SERUM

109 19 0
                                    

Neden her gün diğerinden daha yorgun uyanıyorum ? Normalde uyandığımda dinlenmiş hissetmem gerekir ama sabahları benim üstüme apayrı bir yorgunluk çökerek uyanıyorum . Odamın içinin son derece havasız kaldığını fark ederek penceremi açıyorum . Daha güneşin bile doğmamış olduğu saatlerde Chicago oldukça sakin görünüyor . Ve bugünkü hava beklediğimden de soğuk olacakmış gibi hissediyorum. Serin sonbahar günlerini hep sevmişimdir . Özellikle de sevdiğim birileriyle dışarıda yemek yemek için mükemmel havalardı . Ardından böyle bir şeyin olamayacağını kendi kendime söyleyip pencereyi kapatıyorum .
Normalde hastaneye gitmeden önce kahvaltı yapardım ama bugün her nedense canım hiç bir şey istemiyor . Uzun zamandır bu kadar iştahsız olduğumu hatırlamıyorum. Bu yüzden üzerime sade beyaz gömleğim ve siyah kumaş pantolonumu giydikten sonra saçlarımı toplayıp çıkıyorum . Ayakkabılarımı giyerken beyaz gömleğimin altından herhangi bir şeyin gözüküp gözükmediğini kontrol ediyorum . Evet , her şeyin normal gözüktüğüne karar verdikten sonra kapıyı kilitleyip aşağıya iniyorum . Arabamı çalıştırırken yeniden havanın fazlasıyla güzel olup dışarıda bir şeyler yapmak istediğim hissine kapılıyorum . Ama boşuna ... Hastanede yapmam gereken onlarca iş varken mi ?
Hastanenin otoparkına arabamı park ettikten sonra giriş katına çıkıyorum . Danışmadaki Bayan Bethany 'nin gülümseyen yüzüne karşılık vererek :
—- Günaydın Bayan Bethany.( hastanede sevdiğim sayılı çalışanlardan biri olan Bayan Bethany 'nin enerjisini seviyorum )
—- Günaydın Bayan Flynn . Sizi her gördüğümde gözüme gittikçe daha zayıf ve daha soluk tenliymiş gibi gözüküyorsunuz . Lütfen kendinize daha fazla dikkat edin . Biraz fazla çalışıyormuş gibi gözüküyorsunuz .( son cümleleri kurarken beni gerçekten umursuyor gibi gözüküyordu )
—- Aah , gerçekten teşekkür ederim Bayan Bethany . Sorumluluklarım gittikçe arttığı için artık daha fazla çalışmak zorundayım . Sanırım daha zayıf ve soluk gözükmemin sebebi giydiğim kıyafetlerden de kaynaklanıyor olabilir . ( ardından konuşmamızı sonlandırmak için başımı saygıyla sallıyorum ve Bayan Bethany'e veda ederek asansöre biniyorum )
Asansörün aynasına bakarken gerçekten haklı mıdır ki diye düşünüyorum. Ardından fazla umursamadan asansörden inip tam karşımdaki odama geçiyorum. Yarım saat sonra başlayacak olan muayene saati için hazırlıklarımı yapıyorum .
Bazen neden doktor olduğumu sorgulatacak kadar zor geçen dört saatin ardından bugün laboratuvarda çalışacağımız için son bir kez gözden geçirmek iyi olur diye düşünüyorum .
Laboratuvara geldiğim zaman çok fazla bitkin düştüğümü hissediyorum ama zaten işim çok kısa süreceği için herhangi bir sorun olacağını sanmıyorum. Duygu kapanının kapağını kapatılmadığını fark ediyorum ve kapatmak için yanına gidiyorum . Kapağını kimin açık bıraktığını anlayamadığım cam kutunun kapağını kapatmaya çalışırken başım birden bire o kadar hızlı dönmeye başlıyor ki neredeyse önümü tam görememeye başlıyorum . Duygu kapanının kapağını güç bela kapattıktan sonra laboratuvarın açık bıraktığım kapısına doğru yürümeye çalışırken başımın dönmesi o kadar artıyor ki önümü göremiyorum ve sadece kulaklarıma sert bir çarpma sesi geliyor sonra ...

Aah , neden bu kadar serin ve hafif hissediyorum ? Ardından kafamın arkasından gelen derin bir sızlama ile kendimi yatmakta olduğum sedyeden doğrultmaya çalışıyorum .
— Winter , Winter ?
Ahh , utanç dolu bir durum ...
Yattığım sedyenin ucundaki beyaz gömleğime bakarken ;
—- Winter , seni bulduğumda bayılmıştın ve başının arkasından kan akıyordu . Çok korkmuştum . Seni hemen sedyenin üzerine yatırdım ve Travmatoloji uzmanı Bayan Beatriz'i çağırdım .
— Aa, evet Winter  . Olabildiğince hızlı bir şekilde geldim . Neyseki başında ciddi bir yara yoktu ve dikiş atmamız gerekmedi .
—- Ama sen hala uyanmıyordun ve bayılmanın sebebinin sıvı kaybından olabileceğini düşünerek  serum takmanın iyi olabileceğini düşündüm . Ama giydiğin gömleğin kolları yukarı doğru katlanmıyordu ve daha fazla zaman kaybetmemek için gömleğini çıkarmak zorunda kaldım . ( evet son cümleyi söylerken yüzüme bakamamıştı   , daha sonra elindeki kağıtları uzatarak ) Serumunu takarken aynı zamanda kan tahlili için kan da aldım ve kanındaki Demir seviyesinin neredeyse sıfıra yaklaştığını aynı zamanda D vitamininde fazlaca eksik olduğunu gördüm . Bu yüzden serumuna Demir ve D vitamini takviyesi yaptım.
Bir süre olanları sindirebilmek için cevap vermedim ve hala uzun zamandır burada bulunduğumu tahmin ettiğim laboratuvara bakmaya başladım . Nerede bayıldığımı tahmin etmek zor değildi özellikle de hala  başımdan akan kanlar öylece duruyor iken . Gerçekten bu sedyede yatacak ilk kişinin ben olacağımı asla tahmin etmezdim . Daha sonra bakışlarımı bana bu hastanede bulunduğum süre boyunca sayısız iyiliği dokunan Beatriz 'e çeviriyorum . Benim için ne kadar endişelendiğini görebiliyorum . Ardından bakışlarımı büyük ihtimal ağladığı için  kızardığını tahmin ettiğim gözlerin sahibine , tam karşımda duran kişiye çeviriyorum : Jonghyun'na ...
—- Serumun bitmesini beklemek zorunda olduğumuzu biliyorum ama böyle beklerken de üşüyorum. Ayrıca da taktığın serum neden bu kadar yavaş akıyor ? Böyle devam ederse akşamı bulacak . Ucunu biraz daha açsak ?
Beatriz üstündeki bana büyük ihtimal bol gelecek uzun , yün hırkasını çıkarıp uzatarak :
— Benim hırkamı üzerine alabilirsin Winter . Ayrıca serumun akışını biraz daha hızlandırabiliriz elbetteki . ( bana olan korumacı tavrını her zamanki gibi gösteriyor )
Bu arada sanırım bugün sabahtan beri ağzına tek lokma almamış gibi gözüküyorsun ?
Beatriz 'in hırkasını aldığım gibi giyiyorum ve bundan sonra mutlaka kolları sıvanabilen kıyafetler giymeye söz veriyorum .
—- Çok teşekkür ederim Beatriz . Ve evet bugün sabah hiçbir şey yemek istememiştim ve ne kadar zamandır burdayım ?
— Tam olarak ne zaman bayıldığını bilmiyorum ama çocukların bulundukları odalara giderken açık bırakılmış kapıdan seni gördüğümde saat 12:30 'du ve şimdi saat ikiye gelmek üzere . ( bunları söylerken bir yandan saatine bakıyordu bir yandan da benim kan tahlili sonuçları sanırım onuncu kez tekrardan inceliyordu)
—- Winter , çektiğimiz röntgen filminde herhangi bir şey çıkmadı , başındaki pansumanı üç yada dört gün sonra çıkarabilirsin . Tabi bu süre boyunca pansumanının her gün değiştirilmesi gerekiyor ayrıca böyle yeniden bayılmak istemiyorsan on gün boyunca Demir iğnelerini yaptırman gerekli . Durumunda herhangi bir değişiklik olduğunda beni mutlaka çağırın ama şimdilik her şey yolunda gözüküyor . ( oturduğum sedyeye doğru gelip yanağımdan öperek ) Tekrardan geçmiş olsun , kendine daha fazla dikkat etmelisin .
—- Her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim Beatriz.
O kapıdan çıkarken yanına gitmek isterdim ama çoktan bana gülümseyip kapıyı kapatmıştı . Ardından ölüm sessizliğindeki laboratuvarda baş başa kaldığımızı sanıyordum ama daha beteri dakikalar sonra kapıyı çalıyor :
—- Winter , bayıldığını duyunca o kadar endişelendim ki (!) Umarım iyisindir ?
— Teşekkür ederim Bay Deering. Ciddi herhangi bir durum yok .
—- Bayılmasının sebebi tam olarak neymiş Jonghyun??
Bu soruyu Jonghyun 'na neden sordu ki ? Bana da sorabilirdi . Şuan Jonghyun benden daha kötü gözüküyordu üstelik . Ve üstümde her ne kadar bir hırka da olsa ten rengi iç çamaşırlarımla kendimi hiç de iyi hissetmiyorum . Ve korkarım ki James de bunu anlamış gözüküyor .
—-Vücudun uzun süre besinsiz kalması ve Demir eksikliği .
— Aa , öyle mi ? Durun tahmin edeyim ikiniz de daha öğlen yemeği yemediniz ve yemekhane de çoktan kapandı . ( james 'in yüz ifadesi bu durumdan epeyce memnun olduğunu gözler önüne seriyor ) O zaman ikinizin de özellikle de Winter 'ın ( gözlerini Jonghyun'a dikerek ) bir şeyler yemesi gerek ve bugünlük laboratuvar çalışmanızın yerine beraber yemeğe gitmenize izin veriyorum . Sonuçta Winter'ın tek başına yemeğe gitmesi pek olası gözükmüyor .
—- İzin mi veriyorsun ? Sana böyle bir istekte bulunan oldu mu ki izin veriyorsun bize ?

Medyadaki 3D şarkıyı   mutlaka kulaklıkla dinleyin 💞

WİNTER'S WONDERLANDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin