on beşinci bölüm

5K 272 63
                                    

Evin'i, kafa dinlemek için sığındığı tek yere getirdi Sergen, Evin'i düşünmek için kaçtığı tek yere, her bir odada ona ait düşünceler vardı bu evde, her bir santiminde bir tek onu düşünmüştü.

Peki zor kullanmak yetecek miydi Evin'in onu sevmesine? Cevabını biliyordu aslında Sergen, Evin'in gönlünde biri olduğundan haberdardı kim olduğunu bilmesede, biliyordu işte ama vazgeçemiyordu, vazgeçmek için çabalamamıştı da gerçi... Hayatını tehlikeye attığının farkındaydı, ama bu da gram umrunda değildi. Sevdiği kadınla beş dakika daha fazla geçirecekse her şeye katlanabilirdi, herkesi karşısına alabilirdi.

"Seni hep burada hayal ettim ben." dedi sevdiği kadın salonun ortasında kıpkırmızı gözleriyle onu izlerken.

"Seni hep buraya yakıştırdım." dediğinde Evin çaresizdi ne demesi gerektiğini, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Aşk öyle bir şey değildi ki sırf siz istiyorsunuz diye birini sevemezdiniz, sırf o sizi istiyor diye sizde onu isteyemezdiniz. Sergen'in onu gerçekten sevdiğinin farkındaydı Evin ama bunun bir yararı yoktu onun ruhuna çoktan dokunulmuştu, kalbi çoktan başkasına ait olmuştu.

"Bana bu yaptığını unutmayacağım." dedi Evin, ona karşı yumuşak olmaktan korkarken.

"Ben seni sevmekten başka sana ne yaptım ki Evin? Söyle ben sana ne kötülük ettim de bana bu öfken, gözlerindeki bu nefret." dedi Sergen çaresizce. Evin ben senden nefret etmiyorum demek istedi, sana bir kinim yok, sen bana bir şey yapmadın demek... ama hiçbirini söyleyemedi bir türlü gardını indiremiyordu ona karşı çünkü kalbi izin vermiyordu, Serhat'a ihanet edecek gibi hissediyordu onunla her konuştuğunda, Serhat ona ihanet etmemiş bir başkasının değilmiş gibi...

Sergen, Evin'in cevap vermediği her dakika daha derine batıyordu.

"Ben sana bir şey yapmadım ki." dedi ellerini iki yana açarken. Karşılıksız aşk acı çekmekten başka bir şey değildi, tek taraflı sevgi kendine acı çektirmekten zevk almak dışında başka bir işe yaramıyordu.

"Beni buraya zorla getiren sen değil misin Sergen? Daha ne yapacaksın?" dedi Evin, ablasının ve kardeşinin hali gözünün önüne geldiğinde delirecek gibi oluyordu. Onları böyle üzmeye hakkı yoktu kimsenin, sonra bir an aklına Serhat geldi acaba onunda haberi olmuş muydu? Onun için endişelenmiş miydi?

"Niye anlamıyorsun, seni seviyorum ben Evin, sana deli gibi aşığım. Sadece sev beni istedim ben, güzellikle çıktım karşına anlattım dinlemedin, başka çarem yoktu senden ayrı geçirdiğim her dakika delirirken, sonuçlarını düşünmedim, umrumda da değil." her kelimesinde Evin'e daha çok yaklaşmıştı Evin ise geri çekilmemişti, içinden çekilmek gelsede korkuyordu sinirlenmesinden.

Şimdi ayakları birbirine değecek kadar yakındılar, Sergen elini kaldırdığında Evin'in yüzüne dokundu öyle yumuşaktı ki, bütün tüylerinin havaya kalktığını hissetti. Bu his çok farklıydı. Evin ise korkuyla yumdu gözlerini, aynı zamanda bir iki damla da gözlerinden çıkıp dudaklarına ulaşmıştı bile. Nefret etmişti bu histen.

"Şimdi buradasın işte, tam yanımda." dedi Evin'in yüzünün her santiminde gezdirirken gözlerini, Evin sesini çıkarmayacaktı.

Sergen gülümseyerek geri çekildi, koltuğa otururken hala karşısında bütün güzelliğiyle duran kıza baktı.

Eski halinden eser kalmamış biraz önce karşısında acı çeken adam yok olup gitmişti. Evin kendisine dokunmasına izin verdiği için içten içe kendine kızarken, ayakta durmaktan yorulmuştu.

YARIM KALAN (KUMA)Where stories live. Discover now