3. Bölüm: Kovuldun!

2.1K 125 10
                                    

Merhaba, arkadaşlar. Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Hepinize iyi okumalar...
#####
Sabah yine her zamanki gibi annemin sesiyle uyandığımda yüzümü buruşturarak uyuyabilme umuduyla pikenin altına girdim. Ne zamam vazgeçeceklerdi bu sabah bağırışlarından acaba? Yorgunum zaten burda. Dün gece ayaklarımın sızlamasından uyuyamadım bile zaten.

"Off" diye bağırdım hala daha konuşmaya devam ettiklerinde. Ayaklarımla pikeyi üzerimden atıp odamdan çıktım. "Ne oluyor gene, sabah sabah ya?"

"Ne olabilir sence, kızım?"

"Eren!" diye bağırdım tüm sinirimle. Birden yerinden kalkıp uykulu gözleriyle bana baktı. "Bir daha sabahları bu gürültüye uyanmak istemiyorum. Annem çağırdığı gibi kalkacaksın. Tamam mı?"

"Kızım" diyen annemi sert bakışlarımla susturdum.

"Yeter ya! Ben de yoruldum, ben de sabahları kalkmak istemiyorum ama kalkıyorum" dedim ve sinirli adımlarla banyoya girdim. Dağılan saçlarımı topladıktan sonra aynadaki yansımama baktım. Ne yapmıştım ben az önce? İlk defa kardeşime bu kadar sert çıkmıştım. Ama benim de bir sabrım vardı yani. Off.

Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım ve tekrar odama girdim. Dolabımdan koyu kot pantolonumu ve beyaz gömleğimi alıp hızlıca üzerime geçirdim. Saçlarımı daha düzenli bir topuz yaptıktan sonra sırt çantamı alıp odadan çıktım.

Bizimkilere görünmeden ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Oh! Biraz sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Gerçekten. Çantamın kollarından tutup yavaş adımlarla spor salonuna doğru yürümeye başladım.

Gerçekten yorulmuştum. 21 yaşında bir kızın kendisi dışında her şeyle ilgilenmesi normal miydi? Ben en son ne zaman makyaj yaptığımı unutmuştum. En son ne zaman kendim için süslendim, hatırlamıyorum. En çok hangi rengi sevdiğimi bile unutmuştum. Ben en son ne zaman kendim için bir şeyler yaptım, bilmiyorum.

Kendimi o kadar çok anneme ve kardeşime adamıştım ki kendimi unutmuştum. Tabiki de pişman değildim ama yorulmuştum. Kendim için de bir şeyler yapmak istiyordum. Arkadaşlarımla gezip eğlenmek istiyordum.

Spor salonuna geldiğimde aklımdaki düşünceleri gönderip içeri girdim. Daha açılmasına yarım saat vardı. Onun için kimse yoktu. Soyunma odasına girip üzerimi değiştirdikten sonra mutfak kısmına geçtim ve kendime sandviç hazırladım. Bir bardağa da şeftali suyu doldurduktan sonra tepsiye koyup ön tarafa geçtim.

Normalde burda yemezdim ama bir müşteri gelirse boş olduğunu düşünsün istemiyordum. Yani boş sanıp geri dönebilirdi. Tezgaha en yakın masaya oturup sandviçimi yemeye başladım.

"Afiyet olsun" diyen tanıdık sesi duyunca başımı kaldırıp ona baktım. Gene nerden çıktı bu adam? Daha önce burda görmediğime emindim. Neden dünden beri takılmıştı? "Ben de açım. Aynısından bana da yapar mısın?"

"Daha erken değil mi?" dedim şaşkınlıkla ona bakıp. Alayla gülerek karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Kahvaltı için mi?" diye sordu. "Öyleyse sen de bırakmalısın."

"Hayır. Öyle demek istemedim" dedim hemen düzeltip. Ardından yerimden kalkıp üstümü başımı düzelttim. "Neyse, ben size de hazırlayayım."

"İçinde domates olmasın, lütfen" dedi içeri gireceğim sırada. Başımla onaylayıp hızlıca bir sandviç hazırladım. Dün bütün gün limonata içtiği için yine bir bardak soğuk limonata doldurup yanına döndüm.

"Nerde oturmak istersiniz?"

"Burda" dedi anlamsızca bana bakıp. Başımla onaylayıp tepsiyi önüne bıraktım ve kendi tepsimi elime aldım. Yan masaya geçmeyi düşünüyordum ki bana olan şaşkın bakışlarını görünce duraksadım. "Nereye?"

Kadere BakWhere stories live. Discover now