2

11.1K 710 1.2K
                                    

Rezillikti. Tam bir rezillikti. Çocuğa rezil olmuştum. Sabahtan beri kendi kendimi yiyordum. Çok mu ayıp etmiştim onu reddetmekle? Yok yok etmemiştim, sonuçta cidden önemli bir işim vardı. Hiç de ayıp olmamıştı.

Lavabodan çıktıktan sonra bir derse daha girmiş ve ardından okuldan çıkıp eve gelmiştim. Birazdan da banyo yapacaktım çünkü biraz üstüm başımı karbon kaplamıştı. Aynadan çıplak göğsüme baktığımda ne kadar zayıf olduğumu fark ettim. Bu aralar yediğime içtiğime dikkat etmiyordum. Ailemden ayrı bir ev tuttuğumdan beri böyleydi yani 3 haftadır.

İkinci dönemdeydik, bir dahaki sene staja başlayacaktım. Kendi kendime yetebileceğimi aileme kanıtlama amacıyla bir ev tutmuş ve yanlarından ayrılmıştım. İşler iyi gidiyordu ancak acilen kilo almam gerekiyordu yoksa annem beni gördüğü yerde bana feci bir şekilde kızabilirdi.

Kabine girdiğimde sıcak suyun vücuduma akmasıyla gözlerimi kapadım. Sıcak su her zaman iyi gelirdi. Şampuanı alıp saçlarımı köpürtmeye başlarken yine aklıma kafeteryada çarpıştığım oğlan gelmişti. Gülümsemesi belli belirsiz göz kapaklarıma düştüğünde istem dışı dudaklarım iki yana kıvrıldı.

Etkili bir aurası vardı bunu kabul ediyorum ama ilk görüşte de bu kadar etkisine girmem saçmaydı. Yani sanırım. Silkelenip onu aklımdan kovdum. Liflenmeye de geçtiğimde bir deri bir kemik kalan vücuduma acıdım. Vücudum öteki dünyada benden bunun hesabını sorardı.

Banyodan çıktığımda bornozumu giymiş havluyla saçlarımı kurularken masama oturmuştum. Havluyu boynuma sarıp, eve geldiğimde açtığım bilgisayarıma baktım. Sınıfta yazdığım yazıyı tekrar gözden geçirmeye karar verdim. Oğlanla çarpışmadan önce yazdıklarım gayet iyiydi de ondan sonra yazdıklarım da neydi? Tanrım ne kadar berbat yazmıştım. Düzeltmeliydim ve sakin bir kafayla yazmalıydım.

Yazdıklarımı silip ayaklandım. Dolabıma geçip rahat bir şeyler çıkardım ve zaman kaybetmeden kurulanıp giyindim. Yemek yapmak için mutfağa adımladığımda pijamamın cebine bıraktığım telefonum titremeye başladı. Duraksayıp telefonu elime aldığımda arayan kişinin Seokjin olduğunu gördüm. Seokjin yakın arkadaşlarımdan biriydi. Benden büyüktü ve şu an staj görüyordu.

Vakit kaybetmeyip aramayı açıp telefonu kulağıma götürdüm ve tekrar mutfağa adımladım. "Hey Yoongi! N'aber dostum?" Mutfağa geldiğimde dolabı açmış ve bakınmaya başlamıştım. Cevap verdim. "İyidir Seokjin senden ne haber?" Ahizenin diğer ucu gürültülü ve eğlenceli geliyordu.

"İyiyim ben de. Baksana, bu akşam bize katıl. Birkaç kişi toplandık dağıtıyoruz. Sen de gelmek istersin diye düşünmüştüm. Namjoon ve Jungkook da var yanımda. "Duraksayıp gülümsedim. Ödevimi daha sonra da yapabilirdim. Şu an dışarı çıkıp nefes almaya ihtiyacım vardı. İkiletmeden onayladım. "Olur, gelirim. Sıkılıyordum ben de evde zaten. Adresi bana mesaj at. Orada görüşürüz!"

Telefonu kapadığımda neşeyle odama geçtim. Cidden biraz kafa dağıtsam iyi olacaktı. Bu aralar dersler yüzünden kendime çok yükleniyordum. Dönemin sonuna yaklaşıyorduk ve sınavlarımı iyi bir şekilde atlatmam lazımdı. Üstümdekileri çıkarıp yenileri giyinmeye başladım.

Çok geçmeden hazır olduğumda aynadan kendime şöyle bir baktım. Yakışıklıydım, ne yapardınız. Telefonumu ve cüzdanımı da aldığımda evden çıkmamam için hiçbir gerekçe kalmamıştı.

Mesaj attığı yer çok da uzak değildi. Bu yüzden yürüyerek gidiyordum. Yüzüme çarpan hava kendimi iyi hissettirmişti. İnsanlara bakıyor etrafı inceliyordum. Oldum olası bunu yapıyordum: Doğayı izliyor, etrafımda yaşananlara merakla bakıyor, anlamaya çalışıyor ve bu sayede insanların hayatlarına ortak oluyordum. Her defasında iyi hissettiriyordu bu.

Doctors | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin