Tanıtım ve Giriş

Start from the beginning
                                    

Nehir derin bir nefes aldı. Aylardır bu projenin üstünde çalışıyordu ve bu kadar kısa sürede bütün dairelerin satılacağı aklından bile geçmemişti. Küçük lansman onun başarısını kutlayacağı bir etkinliğe dönüşmüştü. Satış aşamasında da bir lansman yapılmıştı ama Nehir ona katılamamıştı. Her detayında emeği olan bu projeyi asıl kendisi tanıtmak istese de bu dileği bugüne nasip olmuştu. Sunucudan kendi ismini duyunca sırtını dikleştirdi ve kendinden emin adımlarla misafirlerinin önünü geldi konuşmasını yapmak için.

"Öncelikle buraya kadar geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Hoş geldiniz!" Misafirleri onu alkışlayınca duraksadı ve sonra tekrar devam etti.

"Bu proje benim üniversite zamanımda hayalimdi. Her detayı şahsıma ait ve ilk defa bu kadar büyük bir projede yer alıyorum. O yüzden benim için yeri çok ayrı. Abim tüm dairelerin kısa bir sürede satıldığını söyleyince dürüst olmak gerekirse çok şaşırdım. Hayalimi bu şekilde ödüllendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım mutlu ve huzur dolu günlerde oturursunuz evlerinizde. Hepimize hayırlı olsun."

Nehir misafirlerinin sorularını tek tek yanıtlarken onu sessizce izleyen adamdan habersizdi. İnsanların onun heyecanını paylaşması çok mutlu etmişti onu. Gece gündüz demeden çalıştığı işinin başarılı olmasının haklı gururunu yaşıyordu. Sahneden indikten sonra tanıdıklarıyla ve çalışanlarıyla kısa konuşmalar yaptı ve kendini eserinin bir kopyası olan maketin önünde buldu.

Genç kadın önünde bulunan makete bakarken halinden oldukça hoşnuttu. Şu ana kadar tek bir eleştiri bile olmamıştı olumsuz anlamda.

Nehir için bu proje önemliydi. Kendi çizgisini koruyan, tasarımın en ufak detayı bile kendisinin eseri olan yapı, abisinin ona tam olan güveni ve ona böyle büyük bir şans vermesiyle daha da değerli oluyordu. Kollarını kavuşturmuş eserine bakarken yanına birinin geldiğini hissetti. Başını çevirmeden gelenin bir erkek olduğunu parfüm kokusundan anlamıştı. Uzun boylu olduğunu da göz ucundan görüyordu.

"Siz beğendiniz sanırım," dedi adam bir anda. Ses tonundaki tanıdık tını ona abisini hatırlattı. Kendine güveni tam olan erkeklerin ses tonu böyle olurdu.

"Neden sordunuz?" Nehir adamın sormaktaki amacını merak ediyordu. Sonuçta az önce konuşmayı yapan oydu ve doğal olarak kendi eserini çok beğeniyordu. Belki de yeni bir övgüyle karşılaşması bu soruyla olacaktı.

"Biraz açılardan anlarım. Mimar bu saçma girişi tasarlarken acaba aklında ne vardı?"

Nehir hızla kafasını çevirip adama baktı. Normal hayatında tatlı olarak lanse edilen biriyken, iş hayatında bir o kadar katı ve inatçıydı. Hele her detayı ona ait olan esere gelen bu 'saçma' eleştiri karşısında kendini savunmak zorunda hissetti. Alaycı bir şekilde adama bakarak "Girişi saçma olarak nitelendirirken, bu evi satın almış olduğunuzu unuttunuz sanırım," dedi. Timuçin özgüven dolu bu cümleyi duyunca yavaşça gülümsedi. Resmen onunla konuşmak için fırsat kollamış ve istediği fırsat da ayağına gelince küçük bir yalan uydurmak zorunda kalmıştı.

Timuçin yavaşça Nehir'e doğru döndü. Daha yakından gördüğü yüz zeka ve aynı zamanda öfke saçıyordu. Belirgin elmacık kemikleri ve kadınsı hatlarını hızlıca taradı Timuçin.

"Ev benim değil, ben sadece elçiyim." Küçük çocuğa ihanet edecek olması onu biraz rahatsız etse de konuşabilecek en iyi konusu buydu. Bir kadınla flört etmeyeli çok uzun zaman olmuştu. O yüzden bu yeteneğini kaybetmiş olabilirdi. Onu etkilemek istiyordu. Tam bir şey söylemek üzere ağzını açacağı sırada ona alayla bakan kadın konuşmuştu.

"Size şunu hatırlatmama izin verin. Elçiye zeval olmaz sözünü yanlış anlamışsınız."

"Nasıl?"

Nehir adamın mavi gözlerine baktı emin bir şekilde. Bu adam sesi ile benzese de yüz olarak abisine hiç benzemiyordu. Tabii bu yakışıklılığı bu küçük listeye katmıyordu. Aklına bir tanım geldi aniden. Bir mit olsa da kusursuzluk için kullanılması fazla olağandı. 'Yunan Tanrısı' Şu zamana kadar sadece abilerini o kategoriye sokmuştu. Düzgün yüz hatlarını tamamlayan hafif kıvırcık saçlar onu biraz şaşırtmıştı.

"Şöyle ki, elçiler sadece iletmeleri gereken bilgiyi söylüyorlar, kendi düşüncelerini değil." Genç adam küçük bir kahkaha attı. Konuşmanın sonunun nereye gideceğini merak ediyordu. Onu fark ettiğinden beri izliyordu ve şimdi yanı başında ona öfke parıltıları saçan gözlerine bakmak hoşuna gitmişti.

"Haklısınız, belki de tanımım biraz yanlış oldu. Bir ata ve iletmem gereken mühürlü bir mektuba sahip olmadığım için kendimi o kategoriye koymamıştım."

"Onlar olsaydı da bir şey değişmezdi."

"Peki, düşüncelerini dile getiren sıradan bir vatandaş olsam, o zaman hatamı düzeltir miyim?"

"Sanırım." Adamla girdiği bu küçük diyalog hoşuna gitmişti. Kendisi onu alaya aldığı gibi adam da buna uyup devam ettirmişti.

"Mimar kesinlikle bu yorumu anlayışla karşılayacaktır. Eleştiriye açık olduğunu sanıyorum," dedi sanki Nehir'in proje sahibi olmadığını bilmiyormuş gibi. Kadın tekrar ona döndü. Onu sinirlendirdiğini rahatlıkla görebiliyordu Timuçin.

"O mimar bensem, gerçekleşme ihtimali çok yüksek değildir." Karşısında duran adam alayla gülümserken Nehir'in sinirleri bir kat daha bozuldu. Buraya geliş amacı projesini anlatmak içindi ama adam ona gelmiş mimarı tanımadığını ima ediyordu. Buraya kadar gelip de nasıl proje sahibini tanımazdı!

"Buna alışmalısınız, benim gibi patavatsızlar hep olacaktır." Timuçin hafifçe eğildi ve kısık bir sesle "Son olarak güney cephede bir sorun var sanırım. Bu kadar ihtişamlı bir yere bu küçük hata yakışmamı," dedi.

Nehir öfkenin damarlarında akmaya başladığını hissetti. Tam adama gereken cevabı verecekken bir boşlukla karşılaştı. Adam çoktan çıkış kapısına varmıştı bile. 

DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Where stories live. Discover now