Nikah

123K 5.2K 531
                                    

   Karar ver. Öyle mi karar ver. Baba sen bana her şekilde ölme diri diri mezara gir diyorsun. İnsana seçim yolu sunulurken bile ya öl ya da öl denir miydi ya babam her şekilde öl diyordu. Koridor boyunca yürürken dişlerimi daha çok sıktım ki zangırdadığını hiç kimse duysun istememiştim. Yaşlı gözlerle etrafımı bakınırken yanımdan geçen mutlu çifte bakmıştım. Kadın beyazlar içindeyken elinden sıkıca tutan adam siyahlar içinde çok güzel görünüyordu.

Gördüğüm manzaraya yüreğim dayanmayınca başımı öne eğdim zaten koluma giren annem beni gideceğim yöne doğru sürükler gibi yürümeme yardım ediyordu. İyi ki de ediyorsa aksi takdirde düşer kalırdım. Son bir kez daha babamdan tarafa bakmak için başımı çevirdiğim de arkamdan emin adımlarla yürüyordu.

Babama bakarken hemen arkasından gelen kuzenimi görmemle annemin ellerin arasından kolumu kurtararak Uğur'a doğru koştum. "Uğur... Uğur..." Soluğu dibinde alınca koluna girerek yardım dilendim. "Bana yardım et Babam beni anlamıyor en azından sen beni anla..." Uğur yüzüme tuhaf şekilde bakarken elinde sıkıca tutuğu şeyi bana uzatmıştı. Kimliğim... Onda ne işi vardı. Kimliğimi elinden alırken elim titremişti

"Babana kızmamalısın Bahar, ne yapıyorsa senin iyiliği için yapıyor ne yapıyorsak senin için yaptığımızdan emin ol." Tuttuğum kolunu bırakarak ondan uzaklaşırken sırtım duvara çarpmıştı. Uğur bile bizimkilerle birken nasıl olur da evlikten kurtulurdum. Son çarem benimle evlenecek olan adamla konuşmaktı.

"En azından kiminle evleneceksem nikahtan önce konuşmama izin verin. Hiç değilse bu kadarını yapın."

"Sorun değil Dayı nikaha yarım saat var konuşsunlar... Gel benimle Bahar..." Elimin tersiyle çekiştirdiğim burnumu silerek Uğur'u takip etmeye çalıştım. Dümdüz ilerleyen koridorda bile sendeleyerek yürüyordum. Bütün bunların rüya olmasını dilerdim. Bir kapının önüne geldiğimizde Uğur bana dönerek "Sen bekle müsait mi diye bakacağım..."

Başımı olumlu anlamda sallarken elimin tersiyle dudağımı silmiştim. Uğur kontrol etmeye diyerek içeriye girip kapıyı kapatmıştı. Benimde o an aklıma kaçmak gelmişti ama koridorun sonunda gördüğüm babam gözlerini hiç ayırmadan bana bakıyordu. Bunu bana hak olarak gördüklerine inanamıyordum.

Kapı bir dakikanın sonunda açıldığında Uğur içeriye gir diyerek aban kapıyı açmış bende içeriye korkar adımlarla girdiğimde arkamdan kapı kapatılmıştı. Kapıya bakmaya fırsatım bulamadan o adamı görmüştüm. Sadece sırtını gördüğüm adam uzun boylu kalıplı bir yapıya sahipti. Bu muydu? Odayı tarayarak başka biri var mı diye bakındığım sırada bana dönen adam ellerini cebine sokarak beni öylesine süzmüştü. Şuan ki tek ortak noktamız ikimizin de siyah giymiş olmasıydı.

"Müstakbel karım sen olmalısın..."derken yüksekten çıkan sesi beni ürkütmeye yetmişti. "Sandığımdan daha sıska ve küçük görünüyorsun..." Bu bildiğin züppenin tekiydi. Kan beynime sıçrayınca ellerimi yumruk yaparak öne atıldım.

"Ne sanıyordun ha ne sanıyordun on sekizime yeni girdim ben... Anlıyor musun ben bugün on sekizime girdim. Sense benimle dalga geçiyorsun. Hem sen nasıl bir adamsın nasıl bir adamsın ki kızın yaşındaki..."

"Hop... Hop orada dur küçük şey ben zorlasam da sen yaşında kızım olamaz aramızda sadece on yaş var..."

"Tamam... Tamam, sakinim ama sende yaşının verdiği olgunlukla davran ve şu saçma evlilikten vazgeç ben henüz yeni reşit oldum yatağımın çarşafını bile tek başıma değiştiremezken sana karılık yapamam lütfen kararını bir kez daha gözden geçir lütfen..."

"Şurada anlaşalım benimde seninle evlenmek gibi niyetim yok senden gerçek karım olmanı da beklemiyorum. Sadece bu evliliği formalite olarak düşün... Beni anlıyorsun..."

"Nasıl yani... Biz şimdi gerçekten evlenmeyecek miyiz?"

Adını hatırlayamadığım adam sinirli şekilde nefes alıp "Kızım algılama sorunun mu var? Nikah gerçek olacak sadece senden bir beklenti yok o kadar... Şimdi anladın mı?"

"O halde sen delisin yoksa neden durduk yere tanımadığın bir kızla evlensin ki tabi ya kafanda noksanlık var o zaman sana güven de olmaz..." Bunu içimden söylemeyi dilerken çok geç dışımdan söylediğimi fark etmiştim. Yanıma yaklaşınca devleşen adam başını bana doğru eğerek neredeyse kükredi.

"Bak çilli zaten sinirliyim bütün sinirimi senden çıkarmayayım... Neden evlendiğimizi çok merak ediyorsan da git sevgili ailene sor..."Tam ağzımı açacaktım ki kapı açılınca Uğur ne oluyor diye içeriye girmişti.

"Hiç bizde çıkıyorduk değil mi müstakbelim..." Sinirden gözlerimi birkaç saniyeliğine yumup açtığımda Uğur'un yanında hızla geçip kendimi odadan dışarıya atmıştım. Zaten aradan çok geçmeden de kendimi nikâh masasında buldum. Ne güzeldir ki evleneceğim adamı tanımadığım gibi nikâh şahitlerimi de tanımıyordum. Tam karşımda annem ve babam vardı. Birde eksik olmayasıca Uğur vardı. Ama ben biliyordum Babama gazı veren oydu. Aksi takdirde babam bana kıyamazdı.

Nikâh memuru gelince kalbim daha da hızlanmıştı. Yanımda duran adamsa yanımda kasım kasılıyordu. Acaba şahitler onun tanıdığı mıydı? Yoksa sap gibi bir başına mı gelmişti. Allah'ım heyecandan ölebilirdim. Ellerim terleyince ellerimi birbirine sürttüm. Ve sadece beş dakika sonunda artık evli bir kadındım... İmzayı atarken öyle bir titremiştim ki attığım imzayı kendim bile tanıyamamıştım.

İmzalar atılıp nikah cüdanı bana uzatılınca başımı öne eğip almamıştım. İsmini bile nikah memurundan ezberlediğim adam nikah cüzdanından alınca aklıma gelen hinlikle topuğumla ayağına öyle bir bastım ki acısına şahit olmak için yüzüne bakmaktan asla çekinmedim. Onun yüzündeki acıya bir tek ben değil Uğur da görmüş olmalıydı ki basmıştı kahkahayı...

"Bunun hesabını vereceksin..." Ayağımı çekerken beni tehdit etmişti. Asıl sen görecektin beni kendine zorla eş yapmanın sonuçlarını kendimi sana ezdirmeyeceğim... İnatla yüzüne bakarken Babam ve Annem yanıma gelince ayrılacak olmanın verdiği acıyla kendimi yağmurun altında kalmış kedi yavrusu gibi hissetmiştim.

"Anne beni gönderme..." Annem ağlarken bu defa da ağlayarak babama baktım "Baba senin tek kızınım geriye kalan son çocuğun bunu bana nasıl yaparsın bensiz içiniz yanamayacak mı?"

"Sen sanıyor musun ki babanın kalbi kan ağlamıyor sen sanıyor musun ki seni mutlulukla uğurluyorum. Hiçbir baba kızına veda ederken mutlu değildir gülse de ciğeri kan ağlar..."

"O halde gönderme babam kulun kölen olayım gönderme hem üstünüze da yük olman gerekirse okula da gitmem çalışır didinir kendi ayaklarımın üstünden dururum. Söz valla evde varlığımı bile hissetmezsiniz..."

"Artık çok geç kızım sen artık evlisin oradaki adamın soyadını taşıyorsun benim değil. Ama bu demek değil ki ardını bırakacağız sen bizim hep biricik kızımız olacaksın her fırsatta annene yanına geleceğiz ki varlığımızdan şüphen olmasın..."

"Tamam, yeter bu kadar duygusallık birazdan Bahar, İstanbul'a gidecek ve ben de kuzenimle vedalaşmak istiyorum."

"Sakın... Sakın bana yaklaşma o imzayı atarken sen benim için öldün bu evliliğin tek sorumlusu biliyorum ki sensin bu yüzden seni asla affetmeyeceğim anlıyor musun asla!"




#AFFETMEM





KIZIL  👑 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin