5 BÖLÜM

601 174 187
                                    


Zaman Neydi?
Acıların üstüne örtülmüş bir örtü mü? Yoksa acının sığındığı bir liman mıydı?

Acılarımın üstüne zamanı örttüm. Akrep zamanın üstünden akıp giderken, acının da ruhumdan akıp gitmesini istedim.
Olmadı...

Akrep zamanın üstünden aktıkça, acı da ruhuma aktı.
Telefonumun sesi kulaklarıma gelince kimin aradığına baktım. ' Buğra ' yazısını görünce burukça gülümsedim. Okuldan ayrıldığımdan  beri beni aramamıştı. Bana tavırlıydı ve aramamasının nedeninin beni kırmamak olduğunu hissediyordum. Daha fazla Buğra'yı bekletmeden aramayı cevapladım.

" Neden bu kadar geç açtın?"
Endişe miydi o sesindeki? Hala bu evde yalnız başıma kalmam onu korkutuyordu. Ve korkusu kırgınlığının önüne geçmişti.

" Nasılsın?"
İyi olmadığını biliyordum ama yine de sormuştum. Belki bildiğim halde 'iyiyim' derdi ve ben bunun yalan olduğunu bildiğim halde inanmaya çalışıp, onu üzmediğimi düşünerek rahatlardım.

Aramızdaki sessizlik ne kadar sürdü bilmiyorum ama Buğra'nın derin bir nfes aldığını duydum. Cevap vermediği  her saniye kalbime zehirli oklar saplanıyordu sanki. Sessizliğinin sebebini biliyordum o benim kardeşimdi onun attığı her adımın ne anlama geldiğini en iyi ben bilirdim. Söyleyeceklerini kafasında toparlıyor olmalıydı.

" Benimle yemeğe gelirsen iyi olacağım."

Bu benim sorduğum sorunun cevabı değildi. Beni geçiştirmeye çalısıyordu ona uydum. Şimdi konuşmak istemiyordu ve ben onu zorlamayacaktım. Ne zaman konuşmak isterse o zaman konuşacaktık. Onu daha fazla üzmeye hakkım yoktu.

" Kardeşim beni yemeğe davet ediyor, doğru  duydum değil mi? "
"Seni hiç yemeğe çıkarmıyormuşum gibi konuşma Derin."
" Gerçekten mi Buğra?" Ofladı, gülümsedim.
" Ne var yani Gül'ü yemeğe çıkartırken seni de çıkartıyorsam. Seni düşünüyorum kötü mü?"
" Ya da Gül'ü yemeğe çıkartmak için beni de yanında götürmek zorunda kalıyorsan."

Gözlerini devirdiğini hissettim. Buğra sevgilisi Gül ile yemeğe çıkmak için beni kullanıyordu çünkü Gül abisininde desteğiyle aramızı yapmaya çalışıyordu.

" Tamam, zaten uzun zamandır baş başa bir şeyler yapmıyorduk."
Buğra'nın konuşmasını bekleeken susması hayra alamet değildi. Aklımda beliren düşünceler gözlerimi kısmama neden oldu. Yine mi ya!

" Yemeğe baş başa gidiyoruz değil mi Buğra?"
" Dört kişi gidiyoruz."
Dört derken sesi o kadar kısık çıkmıştı ki zar zor duydum. Hayal kırıklığı içinde telefonu tutarken onu kırmayacak şekilde konuşacaklarımı toparlamaya çalıştım. Yemeğin altındaki gizem çözülmüştü. Yine Gül yine abisi ve yine kurbanlık koyun olan ben.

"Hayır," uzatmanın bir anlamı olmadığına karar verdim çünkü ben olumsuz hangi cevabı verirsem vereyim Buğra beni ikna etmek için uğraşacaktı ve sonunda kazanan taraf o olacaktı. O yüzden uzatmanın bir anlamı yoktu bu konuda beni anlayacağını umuyordum. Bu cevaba kırılmazdı Buğra, onun esas kırılacağı konuşmaya gelmeden önce telefonu hemen kapatmak için kulağımdan çektim.

" Dur!" Diye bağıran Buğra'yla ofladım.
" Okuldan ayrılacağını bana söylemedin,"
Üzgün çıkan sesi ile gözlerimi yumdum.

Bu konunun açılacağını biliyordum. Az önceki isteksizliğinin yerini şimdi istek almıştı.

" Önce ev sonra okul sırada ne var?... Hayatımdan hızlı bir şekilde kendini çıkartıyorsun abla."
" Hayır,"
Bu doğru değildi. Ben babamın hayatından çıkarıyordum kendimi, onların değil.

AYNI KARANLIKTAWhere stories live. Discover now