(11) Green Kardeşler.

Start from the beginning
                                    

Telefonun diğer ucunda alaylı fakat daha çok sinirli bir kükreme yayıldı. "Bu gece ikinizle konuşmam gereken ciddi bir konu var! Gece kulüplerinden hiç çıkmayan sorumsuz kardeşinin orada olmasını sağla Vanessa Green!" Büyük babasının söyledikleriyle afallayarak yerinde dondu. Neden sinirliydi?

"Chloe ile ne konuşacaksın?" Düşündüğü şeyi yapmasını istemiyordu. Kendi karanlığına Chloe'yi çekmesine izin veremezdi. Bunun için zaten bir kurban verilmişti.

Büyükbabası, "Senden daha güçlü," diyerek yine onu kışkırtmaya çalıştı. "Seninle yeterince vakit kaybettim Vanessa. Yaşlanıyorum artık ve birinin işlerin başına geçmesi gerekiyor." Büyükbabasının söyledikleriyle sinirden güldü. Chloe mi ondan daha güçlüydü? Yanlış izlenim çünkü Vanessa'nın yarısı kadar bile değildi.

Babası sırf Sam Green'in karanlık işlerine bulaşmamak için üstüne düşen kefareti ödemişti. Tek amcası ise Green soyadını ve kendisine düşen tüm haklardan feragat ederek kayıplara karışmıştı. Şimdi büyükbabası hedef olarak torunlarını seçmişti. Kendi yerine geçecek bir varis arayışına girmişti. "Chloe asla olmaz! Buna ne babam ne de ben izin veririm!" dedi dişlerinin arasında. Chloe sandığı kadar güçlü biri değildi. Onun karanlık dünyasına bir kez girince asla eskisi gibi çıkamazdı.

Telefonun diğer ucunda onun soğuk kahkahasını duymak tüm cesaretini kırıyordu. "Baban bana karşı çıkmaması gerektiğini öğreneli çok oldu. Ve sen Vanessa?" dedi üzerine basa basa. "Söylesene kendi gölgesinde bile korkan bir kız bana ne yapabilir ki?" Onu kışkırtarak kardeşi üzerinden ona oynuyordu. Vanessa'nın neler yaptığını ve yapabileceğini ondan daha iyi kimse bilemezdi.

"Beni köşeye sıkıştırmaktan vazgeç büyükbaba. Yeri geldiğinde meydan okumaktan çekinmeyeceğimi bil!" diyerek telefonu öfkeyle onun yüzüne kapatmıştı. Tek istediği okulunu bitirmekti, eline bir silah alıp ateş etmek değil.

Henüz yirmi bir yaşında olmasına rağmen tüm hayatı Chloe'nin peşinde koşmakla geçmişti. İçki içmekten nefret ederdi fakat Chloe yüzünden alkollü mekânlardan çıkamıyordu. Kavga sevmez ve uzlaşmacı bir yapısı vardı. Fakat yaramaz ablası yüzünden başına gelmeyen kalmıyordu. Bazen annesinin sırf Chloe'ye bakıcılık yapsın diye onu doğurduğunu düşünüyordu. Green ailesinin en katı kurallarından biri de, maalesef buydu. Eğer aileden biri yanlış bir şey yaptıysa bunun cezasını tüm aile çekerdi. Yıllardır ailesi ne zaman Chloe'ye ceza verse ne yazık ki Vanessa'da payına düşeni alıyordu. Şimdi ise Sam Green ya onu ya da ablasını kendi dünyasına çekmeye kararlıydı. Sinirleri bozulan Vanessa güldü. Uzun zamandır ışığı unutmuşken hangi karanlıktan bahsediyordu?

Kapının önünde durduğunda dersin bitmesine sadece yirmi dakika kalmıştı. Derin bir nefes alarak yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. Herkes Profesör Miller'i dinlediği için kimsenin dikkatini çekmeden en arkada bir yere oturdu. Projeksiyonda bir şeyler anlatan adamı görünce yüzündeki gülümsemeye engel olamadı. Yaş takıntısı olduğu halde onu gördüğü günden beri aralarındaki yaş farkını bile görmezden geliyordu. O otuz üç yaşındaydı ve buna rağmen ondan gözlerini alamıyordu. Sarı saçlar sadece ona yakışıyordu. Kehribar gözleri sınıfta geziniyor sorduğu soruya cevap arıyordu. Ortalama bir boyu ve fit bir vücudu olduğu için giydiği her şeyin üzerinde mükemmel durmasını sağlıyordu. Söz isteyen öğrencileri dinliyor, arada başını sallayarak tebessüm ediyordu. Her hareketini izleyen Vanessa, kendini onun etkisinden nasıl kurtaracağını düşünüyordu. Yeni bir skandala imza atmak istemiyordu ama kalbe söz geçirmek çok zordu.

Kalçasını masaya dayayan profesör kollarını göğsünde birleştirdi. "Evet," dedi. "Sömürge dönemi ve Tanrı kabileler hakkında verdiğim ödevin çevirisini kimler yapmaya başladı?" diye sorduğunda kalabalık salonda herkes el kaldırmıştı.

ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu)Where stories live. Discover now