[one] : my vanilla smelling boyfriend

775 64 3
                                    


when you and I forever wild

Gül dolu bahçede dolaşırken Taehyung'un beni buraya kaybolmam için getirdiğini düşünmeye başlamıştım. Şık elbiselerime bakıp kendime kendime gülerken gerçekten kendimi bir playboy gibi hissetmiştim. Normalde alışık olmadığım bu kıyafetler bana yeni bir hava katmıştı ve bu benim farkında olmadan sırıtmama yol açıyordu. Sevgilim ise elimi daha sıkı tutarak suratıma baktığında
"Ne gülüyorsun Jungkook" diye mızmızlandı. Ben ise "Yok bir şey" diyip sırıtmaya devam ettim.

Sonunda beni bir bahçe kapısının önünde durduk. Ellerini yüzüme koyarak "Büyükannem ile iyi anlaş tavşanım.
Beni nasıl kendine bu kadar sevdirmeyi başardıysan onu da bu kadar sevdir tamam mı?" dedi ve ardından hızlıca dudağımın üstüne minik bir öpücük kondurdu. Alayla "Büyükanneni kendime mi aşk etmemi istiyorsun sevgilim"dedim de bana tuhaf bir bakış attığında?Taehyung'un sandığımdan ciddi olduğunu görünce biraz endişelenmeye başladım. Ama en fazla ne olabilirdi ki diyerek kendimi teselli etmeye başladım.

Taehyung yavaşça önünde durduğumuz kapıyı açınca, hayatımda gördüğüm en güzel çiçeklerin olduğunu eski bir bahçenin ortasında çay içen çok şık giyinmiş yaşlı bir kadın oturuyordu. Hafif Taehyung'u andıran çehresi ile, yüzümde tatlı bir gülümsemenin çiçek açtığını hissettim.

Taehyung hızlıca elimi bırakarak minik bir çocukmuş gibi koşarak büyükannesine sarılınca bende onların sevimli ve özlem dolu kucaklaşmalarını izledim bir süre.Gerçekten çok tatlı gözüküyorlardı. Keşke fotoğraf makinemi getirseydim diye geçirdim içimden çünkü genelde gittiğimiz her yere fotoğraf makinem götürür ve sevgilimin milyonlarca fotoğrafını çekerdim, hiç usanmadan...

Kucaklaşmaları bitince Taehyung hemen,beni büyükannesine hemen tanıtmaya başladı, "Büyükanne bu sana bahsettiğim erkek arkadaşım" dedi bana bakıp muzipçe. Hemen elimi uzatarak "Tanıştığımıza çok memnun oldum Bayan Kim benim adım Jeon Jungkook"dedim saygıyla. Büyükannesi beni bir kaç saniye süzdükten sonra beni şaşırtarak boynuma sarıldı ve Taehyung'a "Ne kadar karizmatik ve saygılı bir delikanlı" dedi ve bana bakarak ekledi "Ama ben yaşımı gayet iyi biliyorum ve bana Büyükanne Kim diyebilirsin Jungkook" dedi minik bir tebessüm ile.

Vanilya gibi kokan bahçede birkaç saat sohbet ettikten sonra, büyükanne Kim yeni çay yapmak için kalkarken Taehyung hemen onu durdurmuş ve kendisinin yapabileceğini söyleyerek onu yerine geri oturtmuştu. Sevgilim gerçekten tam bir centilmendi diye düşündüm içimden. Bir kaç dakika ikimizde sensizliğe büründükten sonra sensizliği ilk büyükanne Kim bozmaya karar verdi. Bana döndü ve biraz şaşırmama sebep olarak "Torunumu ne kadar çok seviyorsun bakalım Jungkook-shi?" diye sordu tatlı aksanıyla. Sorduğu biraz ironikti çünkü ben her gün bunu düşünürdüm. Şu ana kadar Taehyung'u ne kadar sevdiğimi bulamamamıştım kendi içimde ama bazı sabahlar güneşten daha çok severdim onu, bazı geceler ise yıldızlardan bile fazla. Bazı günler kendimden bile daha çok severdim onu.

Ben Taehyung'u koşulsuz şartsız severdim, taparcasına severdim,en içten şekilde...

Hafif bir gülümseme kondurarak suratıma, bana ilgiyle bakan yaşlı kadının sorusunu cevapladım "Ben" dedim söze başlayarak "Ona olan sevgimi tam olarak anlatamasamda, sanki o güneşmiş ve bende bir çiçekmişim gibi seviyorum onu büyükanne Kim, onsuz nefes bile alamıyacak kadar çok seviyorum, torununuzu." dedim biraz utanarak. Çünkü ilk defa ona olan sevgimin boyutunu yüksek sesle söylemiştim bir başkasına.

Büyükanne Kim tatlı bir şekilde "Anlıyorum" dedi ve ekledi "Demek sende vanilya kokusunu buldun Jungkook-shi" dedi içten bir gülümseme ile. "Vanilya kokusu mu?" dedim merakla. "Evet" dedi başıyla onaylayarak
"Sende vanilya kokusunu bulmuşsun".
Bunun ne demek olduğunu bilmesem de bu tanım garip bir şekilde hoşuma gitmişti 'vanilya kokusunu bulmak'.

Merakla "Büyükanne Kim bu ne anlama geliyor" diye sorduğumda ise minik ve artık buruş buruş olan kar beyazı eliyle, ellerimi tutup "Atalarımız derler ki çocuğum, aşk vanilya gibi kokarmış." Ve tatlı bir heyecan ile konuşmaya devam etti tane tane "Vanilya kokusu ile doğanlar, en güzel aşkı yaşarmış derdi annem hep. Taehyung doğduğunda farketmemiştim ama sonra o büyüyünce daha iyi anladım Jungkook." dedi heyecanını sürdürürken. Ve şöyle dedi gözleri heyecanla pırıldarken. "O vanilya gibi kokuyor, aynı büyükbabası ve senin gibi Jungkook."

Duyduklarım karşısında şaşkına dönmüştüm, yaşlı kadının anlattıkları karşısında kalbim pır pır atarken, elinde tepsi ile gelen Taehyung'un yanımıza gelmesiyle bana son kez yaklaştı ve "Sakın onu üzme tamam mı?"diyip sertçe yanağımı sıktı. Taehyung bu durumu görüp minik bir kahkaha patlatırken, tepsiyi masaya bıraktıp "Büyükanne çok sert sıkma acımasın canı tavşanımın" diyerek. yanağıma minik bir öpücük kondurdu. Ve ben bir kere daha anladım. Taehyung.. benim her şeyimdi.

Gökyüzünün artık renkten renge girdiği akşam üstünde büyükanne Kim ayağa kalkarak odasına gideceğini, istirahat etmesi gerektiğini ve eğer kalmak istersek diye bize hazırladığı odanın hazır olduğunu söyledi. Taehyung son kez büyükannesinin yanaklarından öptükten sonra bende ona "İyi geceler Büyükanne Kim" dedim nazikçe. Bana son bir gülümseme fırlattıktan sonra yavaşça çiçeklerle yosun tutmuş iki katlı evine girdi.

Taehyung ellerimizi birleştirdikten sonra, kocaman bahçeye doğru sürüklemeye başladı beni ve bir kiraz ağacının altında bulunan mermer bank'a oturttu. Biraz gökyüzünü izledikten sonra bana döndü yavaşça."Biliyor musun? Büyükbabam büyükannemi ilk defa bu mermer bankta öpmüş"dedi ve devam etti "Babam'da annemi ilk defa bu ağacın altında öpmüş." Sonra bana döndü ve "Seni ilk defa bu ağacın altında öpmek isterdim ama o gün yıldızların altında senin güzel dudaklarını öptüğüm için hiç pişman değilim, sevgilim" dedi yaramaz bir çocukmuş gibi. Ona hayran hayran bakmaya devam ederken rüzgarın etkisiyle burnuma güzel kokusu geldi..
Onun eşsiz vanilya kokusu...

Büyükanne Kim haklıydı dedim içimden, Taehyung gerçekten vanilya gibi kokuyordu ama yanıldığı tek şey ben vanilya gibi kokmuyordum. Sevgilimin kokusu sinmişti benim üstüme.

Vanilya kokardı benim sevgilim, aşkın kokusuyla ile doğmuştu bu kirli dünyada.
En güzel çiçekleri kıskandıracak güzelliği ile aslında gerçek çiçek Kim Taehyung'tu bu dünyada. Çiçekler bile utanmalılardı kendilerinden, onun kadar güzel olmadıkları için.

Düşüncelerimin bölünmesiyle
"Öp beni" dedim sakince, "Sanki ilk kez öpüyormuşçasına, öp beni yeniden Taehyung" dedim sevgilime. Hiç düşünmeden dudaklarımızı birleştirdiğinde ilk defa bu kadar güzel bir öpücük bahşetmişti dudaklarıma. Öptükçe öptü dudaklarımı, sanki en değerli şeylermiş gibi...

En sonunda ayrıldığımızda "Jungkook" dedi fısıldayarak kulağıma "Seni seviyorum" ve devam etti fısıldamaya "Romeo'nun Juliette'i sevemeyeceği kadar seviyorum seni,sevgilim" İçim mutlulukla dolarken gülümsedim yalnızca. Güzel yüzünü ellerimin arasına aldım nazikçe,burunlarımız birbirine değene kadar yaklaştım yüzüne "Bende" dedim "Bende seni senden daha güzel bir çiçek açana kadar seveceğim." Ellerimizi birleştirip çiçeklerle yosun tutmuş evdeki bizim için hazırlanan odamıza giderken Taehyung'un bilmediği tek şey ise asla ondan daha güzel bir çiçek açmayacağıydı bu dünyada...

...
Bölümü beğenmeniz dileğiyle. Lütfen destek olmayı unutmayın💛

 Lütfen destek olmayı unutmayın💛

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
𝐯𝐚𝐧𝐢𝐥𝐥𝐚 𝐬𝐜𝐞𝐧𝐭𝐞𝐝 𝐛𝐨𝐲𝐬 : 𝐭𝐤Where stories live. Discover now