Dediği an kucağımda ki çantayı hızlıca koltuğun üzerine koydum ve hızlıca kalkıp merdivenlerden akan göz yaşlarımla birlikte hızlıca çıktım. Çıkarken arkamdan bir cümle duydum.

Elif: Günlerdir böyle.

Bir odanın banyosuna girdim ve yüzümü yıkayıp sakinleşmeye çalıştım. Yüzüme defalarca su çarptım. Derin derin nefesler alarak sakinleştim. Yüzümü kurulayıp aynadan kendime baktım. Ne kadarda bitmiş, tükenmiş gözüküyordum. Sanki en ufak darbede ölebilecek gibi gözüküyorum. Kendimi onsuz toparlayamazdım ama. O olmadan olmuyordu.

Odadan çıkıp merdivenlerden inerken benim hakkımda konuşuyorlardı. Mesajlardan tutun ailemin gerçek çıkmamasına kadar. Her şeyi anlatıyordu Elif. Arasırada Jimin eşlik ediyordu. Kalın topuklu botlarımın tahta merdivende çıkardığı sesle birlikte içerde bir sessizlik oluşup hepsi bana odaklandı yine. Bütün gözler bana bakıyordu. Onlara bakmadan indim ve astığım montumu alıp giydim. Çantamı almak için koltuğa yaklaştığım an Feride sinirle kolumu tutup ayağa kalktı.

Feride: Nereye gidiyorsun?

Ben: Onlar size her şeyi anlatıyor zaten. Bana bu süreçte acınan gözlerle bakılsın istemiyorum. Elif ben sizdeyim.

Dedim en son Elif'e dönerek. Kolumu hızla çekip çantamı aldım ve Jimin'e doğru gittim. Anladığı için ayağa kalkıp cebinden telefonumu çıkarttı. Telefonum ondaydı çünkü hala o mesajlardan bir şeyler çıkarmak için uğraşıyordu. Havalimanında beklediğimiz sürede bana vermişti çünkü sıkılmıştım ve telefonumla ilgilenmek istedim. O da geri almak üzere verdi. Onlar gelince de tekrar ona verdim.

Telefonu da arka cebime koydum ve bütün sinirli ve meraklı bakışın arasında kapının kolunu tuttum. Gitmeden önce içeriye bir kez daha baktım.

Ben: Sonra gelicem.

Dedim ve çıkıp gittim. Asıl gitme amacım o değildi. O da vardı ama asıl onların arasında Jungkook'u görememek üzmüştü beni. Onları hep beraber görmüştüm. Oysa şimdi o yoktu. Bu da bana garip bir acı veriyordu.

Eve yürümeye karar verdim. O kadar uzak değildi. Yine vardı ama yürüyebilirdim. Kim değişmek isterdi bu güzel denizin ve yavaş yavaş batmaya doğru yaklaşan güneşin manzarasını içinde oturup sadece dışarının birazını görebildiğimiz bir yerde dışarının nefesini içime çekemediğimiz o yeri kim değişmek isterdi. Ben istemezdim şahsen.

Ellerimi montumun cebine soktum ve öylece yürümeye başladım. Ne hızlı ne yavaş. Orta hızla. Etrafın tadına doya doya. Ben Jungkook'a doyamadım. Onu sonradan fark ettim. Bu yüzden bir şeyleri daha doymadan yaşayamazdım. Bu haksızlık olurdu. Hemde büyük...

Öylece yürürken önümde takım elbiseli birininde sanki bitmiş tükenmiş vücudunun bir enkaz gibi etrafı seyrederek yürüdüğünü fark ettim. Benimle sanki aynı düşünceleri paylaşıyordu. Acaba bu o olabilir miydi? Sevdiğim adam olabilir miydi? Aynı onun gibiydi. Sırtı, duruşu, yürüyüşü, saçları.

İçimde ki bir umut parçasıyla arkasından hızlı adımlarla ilerledim. Kolunu tuttum onu durdurmak için. Durdu ama dönmedi. Korkmuş gibi bekledi. Yüzünü kaçırdı.

Ben: Şey-

Söze başlayacağım sırada kolunu hızlıca çekti ve bir adım atınca tekrar ona yetişip bir anda önüne geçtim. Gördüğüm yüzle birlikte şok geçirirken öylece kaldım. Bu... Bu oydu. O buradaydı ve karşımdaydı.

Ben: Jungkook.

Gözlerime baktı. Yavaşça bana yaklaşmaya başladığında arkamdan birisinin çarpmasıyla sendeledim. Kadın defalarca özür diledi. Bende hafif bir gülümseme ile önemli olmadığını belirtip etrafıma bakındım. Önüme arkama. Sağıma soluma baktım. Ama yoktu. Kahretsin gördüğüm kişinin o olduğunu sanıp beynim hayal oluşturmuştu. Ama hala o olma ihtimali vardı. Koşarak gittim ve kolunu tuttum. Ani bir şok geçirerek döndü. Dalmıştı. Ama bu o değildi. Bu adamın sakalları vardı. Jungkook'a da benzemiyordu.

Adam: Buyrun.

Dedi katı, soğuk ve konuşmak için bile zor çabalayan sesiyle.

Ben: Özür dilerim birine benzettim.

Adam: Kime?

Sorduğu soruyla başımı kaldırıp adama baktım.

Ben: Jungkook'a

Diye bir mırıltı çıktı. Devam ettim.

Ben: Ama unuttum. Onun kendine has olduğunu. Özür dilerim.

Dedim ve adamın önüne geçip ilerlemeye başladım. Kahretsin benim sonum ne olacak? O yanımda olacak mı? Olmayacak mı? Zaman, sadece seni bekliyorum. Her şey sana bağlı çünkü...

-
İyi okumalar.
-

Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon JungkookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon