•Bölüm 5•

1 1 0
                                    


⬜️OLIVIA'NIN AĞZINDAN⬜️

•Birkaç gün önce•

Gözlerimi ovuşturarak derin bir nefes aldım. Kaç dakikadır annemi iyi olduğuma ikna etmeye çalışıyordum. İyiydim de aslında. Sevgilimi bir kızla basıp sinirden bayılmadığımı varsayarsak. "Hayır anne bir şeyim yok! Gerçekten, sadece bir süre yalnız kalmak istiyorum." dedim sinirle. Üzüntüden intihara kalkışacağımı düşünüyordu sanırım. "Merak etme o pisliği unuttum bile, beni hak etmeyen biri işin kendimi üzmem." gibi iyi olduğumu belirten birkaç cümle daha kurduktan sonra ikna olduğuna karar vererek konuşmayı sonlandırdı.

Sedyede doğruldum. Evet, hastanedeydim. Tansiyonum düşmüştü onları o şekilde görünce. Çok ani duygu değişimleri yaşayan bir insan olarak o görüntüyü vücudum kaldıramamıştı. Başıma gelenlerden sonra en yakın arkadaşım Emma gelip beni hastaneye götürmüştü. Beni kendime getirdikten sonra doktor bir gece kalırsam benim için daha iyi olacağını söyledi. Serum bağladılar ve dün gece Emma ile burada kaldık. O ise şu anda yanımdaki koltukta uyuyordu. O olmasa ne yapardım.

Benim telefon konuşmamdan uyanmış olmalıydı ki birkaç dakika sonra yattığı yerden doğruldu. "Saat kaç olmuş?" Telefonumdan saati kontrol edip, "11.30" diye yanıtladım sorusunu. Yanıma gelip açılmış örtüyü üstümw geri örttü. "Daha iyi misin?" Kafamı salladım.

"İnan daha iyi olamazdım, o pisliğin ne olduğunu erken gördüğüm için mutluyum bile." Yine de içimde bir parça aldatılmayı kendine yediremiyordu. Bana sarıldı. "Çok daha iyilerini hak ediyorsun. Biliyorsun değil mi?" Ben ona daha sıkı sarıldım. Bir erkek arkadaşa ihtiyacım yoktu, o bana yetiyordu.

Ayrıldıktan sonra, "Neyse bu kadar dram yeter, seni buradan çıkarıp eski haline getiriyoruz." dedi beni inceleyerek. Aynaya döndüğümde gerçekten kendime gelmeye ihtiyacım olduğunu fark ettim.

Yaklaşık yarım saat sonra doktorla konuşup çıkış işlemlerini hallettikten sonra evime gittik. Bugünlük okulu asmıştık ikimiz de. Benim bu halde gitmem imkansızdı zaten.

İkimiz de birer bardak kahve aldıktan sonra takip ettiğimiz dizinin dünkü bölümünü izlemeye başladık. Bir yandan izliyor, diğer yandan kanalımın yorumlarını kontrol ediyordum. Daha birkaç gün önce 1
Milyon aboneye ulaşmıştım. Bunun gururu ve sorumluluğuyla izleyenlerimin yorumlarına daha çok önem veriyordum. İstatistiklerimi kontrol ettim. Şu anlık iyi gidiyordum.

Daha sonra e-postalarıma bakmaya başladım. Farklı işbirlikleri ve reklamlardan bahseden mailler gelmişti. Aralarında YouTube'dan gelen bir mail olduğunu fark ettim.

Bu bir davetiyeydi. YouTube yine bir etkinlik düzenliyordu. New York'daydı. Ben ise Boston da. Bu benim için bir problem olmazdı çünkü hem uçak biletini onlar ödüyordu hem de sıkça seyehat ediyordum.

Aklıma tek bir şey gelmişti, acaba Jack orada olacak mıydı? Onun sayesinde YouTube'a başlamıştım ve ona karşı gizli bir hayranlığım vardı. Başka kimsenin bilmediği. Tabii o beni muhtemelen tanımıyordu, ama eğer gelecekse en çok onu görmek istiyordum.

Gururlanmıştım. Emeklerimin karşılığını alıyor ve diğer youtuberlar tarafından fark ediliyordum artık. Ki bu gerçekten harikaydı.

Cevap olarak geleceğimi belirten bir mail yazıp yolladım. Daha sonra dikkatimi diziye verip günün geri kalanını Emma ile evde geçirdim.

•Günümüz•

"Liv! Uçağı kaçırmak istemiyorsan artık gelsen iyi olur." Emma'nın sesi odamı doldurduğunda valizimle boğuşuyordum. "Bana diyeceğine yardım etsen muhteşem olacak." dedim tersleyerek onu. Kan ter içinde kalmış, rezil haldeydim.

Bana yardım etti ve tüm eşyalarımı valize yerleştirip ağzını kapattık. Üstümü değiştirip kimlik tarzı şeyleri çantama attım ve yola koyulduk.

Emma ne yazık ki gelemiyordu. Okulu dolayısıyla çok yoğundu ve bana bile zor zaman ayırıyordu. Yoksa o da Zoey ile -Namı diğer Zoella- tanışmayı çok istiyordu. Hatta onun için de tanışmamı istemişti. Belki boşluk bulursa uğramayı planlıyordu yine de.

Havaalanına varır varmaz taksiden atlayıp güvenliklerden geçerek vedalaşma bölümüne geldim. Kaybedecek vaktim kalmamıştı. Emma'ya sıkıca sarılıp yakında görüşeceğimizi söyledikten sonra koşarak uçağa bindim. Neyse ki yetişmiştim. Zordu ama uçak kaçsaydı benim için çok zor olacaktı.

Çok da uzun olmayan bu yolu giderken okuduğum kitaba yarım kaldığım yerden devam ederek vlog çektim bir yandan da. Eğer YouTube hayatınızdaysa o vlog kamerası olmadan tuvalete bile gidemiyorsunuz. 'Ya çekmeye değer bir şey görürsem?' gibi endişeler içinizi kemiriyor ve bir bakmışsınız çantanıza girmiş.

..................................

Bir bölümün daha sonundayız! Bu okuduğunuz bölümler sadece giriş kısmı sayılabilir. Asıl maceraları şimdi başlıyor. Umarım hoşunuza giden bir kurgu olur ve zevk alırsınız okurken. 💙💜

My YouTube Love || @littlebitfangirl || TürkçeWhere stories live. Discover now