(12) Kalbine İnat.

270K 11.5K 22.2K
                                    

“Ölüm herkesin ortak korkusuydu. Kimilerine yaşadıkları az gelirdi, kimilerine ise fazla ama ölüm konusunda hepsinin ortak bir bahanesi vardı: Daha çok erken.”



12 yıl önce.

“Yeşil uyan!” Annemin telaşlı sesiyle gözlerimi açtım.

Elinde küçük bir çanta vardı. Dolabımı açtı ve hırkamı çıkartıp aceleyle bana giydirdi. “Anne ne oluyor?” dedim uyku damlayan gözlerimle ama annemin bir türlü işaret dilini öğrenemediğini unutmuştum. Hırkamın fermuarını çektikten sonra beni yataktan çıkardı. Panik olmuş gibi elleri titriyor ve hızlı hızlı nefesler alıyordu. “Gidiyoruz Yeşil! Seni onlara vermeyeceğim!” dedi gözleri dolarak.

Onlar kim diye sormama fırsat vermeden elimden tuttuğu gibi beni odamdan çıkardı. Evden çıktıktan sonra karanlık bir sokağa girdik. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama anneme yetişmekten güçlük çekiyordum. Karanlıkta ara sokaklara giriyor, sürekli arkasına bakıp duruyordu. Koşarken elimi öyle bir sıkıyordu ki canımı yaktığını fark etmiyordu. Nefessiz kalınca zor da olsa elimi ondan kurtarıp dizlerimin üzerine düştüm. Elimi kalbime bastırıp acısı geçsin diye beklerken, annem koşarak önümde diz çöktü. “Yeşil kalk!” dedi telaşla. “Gitmemiz gerekiyor peşimizdeler!” Bağırarak bana yalvarmasına başımı olumsuz anlamda sallayarak karşılık verdim. İstesem bile göğsümde atan yeni kalbim izin vermiyordu devam etmeme.

Üzerimde pijamalarım olduğu için defterim yanımda yoktu. Ona koşamayacağımı bir şekilde anlatmalıydım. Yüzümü ellerinin arasına alarak ağlamaya başladı. “Şimdi beni dinle Yeşil’im,” diye fısıldadı. “Sen yedi yaşındayken kalbine bunu yapan adamlar peşimizde. Kalbin için geri geldiler, Yeşil seni benden alacaklar,” diye ağlamaya başladı. “Kalk! Sana yalvarıyorum benim için kalk!” Annemin ağlamasıyla saç diplerime kadar korkuyla ürperdim. Aceleyle kendimi toparladım. Evet, zor oldu ama ayağa kalkabildim. Şimdi annemin neden bu kadar çok korktuğunu anlayabiliyordum. O adamlar çok kötüydü. İki yıl önce bana yaptıkları aklıma gelince ağlamamak için kendimi zor tuttum. Bu sefer annemin elini daha sıkı tuttum ve yeniden koşmaya başladık. Her adımımla nefesim bana acı veriyordu. Fakat o adamların eline düşmektense nefessiz kalarak ölmeyi yeğlerdim. Sokağın bitişiğindeki yola çıktığımızda siyah bir araba görünce aniden durduk. Annem yutkunarak beni arkasına çekmişti. Kendini bana siper ederek arabaya bakıyordu. Araba bir sokak lambasının altında durduğu için gece olsa bile arabayı görüyorduk.

Annemin bacaklarının arkasında kafamı uzatıp arabaya bakmaya başladım. Şoför kapısı açıldığında içinde otuzlu yaşlarında sarışın biri çıktı. Annem ve bana bakarak rahatlamış gibi bir nefes verdi. “Şükürler olsun yaşıyorsunuz,” dediğinde annem daha çok ağlamaya başladı. “Levent kızım!” dedi ona yalvararak. “Onlar kızımın peşindeler!” dedi hıçkırıkların arasında.

Annemin Levent dediği kişi başını sallayarak hızla yanımıza geldi. “Biliyorum Handan Hanım,” dedi. “Buraya sizi daha güvenli bir yere götürmek için geldim.” Aniden beni kucağına almasıyla korkuyla onu itmeye çalıştım.

“Yeşil o bizim tarafımızda.” Annem huzursuzluğumu anlamış gibi bana açıklama yapınca kımıldamayı bıraktım.

“Hemen gidelim.” Beni kucağına alan adam konuştuğunda annem aceleyle başını salladı.

Daha arabaya doğru iki adım atmıştık ki üst üste üç kez silah sesi duydum. Karanlığın içinde ateş edilen üç el silah duydum. Nefesimi tuttuğum esnada annemin acı çığlığı kulağıma geldi. “Handan Hanım!” Beni daha sıkı tutan adamın bağırtısıyla yutkundum. Ellerimi omuzlarına bastırdım ve korkarak annemin olduğu yere baktım.

ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin