(11) Green Kardeşler.

Start from the beginning
                                    

Yapısı gereği çabuk utanan Vanessa, birileri onları gördü mü diye etrafını kontrol etmekten kendini alamadı. "Sesini lütfen alçalt. Böyle yaparak sadece beni değil babam ve annemi de cezalandırıyorsun." Bazen ikisi arasında hangisinin daha büyük olduğunu cidden merak ediyordu.

Chloe güldü fakat bu gülüşü gerçek değildi. Green ailesinden nefret ediyor ve kız kardeşine tahammül edemiyordu. "Şu anda onlara değil sana konuşuyorum," dedi. "Ama sen ahmağın teki olduğun için bunu bile anlayamıyorsun!" Yapamıyordu, her gün Vanessa ve diğerlerinin yüzünü görmeye tahammül edemiyordu. Hepsi o kadar sahte ve çıkarcıydı ki onlarla aynı kanı taşımaktan utanıyordu. Para uğruna insanları harcamaktan çekinmeyen kalpsiz insanlardı. Vanessa'nın gözlerinin dolmasını görmezden gelmek hep yaptığı bir şeydi. Onun timsah gözyaşlarına aldanmayı bırakalı çok olmuştu.

Elleri titreyen kardeşi daha çok gülmesini sağlamıştı. Gözleriyle onun titreyen parmaklarını gösterdi. "Ne oldu? Bugün ilaçlarını almayı mı unuttun?" Şu anda ona acı çektirdiğinin farkındaydı ama daha fazlasını yapmak istiyordu.

Titreyen ellerini cebine saklayan Vanessa kendisini toparlamak için derin bir nefes aldı. "Akşam yemeğinde evde ol," diyerek kararlı bir şekilde ona baktı. "Aksi taktirde seni zorla eve getirtirim Chloe," dedikten sonra onu bırakıp merdivenleri çıkmaya başladı.

"Canın cehenneme pislik!" Arkasında bağıran ablasını duymazlıktan gelmeyi tercih etti. Bağırıp hakaretler etmek hep yaptığı bir şeydi.

Chloe, Vanessa'nın kendisinden iki yaş küçük olmasına rağmen ona üstünlük taslamasından nefret ediyordu. "Kimse umurumda değil! Bu gece arkadaşlarımla dışarıda olacağım. Sende Salı gecesinin lânetini yaşa kardeşim!" diye bağırdıktan sonra hızla merdivenlerden inmeye başladı.

Chloe'nin ondan nefret etmesi Vanessa'nın canını yakıyordu. Bu konuda ne yapacağını bilmiyordu çünkü onu geri kazanmak için her şeyi yapmıştı. Olmuyordu Chloe onu olanların sorumlusu haline getirmişken bu çok zordu. Eğer akşam yemeğinde olmazsa babası çok kızacaktı. Fakat yarın News Times gazetesinde enerji bakanı Nicholas Green'in büyük kızının sarhoş halleri tüm sayfalarda göründüğünde olacakları tahmin edemiyordu. Chloe asi ve başına buyruk bir kızdı ve Nicholas Green yeni bir skandalda onu Teksas'daki teyzelerinin yanına göndermekte kararlıydı. Ablasını kovboy şapkaları takan insanların olduğu eyalette hayal bile edemiyordu. Aslında Teksas'a tatillerde gitmiş ve orayı çok sevmişti fakat Chloe için aynı şeyleri söyleyemezdi.

Geç kaldığını fark edince adımlarını hızlandırarak merdivenleri çıkmaya başladı. Telefonu çaldığında merdivenleri bitirmişti bile. Acele ederek çantasındaki eşyaların içinde telefonu bulmaya çalıştı. Ona göre büyük çantasının içinde sadece gereken şeyler vardı ve kesinlikle çantasının içinde küçük bir dünya taşımıyordu. Biber gazının yanına sıkışmış telefonunu çıkardığında maratona koşmuş gibi terlemişti.

Büyükbaba Sam arıyor...

Okuduğu isimle sertçe yutkundu. Büyükbabası bu akşam onlara geleceğine göre onu neden arıyordu? Aslında nedenini biliyordu ve bu onu ölesiye korkutuyordu. Babası saygın bir siyasetçi olsa da büyükbabası karanlık biriydi. Babalarının günahını evlatlar çekmezdi. O yüzden Sam Green'in yaptığı yasadışı işler yüzünden asla Nicholas Green ve ailesi suçlanamazdı. Telefonu açmazsa büyükbabasını kızdıracağını biliyordu ve kızdığında neler yapacağını maalesef bilmek bile istemiyordu. Gergin bedenini yatıştırmak için derin bir nefes alarak telefonu açtı. "Merhaba büyükbaba."

Karşısındaki yaşlı adamın tok sesini duymak gerilen sinirlerine pekiyi gelmiyordu. "Chloe yanında mı?" dediğinde o göremese de başını olumsuz anlamda sallamıştı. "Bu hafta sınavı var yine kütüphanededir," diye yalan söylemek zorunda kalmıştı. Sırf bu yalanlar yüzünden Chloe'ye çok kızıyordu.

ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu)Where stories live. Discover now