoştum ve böyle bir şey oldu. Kendine pay çıkarmaya kalkma."

"Biliyor musun? Seni her zaman ateşli bulmuşumdur."

Sözleriyle kaşlarım istemsiz bir şekilde çatıldı. "Anlayamadım?"

"Her zaman zeki ve zor bir kızdın. Seni süslü cümleler de etkilemiyor. Diğerleri gibi değilsin. Bu da seni ateşli bir kız yapıyor ve ben de bunu seviyorum."

"Seni de aptal yapıyor. Bunlardan da etkilenmiyorum Damon. Git kendine başkasını bul."

"Ben zaten kendime birini buldum."

"Bulduğun kişiye yazık olmuş o zaman." 

"Yazık mı olmuş, göreceğiz."

don't say // delenaWo Geschichten leben. Entdecke jetzt