22. Bölüm: Kader

1.1K 86 5
                                    

Odayı dolduran telefonun sesiyle homurdanmaya başlayan kızları umursamadan telefonu aldım ve cevapladıktan sonra kulağıma yerleştirdim.

"Efendim" diye mırıldandım uykulu sesimle.

"Uyuyor muydun?" Akının sesini duyunca gözlerimi aniden açtım. Kızlarla neredeyse sabaha kadar oturup dedikodu yapmıştık. En sonunda hepimiz bir koltuğun üzerinde uyuya kalmışız. Saate baktığımda neredeyse ona geliyordu. "Mina?"

"Ah! Gece geç yattık da biraz" dedim yerimde doğrulurken. Yüzüme düşen saçlarımı arkaya itip kulağımın arkasına sıkıştırdım. "İşe geç kaldık demi? Biz hemen çıkarız."

"Hayır, birlikte kahvaltı yapacaktık ya" deyince elimle alnıma vurdum. Tamamen unutmuştum! "Ama istersen uykuna devam et sen. Başka zaman yaparız."

"Hayır hayır" dedim hemen kalkarken. Yanlarından geçerken de kızları uyandırmayı unutmadım. "Özür dilerim, gerçekten. Uyuyakalmışım. Hemen hazırlanıyorum ben."

"Tamam, güzelim. Sakin ol" dedi gülerek. "Ben gelip alırım sizi."

"Tamam hemen hazırlanıyoruz, görüşürüz. Seni seviyorum" dedim ve telefonu kapattım. Kızlara dönüp heyecanla bağırdım. "Sevgilimin ailesiyle yapacağım ilk kahvaltıya geç kaldım resmen. Hemen beni hazırlayın!"

"Sen az önce abime ne dedin?" diye soran Umutun sırıtan suratına kaşlarımı çatarak karşılık verdim.

"Geç kaldım diyorum, sen ne diyorsun, Umut?"

"Seni seviyorum dedin" dedi Hazan da sırıtarak. Ona şaşkınlıkla bakıp söylediklerimi düşündüm. Evet, demiştim. Ona seni seviyorum dedim. "Oo, bu böyle olduysa o nasıldır kim bilir?"

"Kaza falan yapmasa bari gelirken" dedi Umut da sırıtarak. Of, Mina! Onların yanında söylenir mi bu? Niye milletin ağzına laf veriyorsun ki? "Hadi hadi, hazırlanalım."

"Hadi" dedim ve birlikte odama girdik. Ben saçlarımla uğraşırken Umut dolaptan bir elbise çıkarıp yatağıma koydu. Çok heyecanlıydım. Tamam, annesi ve babasını tanıyordum ama bu sefer farklı bir sıfatla karşılarına çıkacaktım. Neyseki Akın ve Umut da yanımda olacaktı. Allahım kalpten gitmeden şu günü geçirebilsek.

Yaklaşık bir yarım saatin ardından tamamen hazırlanmıştım. Beyaz, çiçekli elbisemi giymiştim. Dolabımda böyle bir elbise olduğunun bile farkında değildim. Lacivert çantam ve ayakkabımla da kombin yapmıştım. Biraz da makyaj yapmıştım. Tabi sıcak olduğu için fondöten sürmemiştim. Güzel olmuştum. Akın için biraz özenmek istemiştim sadece.

"Hadi inelim, abim gelir birazdan" dedi Umut. O da gelecekti bizimle. Hazan ise Burakla buluşacağı için gelmeyecekti.

"İnelim" dedim ve lacivert sırt çantamı alıp odadan çıktık. Annemle vedalaşıp birlikte evden çıktık.

"Heyecan var mı?" diye sordu Hazan omuzuma vurup.

"Biraz" dedim ama heyecandan elim ayağım titriyordu. Birazdan düşüp bayılmazsam iyidir. Asansörden inip apartmandan çıktığımızda Akını gördük. Geldiyse neden haber vermemişti ki? Kim bilir ne zamandır bekliyordu?

"Hoş geldin abicim" dedi Umut yanına gidip yanağından öperken. Telefonundan başını kaldırıp o da Umutu öptü.

"Hoş bulduk" diye mırıldandı gözleri bana kayarken. Gülümseyerek adımlarımı hızlandırdım ve ben de yanlarına gittim. Elini belime yerleştirip alnıma derin bir öpücük kondurdu. Kokumu içine çektiğini hissetmiştim. Bir insan anca bu kadar güzel sevebilirdi. "Nasılsın?"

"İyi" diye mırıldandım geri çekilirken.

"Ee, size doyum olmaz, ben kaçtım" dedi Hazan ve bize uzaktan öpücük atıp otobüs durağına doğru yürüdü.

Kadere Bakحيث تعيش القصص. اكتشف الآن