29. Bölüm: Düğün (FİNAL)

2.4K 99 16
                                    

Zaman o kadar hızlı akıp geçiyordu ki insan, neyin nasıl olduğunu anlayamıyordu. O hızlı akan zaman, içinde; acılar, sevinçler, gözyaşları ve daha bir sürü duygu barındırıyordu aslında. Her şeyiyle insanı yaşatıyordu, yaşadığını hissettiriyordu.

Bizim de bir senemiz böyle hızlıca geçmişti. Akının bana evlilik teklifi etmesi üzerine hayatımız sanki iki kat daha fazla hızlanmıştı. Sayılı gün çabuk geçer derler ya, öyle işte. Sanki üç günü aynı anda yaşıyormuşuz gibi hemen geçmişti ve sonunda büyük gün gelip çatmıştı.

Evet, bugün düğünümüz vardı. İkimiz de ayrı heyecan içindeydik. Dün geceden beri birbirimizi görememiştik. Kuaförden çıkana kadar da göremeyecektik anlaşılan.

Bir yıl içinde tabiki sözümüzü ve nişanımızı yapmıştık. Hiçbir şeyimiz eksik değildi. Akın düğünün daha erken olmasını istemişti ama ben tabiki kabul etmemiştim. Her şey zaten o kadar ani gelişmişti ki annemi o sıkıntının içinde bırakıp evlenemezdim.

Akın her ne kadar annenin bizimle birlikte yaşaması konusunda ısrar etse de annem kesin bir dille reddetmişti. Karı kocanın arasına anne de olsa üçüncü kişi girmezmiş. Kendi kendine yetemeyecek durumda olsa tamam dermiş ama henüz o kadar düşmemiş.

Annemin kabul etmeyeceğini bildiğim için böyle bir şey bemim aklıma dahi gelmemişti. Akının bunu düşünüp bana bile sormadan anneme teklif etmesi çok ince bir davranıştı. Bu adamı bu yüzden seviyordum işte. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyordu.

Sonunda hem anneme hem de Canan annelerin evine yakın bir yerde ev tutmuştuk. Her şeyi bizim zevkimize göre döşemiştik. Benim aklımda evlenmek gibi bir fikir hiç olmadığı için tabiki çeyizim falan yoktu. Onun için her şeyi hazır almak zorunda kalmıştık. Tabi bu da daha fazla çalışmamı gerektirmişti.

Akın, her şeyi kendisi alamayı teklif etse de kesin bir dille kabul etmemiştim. Sonuçta benim de o eve bir şeyler almam gerekiyordu. Biz de kendimize bir bütçe belirledik ve yavaş yavaş her şeyimizi aldık. Tabiki birkaç eksiğimiz vardı ama çok da önemli şeyler değildi. Evimize yerleştikten sonra da yapabilirdik.

Bu bir yıl içinde değişen bir diğer şey ise Burak ve Hazanın ilişki durumu olmuştu. Bizim nişanlanmamızın ardından Hazan da tabiki bir evlilik teklifi beklemeye başlamıştı. Burak her ne kadar yanaşmasa da sonunda kararını vermişti ve bana tam olarak bu cümleyi kurmuştu: "Ben bu kızı seviyorum, kankacım. Zaten evleneceğiz. Ha bugün teklif etmişim ha yarın, ne fark eder? En iyisi biz nişanlanalım, kızı sahipsiz sanmasınlar. Ne zaman kısmet olursa da evleniriz."

Burak gerçekten çok değişik bir adamdı ama arkadaşımı sevdiği gözlerinden belliydi. Hazan da tabiki teklifi alınca havalara uçmuştu. Onun için yüzüğü takmak bile yeterliydi. Düğün ne zaman olursa olsun.

Umut ise Yiğitle olan ilişkisine hala daha devam ediyordu. Yiğite kalsa hemen nikahı kıyardı ama Umut istemiyordu. Her şeyi ağırdan alıyordu. Okul bittikten sonra bakarız deyip geçiştiriyordu ama okuldan sonra da hemen evlenmeyeceğini hepimiz biliyorduk. Yaşadıklarını hala unutabilmiş değildi. Ona da hak vermemek imkansızdı tabiki.

Bizim çevremizde her şey mükemmeldi zaten. Hiçbir problem yoktu. Sevgimiz ilk günkü gibi taze ve birbirimize ilk günkü gibi sevgi dolu bakıyorduk. Tek isteğimiz şu düğünün de geçmesiydi. Tabiki bir problem çıkmadan.

"Mina, abim geldi. Tutturuyor göreceğim müstakbel karımı diye." Umut sinirle içeri girdiğinde aynadaki görüntümden gözlerimi alıp ona baktım. O da şaşkınlıkla bana bakıp yanıma geldi. Beni daha önce gelinliğimle görmüştü ama her seferinde aynı tepkiyi veriyordu. "Ya sen gerçek bir prensessin. Allah seni özene bezene yaratmış."

Kadere BakWhere stories live. Discover now