3.0

4.2K 217 21
                                    

Batın:Sevgilim!

Batın:Saçlarını tarayıp,

Batın:Ninniler söyleyip,

Batın:Dizlerimde uyutsam seni.

Aslım:Batın,napıyorsun?

Batın:Sana şarkı söylüyorum.

Aslım:Çeq git bəbəm uzaqlara çəq giitt

Batın:Qalbimde qırılmadık yer bıraqmadın

Aslım:Neden böyle bir şey yapıyoruz?

Batın:Bugün gidiyorum.

Aslım:Ne!

Aslım: Pat diye söylenir mi?

Batın:Belki uğurlamaya gelirsin diye söyledim.

Aslım:Tabiki orda olacağım.Arkandan bir tas su dökeceğim :)

Batın:Lütfen açaydım gollarımı gitme diyeydim klasiğini de yapma.

Aslım:Ne var?Belki yaparım.

Batın:Başim dönüyo galiba.Tut beni hatcee

Aslım: Dalgayı bırakalım.Sen şimdi Fransa'ya gideceksin.

Batın:Biliyorum.Benden ayrı 4 yıl.

Aslım:Evet.Ama skype hep açık olsun.Canlı konuşuruz.

Batın:Aramanı bekliyeceğim.

Aslım:Asıl ben senden bekleyeceğim.Giden sensin.

Batın:Tamam ;)

Batın:Hep arayacağım.

Havaalanına girdiğimde koltuklarda oturduğunu gördüm.Elinde kahvesini tutuyordu.Yanına doğru yürüdüm.Beni görünce ayağa kalktı ve belime kollarını sardı.Ona sıkıca sarıldım.Kemiklerini kırarcasına.

"Tamam yeter Aslım.Öldüm.Valla öldüm."Kollarımı çektim.Derin nefes aldı."Bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum."Bazıllarımı göstermeye çalışarak"boşuna gitmedik spora.Kaslarımızı göstermeye çalışarak Instagram'a fotoğraf atmadım mı sanıyorsun?"

"Attın mı?"

"Hayır."Güldü."Saat kaçta kalkacak uçağın?"Elindeki bilete baktı."Burada yazana göre 4:10 geçe kalkıyormuş."Bileğimdeki siyah deri saate baktım.11:30'du.Daha çok vaktimiz vardı.Bu demek oluyor ki onu 5 saat daha görme şansım vardı.

Elimden tuttu ve dışarı çıktık."Neden çıktık?"dedim.Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.Alnıma küçük bir buse koydu."Biraz vakit geçirip konuşalım."Gülümsedim.Elini daha sıkı tutup yürüdük.Bir lokantaya girip yemek söyledik.

O kadar çok fazla konuştuk ki saatin nasıl bu kadar geçtiğini fark edemedik.Batın,hesabı ödedi ve lokantadan çıktık.Havaalanına vardık.Batın,son kontrolleride yaptırıp uçak pistine yürüdü.Arkasından yavaşça geliyordum.Ağlamamam gerekiyordu.Sonuçta iyi bir şey için gidiyordu.Geri geldiğinde elinde diploması olacaktı.Onu beyaz önlük için de görme şansım olacaktı.

Bana gel dercesine elini salladı.Adımlarımı biraz büyük atıp yanına geldim.Uçağa binmeden önce bana baktı.Yüzümü ona doğru çeviremiyordum.Gözlerimin dolduğunu görmesini istemiyordum.Çenemden tutup gözlerimi gözlerine bakmasını sağladı.Mavi gözlerine baktım.O kadar güzel parlıyordu ki!

"Ağlamana gerektirecek bir şey yok.Sakın ağlama!"Ağlamıyordum.Sadece gözüme toz kaçmıştı.Kimi kandırıyordum ki.Dokunsa ağlayacaktım."Gitmen...Benim için ani oldu."Güldü."Merak etme.İzinlerim olduğu zaman geleceğim."Gülümsedim.Kollarını belime sardı ve bir öncekinden daha sıkı sarıldı.Şimdi o benim kemiklerimi kırıyordu ama bu umrumda değildi.Saçlarıma dokundu.

"Uzun zamandır hep kısalar.Uzatmayı düşünüyor musun?"Başımı olumsuz anlamda salladım."Bu sefer uzat.Uzun saçlı seni görmek istiyorum."

"Peki."Tek çıkan ağzımdan kelime bu oldu.Kollarını belimden çekti.Son kez saçlarımı düzeltti.Ona karşı bir oda sıcaklığında gülümsedim.Sonra ise dudaklarına yapıştım.Onu neden öptüm bilmiyordum ama pişman da değildim.Karşılık verdi.Ellerini yanaklarıma götürdü ve sonra dudaklarını dudaklarımdan çekti.

"Gitmem gerekiyor."

"Seni hep özleyeceğim."

"Bende seni."Açık olan uçak kapısından girmeden önce ona seslendim."Meçhul!"Arkasına döndü."Sana bir şey sormak istiyorum?"Sor dercesine baktı.

"Salyangozların neden dört tane burnu vardır?"

meçhul | textingWhere stories live. Discover now