36|Mini Müsabaka

426 60 126
                                    

Lacy ve Markus  saraydan uzaklaşmış ve ormana doğru ilerlemişlerdi. Lacy buraya alışık olmasa da Markus imparatorluğun bağlı olduğu krallıkları avcunun içi gibi bilirdi. Küçüklüğünde imparatorluğun nasıl büyüdüğü ile ilgili dersler almış, her bir krallığının ne sebeple, kim tarafından, nasıl kurulduğuyla ilgili araştırmalar yapmıştı. Her bir toprağı karış karış gezmiş, her bir sorunu kendi gözleriyle görmeye çalışmıştı. Onun bu azmini takdir eden babası, sarayda sadece onun girebileceği çalışma alanları bile oluşturmuştu.

İmparator, taht kavgaları yüzünden evlatlarının birbirine girmesini istemediği için oğlundan başka bir çocuğa asla izin vermemiş ve onu en başından beri tahtın sahibi olacak kişi olarak büyütmüştü. Bu durumun oğluna zor bir hayat yaşatacağının farkındaydı fakat doğacak olan çocuklarının kaderini, doğaüstü güçlere sahip olduğunu bildiği çocuğunun ellerine bırakamazdı. Kendi güçlerinin farkındaydı ve bu güçlerin geçtiği kişinin güçlü ve sarsılmaz olduğundan emin olmalıydı.

Markus'un aldığı eğitimlerin zorlayıcı olmasının yanında daha beş altı yaşlarındayken gizlice savaşlara katılmasını sağlamıştı. Daha o yaşlarda babası, sahip olduğu gücü nasıl kullanması gerektiğini ona öğretmiş ve savaşlara bedenini değiştirerek katılması sağlamıştı. İnsanlar onun normal bir şövalye olduğunu düşünürken aslında o beş yaşında bir çocuktu. Genç yaşta bu savaşlara katılması elbette onda derin ve  kalıcı yaralar bırakmıştı.

İmparator, tek varis olarak Markus'u yetiştirse bile tahtı hak etmesi için oğlunun ölümünü bile göze almıştı.

Boş bir araziye geldiklerinde Markus kılıcını çekip Lacy'ye döndü. ''Gayet uygun, değil mi leydim? Açık ve ferah...'' diyerek derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatıp yüzünde, göz kapaklarında, saçlarında rüzgarı hissetti. Açık alanda oldukları için rüzgar hiçbir engele çarpmıyor, bu yüzden daha kuvvetli hissediliyordu. Gözlerini usulca açıp Lacy'ye baktı. Uçuşan koyu pembe saçlarını kulağının arkasına atıp saçlarını toplamaya çalışıyor ve gökyüzünü izliyordu. 

Lacy'nin farklı olduğunu biliyordu. Çok nadir gördüğü ama pembe renginde sevdiği tek ton olan, kızıla çalan koyu pembe saçları farklıydı. Duygularının yoğunluğuna göre ateşin her bir tonunu barındıran gözleri farklıydı. Prenses olarak doğmasına rağmen bir şövalyeden bile fazla güçlü ve çevik olması farklıydı. Tanıdığı kraliyet kadınlarına göre sevecen ve sevimli bakmak yerine acımasız ve soğuk bakışları farklıydı. 

O, farklıydı ve Markus en çok bunu seviyordu.

''Size söylediklerimi düşündünüz mü?'' diye sordu Markus. Lacy başını salladı. ''Elbette, düşündükçe ne kadar imkansız olduğunu tekrar tekrar anladım.'' dedi Lacy, ardından kılıcını çekip önüne siper etti. Markus gülümseyerek ''Sizi cesur, kimseyen korkmayan bir leydi sanmıştım kraliçem. Demek sizin de korktuğunuz bir şey varmış.'' dedi ve üstündeki plakaları teker teker çıkarmaya başladı. Bu adil bir savaş olacaksa tam olarak olmalıydı. Üzerinde koruyucu bir kıyafet olmamalıydı.

Lacy, onu korkusuz görmediğine güldü. ''Neyden korkuyormuş Sayın Markus? Ne korkutuyormuş beni?'' dedi alayla. Markus kolundaki coutersi de çıkarıp bir kenara attı. Gözlerinin içine baktı, bu sorunun cevabını onun da bildiğine emindi.

''Aşk.''

Resim1: couters

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Resim1: couters

Lacy derin bir nefes aldı. ''Anlaşılan siz de benden korktuğunuz için böyle meselelerin konusunu açıyorsunuz, yanılıyor muyum?'' diyerek Markus'un etrafında temkinli adımlarla yürümeye başladı. Markus'un merkezde olduğu bir çember çiziyordu sanki. 

Markus tüm plakaları çıkardığında, siyah kısa kollu bir üst ve siyah pantolonu ile kalmıştı. Lacy gibi o da kılıcı çekti ve güzel turuncu gözlere meydan okudu. ''İyi olan kazansın.'' dedi kazanacağını bilerek. Kılıcını bir tur elinde döndürdüğü sırada Lacy ilk hamlesi yaparak kılıcı üzerine savurmuştu. Markus gövdesi sağa yatırıp kurtulmuş ve hemen kendini toparlayarak kılıcını Lacy'nin kılıcına vurmuştu. Kılıca baskı uygulayarak savurmaya çalışsa da Lacy de kılıcını Markus'un çevirmek istediği yöne çevirmiş ve kılıcına yaptığı baskıdan kurtulmuştu. Sert kılıç darbeleriyle Markus'un üstüne yürürken Markus her seferinde kılıcını önüne siper ediyordu.

Kılıcını artık üstten vurmak yerine boynunu hedef alırken Markus eğilmiş ve Lacy'nin arkasına geçmişti. Lacy onu doğrulmasına izin vermeden tekrar kılıcını savursa da Markus kılıcının ucunu da tutarak bu darbeden kurtulabilmişti. Lacy bu kez doğrulmasına izin verirken güldü. ''Tüm düşmanlarınızı gücünüzle yeniyordunuz sanırım, bana karşı bir hamle yapamadığınıza göre.''

''İnsan karşısında düşmanı yerine yarısını görünce odaklanamıyor.'' dedi Markus. Lacy belli belirsiz gülümserken kılıcını önüne siper etmiş ve bu sefer onun hamle yapması için izin vermişti. ''Kazanan için bir ödül koymalıyız leydim?'' dedi Markus. Lacy kaşlarını çattı ama sözüne devam etmesi için bir şey demedi. ''Örneğin ben, benimle olmanızı istiyorum.''

Lacy gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. ''İmparatorlukta evlilikler en az üç yıl geçmedikçe sonlandırılamıyor. Kaldı ki, babanızın koyduğu, kurallara göre evliliği kraliçe sonlandıramaz. Kral Andrea'nın beni gerekçe göstererek boşaması gerekiyor. Yani ben boşanamam, sizinle birlikte olamam. Anlıyor musunuz? Artık lütfen bana bu soruyu sormayın. Eşimi sevmiyor olabilirim ama evliliğimiz devam ederken onu aldatamam.'' Lacy kılıcını aşağı indirirken başını ovdu. Kendi konuşmasından başını ağrıtmıştı. 

Markus gözlerini kısarak ''Bunu size sürekli söylememden rahatsız mısınız? Daha ikinci günden hem de...'' dedi, oda Lacy gibi kılıcını indirmişti. İkisi de gardını indirmiş gibi görünse de sözleriyle savaşıyorlardı sanki. ''Rahatsız olup olmadığımı bilmiyorum. Bakın, eğer söyledikleriniz doğruysa haklısınız, belki birbirimiz için yaratılmışızdır, bilmiyorum. Fakat bilmelisiniz ki ben evliyim. Bedenim, ruhum, kalbim, benliğim ona ait değil belki ama ortada resmiyete dökülmüş bir birliktelik var. Ben...''

''Siz sadece söylediklerinizi tekrarlıyorsunuz.'' dedi Markus kılıcını tekrar kaldırıp sertçe Lacy'nin kılıcına vurdu. Kılıç birkaç metre öteye savrulurken Lacy onun gücüne şaşkınlıkla baktı. Markus başından beri gerçekten onunla savaşmamıştı, o ise onu yenebilmek için tüm gücünü kullansana da onu yenememişti, hatta bir hamlesi bile işe yaramamıştı. 

''Size neden bu kadar bağlandım, bilmiyorum. Belki de beni sevmenizi, aşkla bakmanızı, her gün bunca yolu tepmeden sizi görebilmeyi, ilginizi o kadar çok istedim ki gücüm ayna olarak bana yansıdı. Sizi bu kadar çok seven ben oldum. Sizden ne zaman hep daha fazlasını istesem, beklesem daha fazlasını yapan ben oldum.'' Lacy bakışlarını çimenlere indirmiş onu dinlerken birden kolundan çekilmişti. Onu çeken kolu tutarken birden sırtı ağacın gövdesine yaslanmıştı. Pürüzlü gövde sırtını acıtırken Markus kılıcını omzunun hemen yanına saplamıştı.

''Ne yaptığını sanıyorsun sen?'' diye bağırdığında Markus kolunu Lacy'nin boş olan diğer yanına koydu. Lacy onun bu kadar yakın olmasıyla gözlerini kapattı. ''Git.'' dedi sessizce ama her bir harfi bastırarak. Kalbi çok hızlı atıyordu, bu yaşadığı durumdan mı yoksa ondan dolayı mıydı bilmiyordu. Ellerini yumruk yapıp başını çevirdi. 

Aslında bulunduğu yerden kurtulabilirdi ama bunu yapmıyordu.

''Bana yaklaşan sensin Lacy, gücün sana yansıyor.'' Markus'un sesini bu kadar yakınında duymasıyla afalladı ve gözlerini yavaşça açtı. Birbirlerine ne zaman bu kadar yaklaştıklarını, ne zaman sırtının ağaçtan ayrıldığını, ne zaman Markus'un kılıcının yere düştüğünü anlayamamıştı. Fakat hiçbirinin ne zaman olduğunu umursamadı. Ona başını eğerek bakan Markus'tan bakışlarını ayıramadu.

Markus'un gözü Lacy'nin saçlarına giderken aynı onun yaptığı bir tutam saçı kulağının arkasına attı. Pembe saçları, Lacy'nin yanağını okşarken o da içten içe dokunmak istedi ama yapamadı. ''Benimle birlikte olmanı istiyorum Lacy ve üzgünüm, bu teklifi sana her gün yapacağım.''

Bölüm Sonu

Sınır yine koymayacağım. Sizi seviyorum, yeni bölümde buluşmak üzere

Lacy ~ Masalsı Gerçekler SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin