Bölüm 4: Varisin İsteği

5.6K 365 40
                                    

  Gece boyunca Tom'a güvenmekle hata yapıp yapmadığımı düşündüm. Yani, onu gerçekte görmedim bile, o bir gölge. Aklımı kaçırmak istemiyorum ama o sesi duyduğumu biliyorum. Madem Hogwarts tarihinde bu kadar önemli biri, belki kütüphanede hakkında bir şeyler olabilir diye kütüphaneye doğru gidiyorum. Etraf çok kalabalık değil, Ravenclaw'dan birkaç son sınıf öğrencisi ve Gryffindor'dan bir kız var. Evet, o kız- Hermione. Yanına gidip gitmemek konusunda çok kararsızım ancak böyle durumlarda kafanız bir makine gibi çalışmaya başlıyor. Ona sorabilecek bir şeyler düşünüyorsunuz, konuşmak için. Ben de öyle yapıyorum.

 -"Pardon," diyorum kulağına eğilip. Kız irkiliyor. "Acaba bana bir konuda yardımcı olabilir misin?"

  Beni kütüphanede gördüğüne oldukça şaşkın bir şekilde, muhtemelen Harry ve Ron'un etrafta olması ihtimaline karşı kütüphaneye göz gezdiriyor. "Tabii, ne konuda?" dediği zaman gözlerindeki şüpheciliği görebiliyorum. "Hogwarts tarihinde önemli bir öğrenci duymuştum, onun hakkında buradaki kitaplardan herhangi birinde bilgi bulabilir miyim?" diye soruyorum. Elindeki kocaman kitabı taşımaya çalışırken kolları titriyor. "Eh- istersen kitabı taşımana yardım edebilirim." diyorum ve dediklerime ben bile inanamıyorum. Ron ve Harry etrafta olmayınca işler çok güzel ilerliyor. Hermione, kafasını eğip gülümsediğinde kabarık saçları yüzüne hafif bir gölge düşürüyor, yavaşça kitabı elime veriyor. "Bir saniye bekle lütfen, istediğini bulabileceğin bir kitap biliyorum." Arkasını dönüyor ve rafların arasında yürümeye başlıyor. Sanki buradaki her kitabı okumuş gibi "Hayır, bu değil... Bu? Olmaz..." diyerek geziniyor. Elime verdiği kitap canımı acıtmaya başlarken "Hah, buldum!" diyerek bir başka büyük kitapla yanıma geliyor. "Teşekkür ederim, şey-" kitabı masaya bırakabilirsin, sözleriyle tamamlıyor beni. "Aslında o kadar kaba biri gibi durmuyorsun, sadece arkadaşlarının yanında öylesin, değil mi?" diye soruyor sanki kendini ikna etmek istermiş gibi. "Insanlar bana nazik olduğu sürece değilim," diyorum. Kitabı masaya bırakıp onun elindeki kitabı alıyorum. "Teşekkür ederim, tekrardan."

  Belki bu size hiçbir şey gibi gelecek, belki sizin hoşlanmış olduğunuz kişiler daha ilk günden sizinle konuşmanın yollarını aramışlardı, bilemiyorum. Ancak bu benim Slytherin ortak salonuna kadar yüzümdeki sırıtmayı durduramadan gitmemi sağlıyor. Kapıyı açarken, yukarı çıkarken, elimde kocaman bir kitap, hâlâ gülümsüyorum. Kitabı açıp "Tom Riddle" ismini aramaya başladığımda yüzümdeki gülümseme siliniyor, çünkü hiçbir şey bulamıyorum. Kitabı gürültüyle kapattığımda fısıltı tekrar başlıyor, tekrar takip ediyorum. Yine aşağı doğru iniyoruz, gölge yine beliriyor. "Beni dinle," diyor o soğuk sesiyle. Sesinde bir ikna edicilik var. "Yukarı çıkacağız, zindanlara doğru, Filch'in odasından 1938-1945 yılları arasındaki bilgileri toplamanı istiyorum." Işık karşı duvara yansıyor, gölge hızla oraya geçiyor. Aşağalayıcı bir sesle: "Benim hakkımdaki şeyleri Hogwarts kütüphanesinde bir bulanığın ellerindeki kitaptan öğrenemezsin." Bulanık. Bu kelime içimde bir şeylerin burkulmasına sebep oluyor. Bu çocuk, adam ya da her kimse, tıpkı babam gibi konuşuyor. Eğer öyleyse, belki onun da herkesin göremediği iyi bir yanı vardır, diye düşünerek dediğini yapmaya çıkıyorum. 

  Elimde istediği bilgiler, Slytherin ortak salonuna doğru giderken gölge beni takip ediyor. Saat akşam 8'e yaklaşırken, yatağıma oturup sayfaları çeviriyorum. Işte orada, "Tom Marvolo Riddle." Haklıymışım, bu çocuk gerçekten bana benzemiyor. Bakışlarımızın aynı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Farklı göz renklerimizin ardında aynı soğukkanlı bakış var. Beni bunun için seçmiş olabilir, ya da başka bir şey de olabilir. Okumaya devam ediyorum. Kaydı 1938 yılında yapılmış. Neredeyse 50 yıl önce. Çocuğun çok fazla cezası yok, resminde düzgün taranmış dalgalı saçları, zayıf yüzü ve temiz kıyafetleriyle bir örnek öğrenci gibi duruyor. Elinde üzerinde yılan şeklinde "S" harfi bulunan bir yüzük var, istemeden elim babamın verdiği yüzüğe gidiyor. Çocuk melez, oysa safkan olmayanlara karşı büyük bir nefreti varmış gibi duruyor. Bir an yine benzediğimizi fark ediyorum, küçüklüğümden beri gurur duyduğum özelliklerimden biri kanımın saflığıydı. Ancak şu an neden bir bulanıkla konuştuğum için iyi hissediyorum? Bende değişen bir şeyler olmalı. Aslında, olmamalıydı. 

  Sesi tekrar duyduğumda irkiliyorum. "Harry Potter'ı tanıyorsun," diyor, fısıltısı yankılanıyor. Artık bu sesin gördüğüm o çocuktan geldiği aklıma yerleşiyor. Aklımdan çıkmıyor. Orada sadece bir çocuk. "Harry Potter'ı sevmiyorsun," diye devam ediyor. Onu nereden tanıdığını merak ediyorum. "O da seni sevmiyor ve sana yardım etmenin iyi bir fikir olabileceğini hiç düşünmeyecek. Ama ben düşünüyorum." Bir kahkaha hırıltısı geliyor. Küçük, sinsi gülüşleri adeta bir yılan tıslaması gibi. "Sana yardım edeceğim," diyor. Bunun ardından bir olumsuzluk geleceğinin farkındayım. "Ama," diye devam ediyor. "Senin gibi birinin, Muggle dünyasından gelmiş, ukala bir bulanıkla işi olmaması gerekiyor." Hermione'yi kastettiğini anlıyorum. Yutkunuyorum. Artık bana yardım etmesinin iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim. Sesimin bu kadar kederli çıkmasını istemiyorum. Yıllar sonra okul duvarında bir gölge olmak istemiyorum. Hermione'yi unutmak istemiyorum. Devam ediyor: "Son ver, yoksa işini ben bitiririm." Onu ikna etmem gerekiyor, tek yapmam gereken onu, o kızı sevmediğime ikna etmek. Hep bu değil miydim? Her zaman duygularını saklayan biri olmamış mıydım? Buna devam etmek zor olamazdı. Ama bu sefer farklıydı, bu sefer birini korumak istiyordum. Ondan uzaklaşmayı kendi iyiliğim için değil, onun iyiliği için istiyordum. Hırsımın, sevginin önüne geçmesini sağlamak, sevgimin görünmemesini sağlayacaktı. Tıpkı arkasındaki ışığı göremediğiniz bir duvar gibi. Ancak kendi içimde bir ışığa ihtiyaç duyarsam, oralarda bir yerlerde olduğunu bilecektim. Bunu unutmamam gerekiyordu, ne kadar önüne geçilemez anlar yaşayacak olsam bile.

NOT: Bundan sonra yeni bölümleri belirli bir günde yazacağım. Tabi ki yorumlar ve votelar bunu etkiliyor. Lütfen görüşlerinizi paylaşın, teşekkürler! :)

Draco Malfoy: Gerçekte Nasıl Biriydi?Where stories live. Discover now