‘’Tamam’’ dedim. ‘’Çok iyi olur. Ama önce kahvaltı edelim. Çok açım.’’

  ‘’Nate’le gerçekten çok yakın olduğunuzu sanıyordum. Neden sizle değil? Onu orada tutan ne?’’

  Lex’in yüzü gerildi. Kahve kutusunu tutan parmakları beyazladı. ‘’Onu orada tutan bir şey yok,’’ dedi. ‘’Ama burada tutacak bir şey de yok. Aslında o, bize sırtını dönmedi. Andrew’du. Ona sırtını dönen, onu orada bırakan Andrew’du.

  Kaşlarımı çattım. ‘’Ama neden?’’

  Lex, alayla güldü. ‘’Nereden bilebilirim ki? Onun aklında neler olduğunu kimse bilmez…’’ Duraksadı. ‘’Ama Nate gelmek isterdi. Bunu söyledi… Dolaylı yollardan da olsa ima etti. Andrew… Andrew, bunu umursamadı.’’

  ‘’Bu, senin de gelmek istememe sebeplerinden biri miydi?’’

  ‘’Nate, benimle konuştu, Clara. Andrew, gittiğinde, beni hücreye attıklarında Nate, yanıma geldi ve benimle konuştu. Onun neler hissettiğini biliyordum. Nasıl anlamam ki, o benim en yakın arkadaşımdı. Beni anlıyor musun?’’ Yosun yeşili gözleri hiç bu kadar derin bakmamıştı.

  Hafifçe başımı salladım. ‘’Seni anlıyorum. Sadece… Andrew’u anlamıyorum. Bu yapmak için nasıl bir sebebi olabilir ki?’’

  Lex, tekrar güldü. ‘’Belki de her zamanki gibi sadece canı istemiştir.’’ Kartondan kahve kutusunu, masamızın yanındaki çöpe attı. Cebinden sigarasıyla kibrit kutusunu çıkardı ve kapalı alanda olduğumuzu umursamadan sigarasını yaktı.

  Andrew’un kötü biri olduğuna inanmak istemiyordum. Geçmişte kimin tarafında olduğuna, kimleri öldürdüğüne, Nate’e nasıl sırt çevirdiğine, ben ona bu kadar değer verirken onun benim ölümümle alay ettiğine ve beni bencillikle suçladığına… Kendince sebepleri vardır diyorum. Sonra kendimi, sebepler ruhu iyileştirir mi diye düşünürken buluyorum. Ve sonra da onu düşünmemek için kendimi oyalamaya çalışırken…

  ‘’Ona aşık mısın yoksa?’’ diye sordu, sigarası hala dudaklarındayken.

  Afallayıp kalmıştım. ‘’Kime?’’ diye sordum.   

  Sigara dumanını arkaya üfledi ve tekrar bana döndü. ‘’Nate’e değil tabii ki. Sonuçta seni öldürmeye çalıştı.’’ Duraksadı ve beni süzdü. ‘’Andrew’a?’’

  Yutkundum ve inandırıcı olmasını umduğum bir kararlılıkla başımı sağa sola salladım. ‘’Tabii ki, hayır. Benden sekiz yaş büyük birinden bahsediyoruz.’’

  ‘’Bu gerçekten bir engel mi?’’

  Hiç duraksamadan otomatik bir savunmaya geçtim. ‘’Evet. Ayrıca onun bir sevgilisi var.’’

  ‘’Bence bu da bir engel değil.’’ dedi. Sonra kaşlarını çattı. ‘’Kıskandın mı onları?’’

  Tabağımdaki salatalıklardan birini alıp kafasına fırlattım. ‘’Saçmalamayı kes!’’ dedim. Önce gülse de, sonrasında hiç bozuntuya vermedi.

  Faye Caracalla’yla karşılaştığımızda saat öğleden sonra üçtü. İki binanın arasında kalan küçük bir çıkmaz sokaktaydı ve uzun boylu, iri bir adam, ona bağırıyordu. Kel kafasında yara izleri olan adamın yanındaki Faye, küçücük kalmıştı ve kızıl saçları yüzünü örtüyordu.

  ‘’Yapabilirim demiştin! Her şeyi buna göre ayarlamıştık.’’ Adam bir yandan bağırıyordu bir yandan da Faye’in üstüne yürüyordu.

  Faye, sesini yükselterek adama karşı çıkmaya çalıştı. ‘’Sanki ben olmasam çok bir halt becerebilecekmişsiniz gibi konuşma, Victor!’’

  ‘’Seni orospu!’’ diyerek, Faye’i itip duvara yapıştırdı. Tam ona vuracakken, Lex, ummadığım bir anda araya girip adama en güçlü tekmesini savurdu. Adının Victor, olduğunu öğrendiğim adam afallasa da kendini hemen topladı ve bu kez Lex’e vurmak için hazırlandı. Lex, burnuna gelen yumruk yüzünden elini yüzüne bastırdı. Sonra ağzındaki kanı yere tükürdü. ‘’Siktir git şuradan! Karışma sen!’’ diye çıkıştı Victor, Lex’e.

  Lex, umursamadan ondan beklemediğim kadar sert yumrukla Victor’ı yere indirdi.

  Faye, araya girip Lex’i itti. ‘’Karışma!’’ dedi, kısık ama sert bir ses tonuyla. Lex, yine aldırmadı. Paltosunun iç cebinden gümüş bıçağını çıkardı. Ne yapacağını anladığımda araya girdim.

  ‘’Yapma! Sakın! Bu bizi daha kötü duruma sokar.’’

  Lex, benim ve Faye’in arasından geçip, Victor’a doğru yürürken, Victor, kalktı ve güldü. ‘’Ablalarını dinle, çocuk.’’

  Lex, tekmesiyle Victor’ı duvara yapıştırdı ve bıçağı tam kalbine sapladı. Gümüş bıçağın kabzasında parlak bir yıldız diğer yıldızlar arasındaki yerini aldı. 

Kayıp Kanatlar: UyanışDonde viven las historias. Descúbrelo ahora