Pêvedan-5

38.6K 1.1K 46
                                    

Bir sis gibi çökmüştü Amed'in kokusu yatağa. Hicran gözlerini araladığında aldığı koku akciğerleri yerine kalbine gitmişti zira içine çektiği oksijen değil, Amed'in kokusuydu. Keskin erkeksi kokusu yatağa sindiği gibi Hicranın üzerine de sinmişti.

Yatakta toparlanıp kendine gelince ağır adımlarla banyoya ilerledi, yüzünü yıkamak bir işkence gibi geliyordu Hicrana, nede olsa başını kaldırır kaldırmaz gözleri aynayla buluşuyordu. Yinede yüzüne bir kaç kez su vurup yanına aldığı elbiselerine uzandı.

Giydiği dar siyah pantolonu, salaş göbekten bağlama beyaz bir gömlekle tamamlayıp yüzüne hafif bir makyaj yaptı. Saçlarını serbest bıraktıktan sonra değiştiği parfümünü sıkıp banyodan çıktı. Dünkü gibi Amed aynanın karşısında kendini süzüyordu.

"Giyindiklerine dikkat et." Hicran aldığı uyarıyla gözlerini irice açıp hışımla Amed'e döndü. "Anlamadım?" İkiside biliyordu. Bal gibi de anlamıştı.

"Burası İstanbul değil! Mardindesin, benim evindesin ve benim karımsın!" Hicran derin bir nefes alıp göz devirerek Amed'e ilerledi. "Ee yani?" Hicranın bu bilmiş tavırları Amed'i çileden çıkartıyordu ama elinden yalnızca gözünü korkutmak geliyordu.

"Usülüne göre giyin." Hicran kollarını göğsünde birleştirip ayağındaki topuklu botlarla Amed'e doğru ilerledi. "Ben bir usülsüzlük yaptığımı zannetmiyorum. Bu konuyuda parfümlerime yaptığın gibi oldu bittiyse getiremezsin, ben istediğimi giyeceğim ve sende buna karışmayacaksın!" Hicran tam arkasını dönüp giderken Amed kolunu kavradı ve bedenini sertçe çekip kendi bedenine çarpmasını sağladı.

"Eğer ben senin kocansam, dediklerimi yapmak zorundasın!"

Hicran öfkelensede histerik bir kahkaha atıp Amed'in hesaba katmadığı şeyi yüzüne vurdu. "Unuttun galiba, ben hala bekar ve hür bir kadınım! Dini nikahla olmuyor bu işler!" Hicran hışımla kolunu Amed'den kurtarıp kapıya yöneldi.

Aklına gelen şeyle kapıyı açmadan durup Amed'e döndü. "Ha bu arada bugün Osman'la dışarı çıkmak istiyorum. Biraz hava alsın!" Amed, Osman'ın adını duyar duymaz hayatında bir ilk yapıp yumuşak bir şekilde cevap verdi.

"Tamam gidin, Şivan da sizinle gelsin." Hicran bunu duyunca gözlerini devirdi. "Kuyruğumuz olmadan gidemiyoruz!" Kapı kolunu sertçe indirdikten sonra odadan çıkıp mutfağa ilerledi bu sırada odada kalan Amed ise bir süre ifadesizce Hicranın gidişini izledi ardındanda gülümseyerek kafasını eğdi ve odadan çıkıp terasa indi.

Henüz masada kimse yoktu, Amed'de gelecekleri sedire oturup beklemeye başladı. Bu sırada Hicran yüzüne yerleştirdiği devasa gülümsemeyle Osmanın odasına girdi.

"Günaydın!"

Osmanın her zamanki gibi yüzü beş karıştı ama Hicran onun aksine ağzı kulaklarına geçmişcesine gülüyordu.

"Bak sana ne diycem!"

Hicran nihayet Osmanın dikkatini çekebilmişti. Yanına oturup göz teması kurduklarında Osmanda abisi gibi Hicranın güzelliğine hayran oldu, fakat onun için bu duygular çok tehlikeliydi.

"Kahvaltıdan sonra seni çarşıya çıkartıcam!" Osman, yengesinin dediklerini duyar duymaz korkuyla ellerini çekip kafasını olmaz anlamında defalarca salladı.

"Merak etme, abinden izin aldım ben!" Hicran bunu Osmanı sakinleştirmek için söylenmişti ama bir işe yaramadı, Osman hala tir tir titriyordu.

"Osman! Benim yanımdayken kimse sana dokunamaz, kızamaz, bağıramaz! Korkma lütfen..."

Hicran yeniden Osmanın ellerini nazikçe tuttu bu hareketi Osmanı biraz daha rahatlatmıştı, ikiside tekrar sedire oturdu. Hicran derin bir nefes alıp yeniden konuya girdi.

PEVEDANWhere stories live. Discover now