XIX: İngiltere'ye Dönüş

304 9 0
                                    

XIX: İngiltere'ye Dönüş

Bütün bunlardan sonra ertesi gün onları bırakıp gemiye bindim. Hemen yelken açmaya hazırlandık, ama o gece demir almadık. Ertesi sabah erkenden beş adamdan ikisi yüzerek geminin yanına geldiler ve yürek parçalayıcı tavırlarla öteki üçünden yakınıp, öldürülmekten korktukları için kaptana oracıkta sallandıracak olsa bile kendilerini Tanrı aşkına gemiye almaları için yalvardılar. Bunun üzerine kaptan bensiz hiçbir gücü yokmuş gibi yaptı, ama biraz güçlük çıkarttıktan ve düzelecekleri konusunda ciddi sözler verdirdikten sonra gemiye alındılar ve bitkin düşene kadar ağır biçimde kırbaçlandılar; bundan sonra da son derece namuslu ve ağırbaşlı adamlara dönüştüler.

Bu olaydan bir süre sonra deniz yükselirken sandal, adamlara söz verilen şeylerle yüklenip karaya gönderildi; kaptanın benim ricam üstüne ilave ettirdiği sandıklarını ve giysilerini de alıp pek minnettar kaldılar. Ayrıca onları unutmayacağımı ve eğer elimden gelirse bir gemi yollayıp kendilerini aldıracağımı söyleyerek yüreklendirdim.

Adadan ayrılırken yanıma kendi yaptığım büyük keçi derisi başlığı, şemsiyemi ve papağanlarımdan birini hatıra niyetine aldım; ayrıca daha önce değindiğim, uzun süre hiçbir işe yaramadan bende kaldığı için paslanıp kararmış ve biraz silinip parlatılmadan gümüş oldukları asla anlaşılmayacak sikkelerle birlikte İspanyol gemisinin enkazında bulduğum paraları almayı da unutmamıştım.

Böylece geminin kayıtlarından öğrendiğime göre, 19 Aralık 1686 tarihinde, yani Sale'li Mağribîler'in elinden filikayla kaçtığım günle aynı tarihte, ikinci esaretten de kurtularak üstünde geçirdiğim yirmi sekiz yıl, iki ay ve on dokuz günden sonra adadan ayrılmıştım.

Uzun bir yolculuğun ardından bu gemiyle 11 Haziran 1687'de, otuz beş yıldır ayrı kaldığım İngiltere'ye vardım.

İngiltere'ye geldiğimde bütün dünyaya yabancıydım; daha önce hiç orada tanınmıyormuş gibiydim. Paramı emanet ettiğim hayırsever ve sadık vekilharcım sağdı, ama dünyanın en ağır talihsizliklerine uğramıştı: İkinci kocası da ölmüştü ve pek düşkün durumdaydı. Başına dert olmayacağım konusunda ona güvence vererek bana olan borcundan dolayı onu rahatlattım ve bana daha önce gösterdiği ilgi ve sadakate duyduğum minnetin göstergesi olarak ufak servetimin elverdiği ölçüde yükünü hafiflettim. Bu, onun için yapabileceğim en ufak şeydi, ama önceki iyiliklerini her zaman anımsamakla kalmayıp, yeri geldiğinde de değineceğim gibi, ona yardım eli uzatabilecek duruma geldiğimde onu unutmayacağıma dair güvence verdim.

Ardından Yorkshire'a gittim ama babam ölmüş, iki kız kardeşimle erkek kardeşlerimden birinin iki çocuğu dışında annem ve bütün ailem yok olmuştu; uzun zaman önce ölmüş sayıldığım için kimse bana bir şey bırakmamıştı. Uzun sözün kısası, beni rahatlatıp yaşamımı kolaylaştıracak hiçbir şey bulamadım orada, elimde avucumdaki az miktar para da kendime bir düzen kurmaya yeterli değildi.

Aslında hiç beklemediğim bir gönül borcum olmuştu: Hem kendisini hem de gemisiyle yükünü büyük mutluluk duyarak kurtardığım geminin kaptanı, mal sahiplerine, adamlarının hayatını ve gemiyi nasıl kurtardığıma ilişkin güzel bir öykü anlatınca, onlar da beni kendileri ve ilgili birkaç tüccarla tanışmaya davet etmişler ve hepsi birden bana bu konuda büyük iltifatlarda bulunup aşağı yukarı iki yüz sterlin tutarında bir armağan vermişlerdi.

Ancak yaşam koşullarım üstüne azıcık kafa yorup da dünyada kendime bir düzen kurmak adına ne kadar ufak bir yol kat ettiğimi düşününce Lizbon'a gitmeye ve Brezilya'daki çiftliğimle, birkaç yıl geçtikten sonra muhtemelen beni ölmüş sayan ortağıma ne olduğunu öğrenip öğrenemeyeceğime karar verdim.

Robinson CruoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin