Eğer konağın olduğu sokağa kendini atarsa çıkartacağı en ufak çığlıkta Şivan yanında bitecekti. Yollar koş koş bitmiyordu ve nihayet Ferzan konağının olduğu sokak göründü. Hicran tam adım atıyordu ki biri ağzını kapatıp belinden sıkıca kavradı ve peşinden sürüklemeye başladı.

Yekta oldukça zeki bir adamdı. Hicranı mayın tarlasında göremeyince bunun bir tuzak olduğunu anlayıp kestirmeden gitmişti. Hicran son şansını da kaybetmişti, bundan sonra başına gelen herşeye katlanmak zorundaydı zira kaçmak gibi bir şansı yoktu.

Yekta Hicranı güçlükle zapt etmeye çalışıyordu. Nihayet başladıkları noktaya dönünce Hicran yere savruldu, derin bir nefes alıp yiyeceği tokatları önceden düşündü ve geçmişe gidip kalakalmamak için kendini uyardı.

Fakat beklediği gibi olmamıştı. Yekta, Hicranı dövmek yerine yanına oturup bir bardak viski içmişti. "Güzel plan." Hicran yerden destek alıp kalktı ve bir kaç adım geriledi. "Ne istiyorsun benden?" Yekta bardakta ki son viskisini yudumlayıp Hicranı baştan aşağıya süzdü. "Karım olmakla başlayabilirsin." Hicran biraz daha geriledi ve duvara tosladı.

"Hayır! Asla!" Yekta hışımla ayağa kalkıp Hicranı kollarından kavradı ve sürükleyerek yatağa yatırdı. Hicran küçük bir serçe gibi çırpınıyordu ama ne çare, Yekta ellerini sıkıca tutup çoktan boynunu öpmeye başlamıştı bile.

Hicran çığlık çığlığa bağırırken odanın kapısı kırıldı ve içeriye öfkeyle Amed ağa girdi. Yektanın karısına olan bakışlarını o akşamdan fark eden Amed, yurt dışı planını erteleyip Yektanın hamlesini beklemişti ve beklediği gerçekleşti!

Yekta çizgiyi çoktan aşmıştı! Amed koşup düşmanını karısının üzerinden aldı ve hışımla duvara savurdu. Yekta odanın duvarına çarpınca geri dönüp Amed'e yumruk attı. Yediği yumrukla sendeleyen Amed, Yektanın vurmak için kaldırdığı ayağını sıkı sıkı kavradı ve çevirip yere düşmesini sağladı.

Yekta ayağı ters dönmüş bir vaziyette yere kapaklanınca acıyla tısladı. Amed ise ayağını serbest bıraktıktan sonra eğilip karısına musallat olan Yektayı omuzundan tutup çevirdi sonrada yumruklarını sırayla yüzüne indirdi. Yekta yendiği yumruklarla kendinden geçerken Amed karnına büyük bir tekme salladı ve Yektanın meşhur lafını mezeledi.

"Yok seve seve Yok s*ke s*ke! Kimsin lan sen! Senin yedi sülaleni s*kerim şerefsiz!" Amed son bir yumruk salladıktan sonra ayağa kalkıp karısının yanına gitti. Hicran öyle korkmuştu ki, Kocasının ihanetini unutup boynuna atladı.

Yekta, Amed'i in dikkat etmediği bir anda belinden silahını alıp Amed'e doğrulttu. Silahı gören Hicran korkuyla "Amed!" Diye kükredi. Amed hışımla arkasına dönünce silah patladı ve Ferzan aşiretinin ağası yere düştü.

Hicran korkuyla cırladı! Bir şey yapıp kocasını kurtarması gerekiyordu. Yekta ve Amed'in arasındaki denge değişmişti. Artık Şans Yektadan yana olmuştu, tabii bu polisler eve gelene kadar sürmüştü.

Hicran bağırarak ağlıyordu, az önce kocası vurulmuştu! Hemde gözlerinin önünde. Şoka girmişti, artık cırlayamayordu bile! Tek yaptığı şey öylece Amed'e bakmaktı.

Polisler kapıyı kırar gibi açtıktan sonra, koşup vurulan Amed'in durumunu kontrol etti ardındanda Yekta Kirwanın ellerine kelepçeyi taktılar. Bu sırada Hicran "Hayır!" Diye bağırarak ağlıyordu! Kocasının yerde ölü gibi yatarken görmek canını alıyormuş gibi hissettirmişti.

Yekta polis arabasına bindirilirken Hicranla göz göze geldiler. O an Hicran Gözleriyle Yektayı tam kalbinden vurmuştu! Ambulans sesi duyulunca Hicran "Amed!" Diye bağırıp kocasının yanına koştu ve boynuna kollarını doladı, Amed ise karısına tepki verememişti.

Ayrıldıklarında Hicran "Özür dilerim!" Diye fısıldadı, fakat gözleri ellerine kayınca kocasının kanının bulaştığını gördü. "Amed! Ölme! Sana diyemediğim tonlarca şey var! Yalvarırım ölme!" Polisler karı kocayı zar zor ayırınca Hicranı da ifadesini almak için ayrı bir ekip otosuna bindirip karakola götürdüler. Haberi alan Duran aşireti karakolda bitmişti.

Ferzanlar Gelinlerini suçlarken Duranlar kızlarının yanında duruyorlardı. Şükran ağa ilk kez kızını savunuyordu.

"Anlat Hicran. Olay nasıl oldu?" Hicranın sorgusunu üstlenen Kadın polisler, Hemcinslerinin gördüğü muamele karşısında çok üzülmüştü. "Yekta.. Bana tecavüz etmeye çalıştı." Hicranın ağzından sadece bunlar çıkmıştı, onları da kekeleyerek söyleyebilmişti.

Kadın polisler birbirlerine bakıp yeniden Hicrana döndüler. "Amed Ferzan'ı kim vurdu?" Olay Hicranın gözünün önünde yeniden yaşanırken göz yaşları tekrar süzüldü yanaklarından. Onun bu halini gören Kadın polisler her ne kadar istemese de hemcinsini köşeye sıkıştırdı.

"Yekta içerde, eğer doğruyu söylemezsen suç onun üstüne kalacak." Hicran kafasını kaldırıp öfkeli gözlerle hemcinslerine baktı. "Yekta Kirwan benim kocamı vurdu!" Polisler bu ifadeyi yeterli bulup Öfkeli Hicranın daha fazla üstüne gitmedi ve sorguyu yarıda kesip Hicranı kocasının yanına götürdüler.

"Amed!" Hicran koşup yoğun bakım camına ellerini yerleştirip ağlayarak özür diledi Amed ise onlarca makineye bağlı bir halde boylu boyunca yatıyordu.

"Amed! Yaşıyosun! Şükürler olsun hayattasın! Hicran burnunu çekip kafasını kaldırınca umutla kocasına gülümsedi.

"Hicran hanım, burda beklemenizin bir anlamı yok. Eve gidip istirahat edin." Polis memurları ve Sağlık personellerinin önerilerini Hicranın ailesi de destekledi. Fakat Hicran gelin inatçılığını konuşturup "Ben burda kalıcam! Kocamın yanında! İsteyen istediği yere gidebilir!" Diye kükredi.

Şükran ağa ve Zilan hanımağa her ne kadar istemesemde kızlarına hayır diyemediler ve Kocasının yanında kalmasına müsaade ettiler.

Onlar Arabaya ilerlerken hastanenin koridorunda, Hicranın karşısına birden  Zelal çıktı. Öfkeli ve bir o kadarda üzgündü! Hicran ağır ağır yaklaştı ve dişlerinin arasından tısladı. "Sizin yüzünüzden benim kocam can çekişiyor!" Zelal de Hicrana yaklaştı ve tıpkı onun gibi tısladı. "Benim kocamda sizin yüzünüzden hapiste! Artık Yekta yok, ama ben varım! Kork benden Hicran gelin!"

İki kadın kocaları için savaş veriyorlardı ve bu erkeklerin savaşına hiçte benzemiyordu. İki dişi Aslan söz konusuyken erkek Aslanlar bile kaçacak delik arıyor!

PEVEDANDonde viven las historias. Descúbrelo ahora