yirmi üçüncü bölüm

7.2K 311 137
                                    

Asmin'in aklı karışıkken, Mirhan tüm her şeyini yitirmiş gibi hissediyordu.
Koskoca konak değil, Mardin dar geliyordu şimdiler de ona.

Meğerse ihanetin bedeli çok ağırmış, yalnızlığın hissettirdiği duygu çok başkaymış. Fark etmemiş Mirhan, etrafında o kadar kadın varken her gece karısını bırakıp diğer karısının koynuna giderken Asmin'in ne hissettiğini anlayamamış, üstüne onu bencillikle suçlamış.

Her şey üst üste gelmişti, konaktaki herkes ihaneti biliyordu şimdilerde. Annesi, kardeşi, yengeleri konuşmuyordu onunla. Mirhan ise sonunda her şeyden bunalmış ihanetini ilk gerçekleştirdiği yere, Asmin'le ilk baş başa kaldığı yere gelmişti.

Büyük evin içi öyle soğuktu ki, Asmin'in kolları olmadan bir daha ısınamayacağını o an fark etmişti Mirhan. Kimseye ihtiyacı olmadığı düşünürken, Asminsiz yapamayacağını işte o gün fark etmişti.

Öğlen saatlerinde olmalarına rağmen, çalan kapıyla elindeki viski şişesini sinirle yere atmıştı.

Kimi vardı da gelmişti ki?

Sert adımlarla kapıya ulaşıp açarken, karşısında ihanetin baş rolünü paylaştığı kadını görmek, bulmak değildi niyeti.

"Mirhan.." dedi şişmiş gözleri ve Esma'dan yediği tokat sonucu patlayan dudağından ötürü yavaşça konuşurken.

"Ne işin var burada!" dedi Mirhan öfkeyle,

"Seni çok özledim!" dedi yerinde kıvranırken, işte o an ikiside anlamıştı ki Dilruba'nın ki aşk değildi.

"Senin yüzünden.." dedi Mirhan içeriye girerken Dilruba'da durmamış peşinden girmiş koltuğa oturan adamın önünde dizleri üzerine çökmüştü.

"Bak.." dedi Dilruba, "Sadece ikimiz varız, bir engelimiz yok. Artık herkes her şeyi biliyor."
Mirhan hiç düşünmeden geriye savururken zayıf bedeni Dilruba acıyla sızlansada sesini çıkarmamıştı. Tek istediği bugün her şeyin tekrar başlamasıydı, yediği dayaklar, işittiği hakaretler boşa değildi elbet. Hepsi bir amaca hizmet ediyordu; Mirhan'a giden yolun üzerinin taşlı olduğunu biliyordu, o da temizlemeyi kafaya koymuştu.

"Sen sadece anlık zevklerimsin Dilruba. Benim sevdiğim bir karım var!" dediğinde bunu sesli söylemek biraz sarsmıştı onu, 'hiç düşünmeden ihanet ettiğin, bir başka kadına dokunduğun ellerle onun saçlarını okşadığın kadın.'  diye içinden tekrar ettiğinde cam sehpayı duvara doğru fırlatmış yüksek sesten dolayı Dilruba'nın çığlıklarına maruz kalmıştı.

Yüksek ses değil de Dilruba'nın sesi rahatsız etmişti onu. Çünkü Dilruba tüm hatalarının beden bulmuş haliydi, en büyük yanlışlarının kanlı canlı kanıtıydı.

"Yok artık o!" dedi öfkeyle çıkan sesine engel olamayan Dilruba, yediği hakaretler boşa gitmeyecekti. O istediğini almıştı, isterse bir daha yapabilirdi.

"Söyle Mirhan." dedi adamın dizine elini koyup hemen yanına otururken, "Söyle bana çok sevse gider miydi, çok sevse kabul etmez miydi?"

"O zaten gitmeye meraklı değil miydi? Tüm bunlar olmasada gene gidecekti o." dediğinde Mirhan kızın çenesini kavramıştı, "Konuşma onun hakkında!"

"O sana dönmeyecek Mirhan ama bak ben buradayım, ne kardeşlerin ne arkadaşların sadece ben varım. Ben herkesi senin için silmeye razıyım." dediğinde timsah gözyaşları adamın eline geldiğinde Mirhan ellerini çekmiş kafasını önüne eğmişti.

YARIM KALAN (KUMA)Where stories live. Discover now