5|Canavar

2.7K 319 428
                                    

Medya: Şövalye Lacy

Okumadan önce hatırlatmak isterim ki Lacy 14 yaşında. Neden hatırlattığımı bölümü okurken daha iyi anlayacaksınız.



Felakete son bir...

Lacy ve Ares'in konuşmasından birkaç dakika sonra şövalyeler bahçeye atlarıyla birlikte dizilmişlerdi. Her bir şövalye kafasında ormanın hangi ıssız noktalarına gideceğini düşünüyor, avlayabilecekleri en büyük hayvana karar veriyorlardı. Şövalyeler büyük av için o kadar heyecanlıydı ki atlarının bakımını daha birkaç gün önceden yapıp oklarının ucunu iyice sivriltmişlerdi.

Ares, Lacy'nin konumunu kendine yakın tutmuştu. Boyunun diğer şövalyelere göre biraz daha kısa olması, atın üstündeyken fark edilmese de Ares kralın onu fark etmesinden endişeleniyordu. Diğer bir endişelendiği konu ise Lacy'nin ormanda yalnız dolaşmak zorunda olmasıydı. Çünkü şövalyeler kendi aralarında önceden grupları ayarlarlardı. Prensler ve kral da asiller grubunu oluşturduğu için Lacy onlarla gelemeyecekti.

Kral atıyla bahçede görülürken ''Bereketli bir av olmasını temenni ederim.'' diyerek atını dört nala koşturmaya başladı. Herkes hızla atını binip oluşturduğu grubuyla giderken Lacy atının sakinleşmesini bekliyordu. Kimse geleceğini bilmediği için kendi atını alamamıştı ve bu siyah yeleli at da üstüne bindiğinden beri huysuzlanıyordu. Yelesini, boynunu yavaşça sevse de atın huysuzluğu geçmiyordu. Ares, Lacy'nin yanından geçerken fısıldadı. ''Sakın yanımdan çok uzaklaşayım deme.'' Lacy dikkat çekmemek için bir şey yapmasa da Ares, içten içe onu onayladığını biliyordu.

Lacy atın karnına vururken hareket etmesini sağlayabilmişti. Onu daha da hızlandırdığı sırada Ares yanından geçip kral ve Fedor'un yanına geçmişti. Ares büyük ava odaklanmak için kendini zorlasa da bir gözü sürekli Lacy'deydi. Atının ona sorun çıkardığı belliydi fakat yardım edemezdi. Hiç kimse bir şövalyenin atını o şövalyeden iyi tanıyamazdı. Tek sorun bu at ve Lacy'nin daha önce hiç karşılaşmamış olmalarıydı. Yardım etmek isterse tüm gözler Lacy'ye dönecekti.

At başını ileri geri savururken Lacy ipleri daha kuvvetli çekti. Ata hâlâ kontrolün onun elinde olduğunu göstermek istiyordu. At şaha kalkmak için sürekli durmaya çalıştığında Lacy  kuvvetle onu koşturmaya devam ediyordu. Ata durabilmesi için vakit tanımamaya çalışıyordu. Kralın ve ağabeylerinin yanına ulaşmasına az kaldığını fark etti. Av sırasında kralın önüne geçmek saygısızlık sayılıyordu ve bunun bir cezası vardı fakat atın durmasına da izin veremezdi.

Ani bir kararla patika yoldan gitmek yerine en erken ormanın içine giren şövalye oldu. ''Hey, nereye gidiyorsun? Burada o kadar da büyük hayvanlar avlayamazsın.'' 

Lacy şövalyenin dediklerini dinlemeyip ilerlemeye devam etti. Onlardan gittikçe uzaklaşıyordu. Artık onları göremediğini fark ettiğinde sinirle dizginleri daha sert tuttu. Kafasındaki plaka artık rahat ettirmezken çıkarıp fırlattı. Koyu pembe saçları omuzlarından dökülürken terlediği için saçları yüzüne yapışıyordu. ''Sakinleş artık, neden böyle davranıyorsun?'' diye bağırdı ata.

At kişneyip ön ayaklarını kaldırmaya çalıştığında ağırlığını öne verip yapmasını engelledi. ''Bunu yapmaktan vazgeç artık.'' At tekrar ayaklarını kaldırırken şaha kalkmaya başarabilmişti fakat şaha kalktıktan sonra daha hızlı koşmaya çalışmıyor, sadece Lacy'yi üstünden atmaya çalışıyordu.

Başarmıştı.

Lacy sertçe yere düşerken acıyla yüzünü buruşturdu. At tekrar şaha kalkıp ön ayaklarını Lacy'nin üstüne basacakken Lacy yuvarlanarak ondan uzaklaştı. Terlediği yetmezmiş gibi üstü başı toprak olmuştu. ''Demek beni sevmedin, ha? Oysaki sana diğer şövalyelerden daha iyi davranmıştım.'' At üzerine doğru koşmaya başladığında son anda yana kayıp atın dizginlerini tuttu. Zıplayıp atın üstüne zar zor bindiğinde ''En azından saraya kadar birlikte gitmek zorundayız kızım. Beni sevmesen bile saraya kadar katlanabilirsin.'' dedi fakat at o daha bir şey yapmadan daha hızlı koşmaya başladı.

Lacy ~ Masalsı Gerçekler SerisiWhere stories live. Discover now