Hacı ağa derin bir nefes alıp gözlerini kapadı ve bir kaç saniyeliğine transa geçti ancak bu çok kısa sürmüştü, kendine geldiğinde koltuğunda diklenip Hicranı rahatlatacak, Meryemi üzecek kararı verdi. "Meryemin gidip gitmeyeceğine Amed karar verecek." Yolun sonuna geldiğini anlayan Meryem telaşla birşeyler geveledi. "Ama ağam ya hamileysem? Sonuçta ağamla biz..." "Hamileysen seni öldürürüm!" Meryemin acınası hali, Hicranın tehditiyle son buldu.

"Bunu yapamazsın! Amed'in tek karısı sen değilsin." Hicran histerik bir kahkaha attı. "Sor bakalım Amed'in umurunda mısın?" Meryem bunun üzerine sükunete büründü, zira Amed'e sorduğunda alacağı cevabı biliyordu. "Hanımlar benim karşımdasınız! Edebinizi takının." Hacı ağanın uyarısı üzerine Hicranda Meryem gibi sustu, şimdi konuşma sırası Amed'deydi. "Söyle bakalım Torun! Meryem kalacak mı? Gidecek mi?" Amed bunun üzerine oturduğu deri koltuktan kalkıp Meryemin karşısına dikildi ve gayet sakin bir ses tonuyla "Çık dışarı." Dedi.

Meryem kafasını kaldırıp Amed'in gözlerine baktığı anda yeni bir utanç yaşadı, "Senin gibi bir ezikle aynı çatı altında yaşamak istemiyoruz!" Amed'in bu sözleri Hicranı gülümsetmişti, normalde hemcinslerini korurdu ancak Meryem bu sözleri duymayı hak ediyordu. "Ama Amed.." Meryem tam yalvarmaya başlıyordu ki Amed'in kükremesiyle irkildi. "Çık dedim sana!" Ağlayarak odadan çıkan Meryem kapıda Kûreyşa hanımla karşılaştı ve başını olumsuz anlamsa sallayıp ağlayarak odasına girdi.

"Sorun çözüldüğüne göre misafirlerimize birşey çaktırmadan kutlamamıza devam edelim." Hacı ağa son sözünü söyleyip odadan çıktı, baş başa kalan Amed ve Hicran bir süre öylece durdular ilk hamle ise Amed den geldi. Sarılmak için Hicrana yaklaştı ancak beklemediği bir tepki aldı; Hicran geri gitti. "Ne oluyor?" Amed'in sorusu üzerine gerilen Hicran tısladı.

"Bizi bu konuma sen getirdin Amed, başta yapman gereken şeyi sonda yaptın!" Hicran haklıydı, Amed de bunu bildiği için başını eğdi, elinden birşey gelmiyordu. "Kusura bakma ama seni bu yüzden tebrik edemem!" Hicran son sözünü söyleyip odadan çıktı, kadınlar salonuna gidiyorduki avluda bir kıpırtı gördü, durup bakışlarını oraya çevirdiğindeyse elinde bavulla çıkışa doğru yürüyen Meryemi gördü.

Gidişini bir süre izledi Hicran, nasıl hissedeceğini şaşırmıştı. Öfkesi Amed'i öldürmesini söylerken, aşkı geçmişe sünger çekmesini söylüyordu, bu araf çok can yakıcıydı. Kuruyan dudaklarını ıslatan Hicran, omzuna değen el ile arkasına döndü, karşısında Gülümseyen Didem vardı. "İyi misin?" Bu soruya gülümseyerek cevap verdi Hicran, bir süre kimseyle konuşmak istemiyordu.

"Senin gibi zarif bir hanımağanın, Meryem gibi ezik kadınlarla uğraşması," Didem susup bakışlarını avluya çevirdi, Belkide söyleyecekleri Hicranı arafından kurtarırdı. "Çok üzücü." Tamamladığı cümlesi Hicranın başını eğdirmişti. "Amed sağolsun." Dudaklarından yalnız bunlar dökülmüştü zira durumlarını açıklayan başka bir söz bulamıyordu.

"Olan bitenden yalnız Amed'i suçlayamazsın Hicran." Bunun üzerine Hicranın kaşları çatıldı, bir anlığına Didemin yeğenini savunduğunu düşündü. "Bak seni anlıyorum, İstanbulda okudun hayatının yalnız bir kaç yılını burda geçirdin ama," Yine sustu, söyledikleri kafa karıştırıcı şeylerdi. "Amed hep buradaydı."

Hicranın mavi gözleri yeniden batmak üzere olan güneşe döndü. "Tamam o da üniversiteyi İstanbul'da okudu ama töreler onu orda da yalnız bırakmadı." Amed'i yeterince iyi tanımıyordu belkide, Didemi dinlemeliydi en azından evliliği ve oğlu için ona 5 dakikasını ayırmalıydı. "Amed, İstanbuldayken burada Meryemle sözü kesildi üstelik hiç birşeyden haberi yoktu," İşte bu Hicranı çok şaşırtmıştı, Amed ve Meryemin yeni tanıştığını zannediyordu.

PEVEDANWhere stories live. Discover now