Pêvedan-16

23K 686 33
                                    

Mardinin üzerine doğan güneş herkesi uykusundan uyandırmaya yetecek güçteydi. Parıltısı etrafa enerji dağıtıyordu adeta tabii bu enerjiler Ferzan konağını teğet geçiyordu. Her şey yine eski monotonluğuna dönmüştü.

Amed'i ziyarete gelen Keko ağa Hicranı karşısında kot pantolon ve kısa sweatshirt ile görünce ağzının içinde 'HasbinAllah!' Dedi. Hicran bunu duysada umursamadı ve kocasının koluna girip avluya kadar gelmesine yardım etti.

"Hoşgeldin Keko ağa." Amed demir gibi sesiyle Keko ağayı karşılayınca bakışları üzerine çekmişti. Elini öpmesi gereken yerde sadece hoşgeldin deyip yerine geçmişti! Her ne kadar evliliği güzel gitsede onu bu kadere Keko ağa zorlamıştı.

"Hoş buldum Amed! Nasıl oldun iyisin inşallah." Amed kafasını iyiyim anlamında sallayınca eliyle Hicrana oturmasını işaret etti. Hicran kısa sürede kocasının yanındaki yerini aldı ve Keko ağaya gülümsedi, bu gülüş samimiyetsizliği kusar gibiydi fakat Hicran bunu istemeden yapmıştı.

Keko ağayı tanımadığı gibi onu bu evliliğe sürükleyinde o olduğunu bilmiyordu. "Amed, Yektayla konuştum! Kendisi Hicran gelinin ona kuyruk salladığını söylüyor!" Amed'in kan beynine sıçradı ve eli kendiliğinden yumruk oldu.

Boynundaki damarlar ortaya çıkarken Hicranda duydukları karşısında şok olmuştu. Kuyruk sallamak şöyle dursun, doğru düzgün yüzüne bile bakmamıştı. "Ve görüyorum ki gelinimizin giyimi, Yektanın söylediklerini doğruluyor!" Amed'in sessizliği Hicranı deli etmişti.

En ufak şeyde aslan kesilen Amed neredeydi? Hicran 'Ne?' Diye tısladı ardındanda sedirde ileriye kayıp çatık kaşlarla Keko ağaya döndü. "Siz benimle nasıl böyle konuşursunuz? Size mi düştü benim ne giydiğimi sorgulamak? Kimsiniz siz!" Amed sakin olması için elini Hicranın dizine koydu.

Bu hareket üstüne Hicran kocasına dönüp birşey söylemesi için mavi gözlerini belirtti. Hoş! Hicranın bu hareketi pek işe yaramadı zira Amed çoktan patlamaya hazırlanmıştı. "Destur dedik gelin! Karşında kim olduğunu bilmez misin!" Keko ağanın Hicrana karşı gelmesi Amed'i patlatmıştı.

"Ağam! Yeter! Evime gelip karıma o köpeğin laflarıyla hakaret edemezsin! Hicran değil Yektaya kuyruk sallamak, gözlerine bile bakmamıştı." Hicran çatık kaşlarıyla kocasını dinlerken, bir nebze olsun yumuşamıştı.

Amed'in sesi demir gibi soğuktu bakışları ise evlendikleri günki gibi korku tünelini andırıyordu. Her an içerden bir canavar çıkacak ve Keko ağayı devasa dişleriyle parçalayacak gibiydi!

"Amed, anlaşılan o ki sen karını değilde, karın seni terbiye ediyor! Bu böyle olmaz! Aşiret kadınlara göre yönetilmez!" Hicran derin bir nefes aldı ve sakin kalmaya çalışarak dik bakışlarını Keko ağaya çevirdi.

"Bakın Keko bey, ben tam dört yıl boyunca sizin gibi hastaları iyileştirmek için okudum, eğer şartlar izin verseydi yüksek lisansımı da yapıp memleketime öyle dönecektim." Keko ağanın bakışları hala Hicranı aşağılar nitelikteydi, fakat Amed karısının söylediklerini can kulağıyla diniliyordu.

"Ve ben sizin gibilerin beni aşağılaması için okumadım! Sizi dinlerim, eğer psikolojik bir rahatsızlığınız varsa, ki gördüğüm kadarıyla var... Size yardımcıda olurum. Ama..."

Hicran cümlesini yarıda kesip derin bir nefes aldı ve kaşlarını çatıp devam etti. "Karşıma geçip beni yada kocamı aşağılamanıza izin vermem. Siz avukat, savcı yada hakim değilsiniz! Burada bir kaç kişi size yaşınızdan ötürü saygı gösteriyor diye tüm şehrin hakimi sanmayın kendinizi."

Amed, bıyık altından sırıttı. Keko ağaya en güzel cevabı Hicran veriyordu haliyle ona da gerek kalmamıştı. Bir köşede oturmuş keyifle karısını seyrediyordu.

PEVEDANDonde viven las historias. Descúbrelo ahora