BÖLÜM 1: Son Nefesleri Pahasına Bir Söz Verilecek

80 8 4
                                    




           

Leo'nun gözünden:

Döne döne Ogygia'ya inerken, ılık rüzgar Leo'nun saçlarının arasından geçti. Giysilerinin büyüyle dokunduğu halde lime lime olduğunu fark etti. Kolları sanki müthiş bir yangında ölmüş gibi isle kaplıydı... ki aslında öyle olmuştu. Ama bunlar için endişelenecek hali yoktu.                                                                                              Kalipso üstünde bir blucin ve beyaz bir bluzla kumsalda duruyordu.

Leo ona gülümsedi ve Festus'u indirmeye başladı, ancak bu kahramanca iniş Festus'un sağa yatıp Leo'yu yüzüstü kumlara atmasıyla mahvoldu. Leo sahil boyunca sendeleyerek kalipso'nun ayaklarının dibine düştü.

"Geç kaldın," dedi Kalipso. Gözleri parıldıyordu

"Kusura bakma Günışığım," dedi Leo. "Yer altındaki trafik berbattı."

"Hem sana diktiğim mahvolması mümkün olmayan giysileri de mahvetmeyi başarmışsın."

"Eh öyle oldu." Leo omuzlarını silkti. "Ben hep imkansızı başarırım zaten."

Kalipso onun kalkmasına yardım ederken Leo Kalipso'nun kokusunu aldı, tarçın gibi kokuyordu. Sol gözünün yanında minnacık bir çil vardı, Leo buna dokunmak istiyordu.

Kalipso burnunu kırıştırdı "şey gibi kokuyorsun..."

"Biliyorum. Ölüymüş gibi. Muhtemelen, ölüp dirildiğim içindir. Son nefesimi verene dek tutacağım bir söz, falan filan. Ama artık daha iyiyim..."

Kalipso ona gülümsedi ve öptü.

Leo için bu herşeye değerdi. Orda dururken aklından bunu başarabildiğine inanamıyordu. Onu kurtarmıştı, artık burdan kurtulabilir ve birlikte mutlu olabilirlerdi. Belki de yeni bir hayata başlayıp birkaç sene içinde bir aile kurabilirdi. Vay be diye düşündü. Bu hayaller inanılmazdı...

Birbirlerinden ayrılırken Leo ona baktı "Bu adadan ayrılmaya hazır mısın?"

           

Kalipso geri çekildi. Tek elini havaya kaldırınca, bir rüzgar çıktı. Görünmez hizmetkarları ayaklarının dibine iki valiz bıraktılar. "Nereden çıkardın?"

Leo sırıttı. "Uzun bir yolculuk için hazırlandın ha?"

"Geri gelmeyi düşünmüyorum." Kalipso arkasına, bahçesine ve mağara evine giden patikaya baktı. "Peki nereye gideceğiz?"

"Önce ejderhamı tamir edebileceğim bir yere," dedi Leo. "Sonra... nereye istersen oraya."

"Hep New York hakkında özel ne var diye merak etmişimdir."

"Bayılacaksın Günışığım, kesinlikle farklı bir yer."

"Biraz farklılık işime yarayabilir.", Kalipso sırıtır ve Leo'yu yanağından öper.

Ancak Leo'nun aklına bir soru takılır. "Peki, Ogygia'dan ayrılınca da ölümsüz mü kalıyorsun?"

"Hiçbir fikrim yok, daha önce hiç ayrılmadım."

"Bu konu seni rahatsız etmiyor mu?"

"Kesinlikle etmiyor."

Leo gülümser ve ona valizleriyle ilgili yardım eder. Birlikte Festus doğru yürürler. Kalipso'nun Festus a binmesine yardım ettikten sonra Leo Festus'un başının arkasını okşar ve "Uçma zamanı dostum!" der ve Festus havalanır, onlar yükseldikçe git gide küçülmeye başlayan adadan uzaklaşırlar.

Kalipso bir süre onca yıl hapis olduğu adaya bakar ta ki ada gözden kayboluncaya kadar. Ada gözden kaybolduğu anda Leo'ya sarılır ve "Teşekkür ederim." der.
Leo gülümser, Festus'u kullanırken gözlerini hiç bulutlardan ayırmadan "Seni seviyorum Kal." Der. Leo aniden Kalipso'nun ellerinin belini bıraktığını hisseder. Arkasını dönerek "Kal tutunman ge-" Kalipso arkasında değildir...

Leo onun okyanusuna düşüşünü görürken çığlık atar, garip olan şeyse Kalipso'nun çığlık atmamasıdır.

"FESTUS HEMEN DALIŞA GEÇ! ŞİMDİ!" diyerek Kalipso'nun peşine düşer. "Suya düşmeden önce onu kurtarmak zorundayım!"

Festus gökyüzünde süzülerek Kalipso'nun altına geçer ve Festus'un ayakları suya sürtünürken Leo Kalipso'yu tutmayı başarır.

Leo onu kollarında tutar. Gözleri kapalıdır hala nefes almaktadır ama çok az bir şekilde. Leo elleri kalipso'nun yüzünü ovarak onu hafifçe sarsar. "Kal! Kal!"

"FESTUS! BİZİ DERHAL MELEZ KAMPINA GÖTÜR!"

Kampa vardıklarında iniş yaparken büyük ev'in verandasını parçalarlar ama Leo nereye indiklerini umursamaz.

Leo bağırır. "KHEİRON!"

Binlerce yıl yaşlı sentor depar atarak Leo'ya gider. "Leo! Yaşıyorsun ama nas-"

Leo hızlıca Kalipso'yu bir masaya yatırarak bağırır. "BENİ BOŞVER ONUNLA İLGİLEN!"

Kheiron kıza şaşkınlıkla bakar. "Yoksa bu... Kalipso mu?"

Leo kafasıyla onaylar. "Ogygia ya geri gidip onu kurtardım şimdi lütfen iyileştir onu!"

Kheiron Kalipso'yu inceler nabzını ölçer ve sonra üzgünce Leo'ya bakar. "Leo s-sanırım tanrılar verdikleri sözleri tutmadı."

Leo Kheiron'a bakar. "Ne demek istiyorsun?  Percy onlara onu bırakacakları hakkında söz verdirdi!"

"Ve onlarda öyle yaptı bu şekilde onu o adadan kurtarabildin ama ölümsüzlüğü Ogygia'ya bağlıydı. Eğer ki ordan ayrılacak olursa..."

Leo'nun yüzü olanları fark edince solgunlaşmaya başlar. "O ölmedi..."

Kheiron kafasını öne eğer. "Çok üzgünüm"

Kheiron'un arkasından gelen ayak sesleri Leo'nun kulağında yankılanmaya başlar. Percy, Jason ve Argo ll'deki ekibin geri kalanı ona doğru koşar. Ancak masada ölü yatan kızı görünce hepsinin yüzlerindeki mutluluk kayboldu.

Percy elbetteki o kızı tanıdı ve yüzü çöktü sonra Leo ya baktı...

Leo orda duruyordu ve gözle görülür bir şekilde titriyordu "O-Onu kurtardığımı sandım ama aslında onu öldürdüm..."

Kheiron elini Leo'nun omzuna koydu "Hayır Leo böyle düşünmemelisin, senin bir suçun yoktu."

"ONU ÖLDÜRDÜM!" Leo Kheiron'un elini itti ve odadan çıktı, gözünden akan yaşlar vücut ısısından dolayı buharlaşıyordu.

Kehaneti düşündü. Bu hiç mantıklı değildi. Son nefesleri pahasına bir söz verilecek. Birden dahada kızmaya başladı, sözünü yerine getirmişti onu o adadan kurtarmıştı ama bu onun ölmesine yol açmıştı.

kızgınlıkla ve derinden bağırmaya başladı, vücudunun her tarafından ateşler yükseldi ve çevresindeki bütün çalıları ve ağaçları yaktı.

Ardındansa dizlerinin üzerine düşüp ağlamaya başladı...

           

DEVAM EDECEK...

Alevler İçindeki Kalp (Kötü Leo Valdez Fanfiction)Where stories live. Discover now