14.Bölüm

22.5K 1.5K 84
                                    

Yeliz arabadan inince ilerdeki taşın üstüne oturdu.
Kafası çok fena karışmıştı niye bozulduğunu bile bilmiyordu.
İki elinin arasına başını alarak düşünmeye başladı.
Üzerindeki gelinliğin eteğine sinir olmuştu.
Sinirini etekten ve onu seçen Murat'tan çıkarma isteği ile söylenmeye başladı.

Ekrem ise kızın arabadan inişi ile telefonu açtı.
"Alo "
"Merhaba Ekrem ben seni merak ettim"
"İyiyim Fidan "dedi.
"Şey müsait değil misin ?"
"Yok müsaitim önemli bir şey mi vardı ?"
"Beni gerçekten unuttun mu Ekrem "
"İyi misin diye bile sormuyorsun ?"
Adam kızın sorusu ile şaşırdı.
Bakışları dışarı kayınca gelinliğin eteği ile kavga eden kıza bakıp gülümsedi.
Aynada kendini gülümsemesini görünce yüzü tekrar düştü.
"Fidan biz seninle konuşmamız gereken her şeyi konuştuk ve bitti"
"Ben değil sen konuştun Ekrem ben oraya geleceğim seninle o zaman konuşacağız "
"Şimdilik hoşçakal "deyip telefonu kapattı.
Ekrem saçlarını karıştırıp dışarı çıkıp gelinlikle kavga eden kızın yanına gitti.
"Neyini beğenmedin anlamadım çok yakışmış "
Yeliz adamın sözleri ile gelinliği parçalamayı bıraktı.
"Dalga mı geçiyorsun benimle ?"
"Çok ciddiyim eminim çok güzel bir gelin olacaksın "dedi.
Kendisi bile söylediği sözlere şaşırdı Yeliz ise duyduğu sözlerle adama sinirle baktı.
"Ablam ile sevgili olup bana kur yapman sana hiç ama hiç yakışmıyor "
"Beni eve götür "deyip sinirle adamın yanından uzaklaşıp arabaya binip kapıyı sert bir şekilde kapattı.
Ekrem ise giden kızın sözlerine mi yoksa kendi sözlerine mi şaşırsın bilemedi.

Arabaya binince kıza neden kandini açıkladığını bile bilmeden konuştu.
"Ablan ile aramda hiç bir şey yok olmayacak da "
Yeliz adamın yüzüne baktı.
Söyledikleri ile kalbinin atışının hızlandığını hissetti.
"Sana gelince "deyip kızın gözlerine bakıp öylece kaldı.
Öyle bir bakıyordu ki ne diyeceğini bile unuttu.
Ağzından çıkanlara kendi bile şaşıracak olsa da engel olamadı.
"Ne bana gelince "
"Evleneceğiz "
"Ne dedin sen ?"
"Nesini anlamıyorsun oysa gelinliğinle bile gelmişsin "deyip güldü.
"Delirmişsin sen "
"Biz nasıl evleniriz sen ablamı seviyorsun "
"Sen de Mert'i seviyorsun ama bak şuan burada sadece ikimiz varız "deyip arabayı çalıştırdı.

Yeliz adama yandan bakıyor bakışlarını hemen geri çekiyordu.
Mert'i sevdiğini söylemişti ama sevmiyordu ki çoktan unutmuştu.
Yine de bu hödüğün bunu bilmesine gerek yok kızım deyip kendine gaz verdi.
"Peki ne zaman boşanacağız ?"
"Kabul ediyorsun yani ?"
"Sen bana blöf mü yaptın ?"deyip adamın koluna vuracağı an vazgeçti.
"Evlenmiyorum ne seninle ne de bir başkası ile evlenmeyeceğim "
"Ne yapacaksın aileni yaşadığı ömrünü geçirdiği topraklarından mı edeceksin ?"
"Hem çok şanslısın benim gibi boylu poslu kocan olacak daha ne istiyorsun "deyip kıza göz kırptı.
"Devede ve kavakta da boy var diye atalarımız çok güzel laflar etmiş bana tekrar ettirme içinden kendi payına düşeni seç beğen al "deyip surat astı.

"İşin şakası dilbaz mecburuz Murat senin peşini bırakmaz "
"Bende rahat edemem gözümün önünde olmalısın "
"İlerde istersen boşanırız "dedi .
"Tamam "deyince Yeliz Ekrem kızın yüzüne baktı.
"Kamyon dolu laf bekliyordum sen sadece tamam mı diyorsun ?"
"Peki tamam oldu mu ?"
"Şaşırtıyorsun beni ?"
"Sende beni şaşırtıyorsun merak etme"
"Ben düz adamım tavrım nettir senin gibi neyi neden yaptığımı düşündürmem"
"Bende netim bir kere"
"Evet üzerindeki gelinlik anlatıyor ne kadar mantıklı kararlar verdiğini net olduğunu"deyip sırıttı.
"Ben senin için ailem için o adamı kabul ettim "
Ekrem başını  yoldan ayırıp kıza baktı.
"İstemediğin bir evlilik zaten yaptın bir de ben başına dert olmak istemedim "
"Mutluluğu bulma ihtimalini çalmak istemedim hala istemiyorum "dedi.
Adam hiç bir şey demeden yola bakınca Yeliz de sustu.

Evlerinin yol ayrımında durmadan devam edince Yeliz dayanamayıp sessizliğini bozdu.
"Nereye gidiyoruz yolu geçtin ?" 
"Bu şekilde rahat edemezsin doğru dürüst kıyafet alalım "
"Eve gidersek alırım "
"Eve gidemeyiz Miran mesaj attı "
"Ne ne zaman ne dedi ?"
"Nereye giderseniz gidin eve gelmeyin dedi"
"Ama "
"Hadi in bu şeyden kurtulmak istemiyorsan sen bilirsin tabi "

"Ama ben üzerimdekilerden kurtulmalıydım dünden kalmış gibi kokuyorum "deyince Yeliz adama yaklaşıp kokladı.
"Gibisi fazla bayağı dünden kalmışsın "
"Bu kadar içmene ne sebep oldu ?"
"Aaa yoksa alkolik misin ?"
"Yine çenen düştü hadi yürü bakalım"deyip kızın kolundan tutup mağazaya sürükledi.
"Yavaş be düşeceğim bununla yürümek ne kadar zor biliyor musun ?"
"Bilmem mi her gün giyerim "deyip dalga geçti.
"Ayyşş sen espri yapma "deyip adamın elinden kurtuldu.
Mağazaya girince orta yaşlı bir kadın karşıladı .
"Hoşgeldiniz "
"Hoşbulduk"
"Ne bakmıştınız ?"dedi ama Yeliz çoktan kırmızı diz altı bir elbiseyi alıp kabine girdi.
Ekrem de kendine tişört bakmaya başlamıştı .
Yeliz kıyafetini giyip adamın yanına gelince elindeki siyah tişörte bakıp kafasını sağ sola salladı.
   "Hani diyorsun ki kara kule olacağım vazgeçmem "
"Tamam sen seç ama bana taktığın bir lakaptan olacaksın "
Yeliz eline beyaz bir tişört alıp adama uzattı.
"Bunun içine giremem iki boy büyüğünü bul"dedi.
Yeliz adama dik dik bakıp sinsince sırıttı.
"Gördün mü bak sana lakap takmak hiç de zor değil "deyip göz kırptı.
Elindeki tişörtü adama doğru salladı.
"Ne demek istiyorsun ?"
"Zeki adamsın bulursun "deyip tişörtü adama verip kenarda duran takıların olduğu bölüme geçip eline bir kolye alıp incelemeye başladı. 

Ekrem kızın ne demek istediğini sonradan anlayıp arkasından baktı.
Gülerek kendi kendine söylendi .
"Küçük cadı gösteririm ayı demeyi ben sana "deyip kabine girdi .

Ekrem aynada yine kendi yansımasını görünce en çok yüzündeki gülümsemeye şaşırdı.
Bir süre kendine öylece baka kaldı.
Neden gülüyordu ki başında Poyraz ve Murat belası vardı.
Bir yanda istemediği evlilikler diğer  yanda Fidan tam karşısında her şeyine karışan babası varken neye gülüyorsun diye söylendi.
Aklına bir çift yeşil göz gelince derin bir nefes aldı.
"Yapma bunu kendine yapma " diye çıkıştı.
Yeliz'in sesi ile daldığı derin kuyudan uyanmak zorunda kaldı.
"Gelinliğini beğenmedin mi yüz görümlüğü falan mı istiyorsun çıkmadın bir türlü "
Ekrem kabinin perdesini sinirle çekti karşısında gözlerinin içi ile gülerek bakan kızın bakışları ile karşılaşınca yutkundu.
"Ne oldu niye öyle bakıyorsun ?"
"Sen anlamazsın küçüksün "deyip kızı önünden geçip gitti.
Yeliz adamın peşine takılıp konuşmaya başladı.
"Böyle bana küçük deyip gidemezsin "
"Ondokuz yaşındayım ben küçük falan da değilim "
"Hmm gerçekten çok büyüksün "deyip yanağını sıkıp kasaya doğru ilerledi.
Yanındaki takı bölümündeki kolyeyi görünce gülümsedi.
"Şu da olacak "deyip eline aldı.
Yeliz adamın aldığı kolyeyi görünce üzüldü ablasına aldığını düşündü.
Önden çıkıp arabaya somurtarak oturdu .
Kendine kızmaya başladı .
"Ah salak Yeliz ah iki yüzüne güldü diye adama aşık ol tam olsun "
"Bir Mert vakası daha kaldıramam uzak dur umut etme gülme hatta gerekirse konuşma anladın mı ?"diye söylenip kendisini azarladı.

Ekrem eski kıyafetlerinin olduğu torbaları arabanın bagajına yerleştirip  kızın yanına oturdu.
Elinde ki kolye kutusunu kıza uzattı.
"Benim mi ?"deyip kendini azarlayan kız heyecanla sordu.
"Hayır  torpido gözüne koy "dedi.
Yeliz ateş saçan gözlerle adama bakıp içinden kendine küfürler ederek kolyeyi      sinirle koydu.

Bahtımın Karası ♣️Where stories live. Discover now