25• ani tatil planı

379 42 99
                                    

"Peki ya ben sabretmek istemiyorsam?"

"H-Hyung, sen n-" Gözleri şaşkınlıkla açılmış olan Youngjae'nin kalbi Jaebum'ın sonrasında yaptığı şey ile patlayacak hale gelmişti. Büyük olan onu tutup kendine çevirdi ve parmakları Youngjae'nin ensesine gelecek şekilde boynunun sağ tarafını eliyle sararak onu kendine çekip öpmeye başladı. Pek de yavaş başlamayan öpüşmenin alevlenmesi de uzun sürmedi. Birkaç saniye sonra Jaebum, eliyle tezgahtaki birkaç şeyi ileri ittirip Youngjae'nin belini sıkıca tuttu ve onu kaldırıp tezgaha oturttu. Youngjae kollarını sardığı Jaebum'ın boynundan sarkıtırken diğeri de çoktan elini küçük olanın gömleğinin düğmelerine atmış, yavaşça adeta karşı tarafa acı verecek şekilde çözüyordu. Bir süre daha bu sıcak atmosferde birbirlerini çeşitli yollardan sevmeye devam eden ikili artık bunun kendilerine yetmediklerini düşündükleri anda Youngjae'nin bacaklarını Jaebum'ın beline sarmasıyla mutfağı terk etti ve zar zor da olsa yolları Youngjae'nin odasını bulabildi.

Jaebum, Youngjae'nin sırtına ellerini koyarak onu diğerinin beklediğinin aksine yavaşça yatağın üzerine bıraktı. Üzerine uzanıp onun ensesindeki saçları hafifçe çekiştirdiğinde ikisinin de dudaklarından bir inleme duyuldu. Ardından da Jaebum, doğrulup üstlerinde kalan son birkaç kıyafet parçasından da kurtulmadan önce alnını Youngjae'nin alnına dayadı ve tamamı sevgi dolu gözleriyle sevgilisine baktı.   

"Seni seviyorum"

"Belki de önce yemeği pişirmene izin vermeliydim" 

Youngjae duyduğu cümle ile çıplak bedeni tıpkı kendisi gibi olan Jaebum'ın kolları arasındayken kıkırdamaya başladı. "Sevgilim, gerçekten henüz kalkabileceğimi sanmıyorum"

Bellerine kadar örttükleri beyaz örtünün altında Jaebum vücudunu biraz daha yakınlaştırarak Youngjae'nin yan kısmına iyice sarıldı. "Gitmeni istediğimi kim söyledi?" Youngjae de ona doğru hafifçe dönüp kollarını dayadığı göğüste parmaklarıyla daireler çizmeye, yavaşça okşamaya başladı. 

"Birazdan Mark hyung gelecek" 

Jaebum birkaç saniye önce gözlerini huzurla kapatmış yatarken birden bire onları iyice açtı ve şaşkınlıkla diğerine bakmaya başladı. "Ne yapacak dedin?"

"Ve o, yalnız gelmeyebilir.."

Youngjae kabul etse de etmese de bunu söylemek ve Jaebum'ın çıldırmasını önlemek için en doğru anı yakalamıştı. Bunu da kullanmaktan çekineceği yoktu tabii.

"Ah, ben gidiyorum"

"Hyung dur!" Youngjae yerinden kalkmak için çarşafı kaldıran Jaebum'ın koluna sıkıca yapıştı ve konuşmaya devam etti. "Sen de barışmak istiyorsun işte, ne olur konuşsanız biraz"

"İşe yarayacağını düşünüyor musun gerçekten?"

"İşinize burnumu sokmak istemiyorum ama eminim eve gittiğinizde Jinyoung hyung kendini odasına kapatmış olacak ve sen de gidip bir şey söyleyemeyeceksin. Böylece hala bir çözüm bulamamış olacaksınız. Bence hazır fırsatını bulmuşken kaçırmayın. Hem Mark hyung ve ben de varız" 

Jaebum bir süre daha Youngjae'nin yüzüne bakarak bunu düşünmüş ve suratındaki gerginliği atıp bakışlarını yumuşatmıştı. Elini diğerinin saçlarına atıp onu çıplak omzuna doğru çekti. 

"Pekala, sen öyle diyorsan öyle olsun" Küçük bir zafer çığlığının ardından Youngjae de kollarını açıp Jaebum'a kocaman sarıldı. Hemen ardından diğerini şaşırtarak çarşafı hızla üzerinden çekti ve kapıya doğru koşturmaya başladı. 

Dance Dance • 2jaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin