SENSİZ OLAMAM

24.8K 1K 5
                                    

Sensiz olamam yaşayamam ki..

Kaç gün olmuştu Azad uyanmayalı. ? Kaç saat geçmişti onsuz.?

Bugün tam tamına 1 hafta olmuştu. Onu görmeye, sesini duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki. Uyanmıyordu işte. Durumu ne iyiye ne de kötüye gidiyordu.

Fırat sıkkınlıkla bir nefes verdi.

"Hadi Azize sen yengemi al konağa geçin."

"Ben hiç bir yere gitmiyorum Fırat. Azad uyanana kadar burada onu bekleyeceğim."

"Yenge yapma ne olur. Harap ettin kendini. Kaç gündür ne yemek yedin ne doğru düzgün uyudun. Gidin biraz dinlenin."

"Bırakamam Fırat. Ben ona söz verdim. Seni asla bırakmayacağım dedim."

Fırat son söylediklerimle daha fazla ısrar etmemişti. Bu bir hafta da sadece üçümüz onu beklemiştik. Hadi Zöhre' den beklemiyorum ama babasının gelmemesi çok zoruma gitmişti. Sanki benim ailemin geri kalan bir tarafı mı vardı. Sadece Baran ve Azize yanımdaydı. Baran'ın karısı hamile olduğu için oda fazla kalamıyordu. Ama Azize. O her zaman yanımdaydı. Bir saniye olsun beni yalnız bırakmamıştı. Fırat yaptıklarından oldukça pişmandı. Yinede annesine böyle bir şeyi konduramıyordu.

Gözlerim ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. Sürekli Rabbime onu bana bağışlaması için dua ediyordum. Yoğun Bakım ünitesi birden doktorlarla dolup taşmaya başlamıştı. Korkuyla ayağa kalktım.

"Ne oluyor.?"

Azize yanıma geldiğinde destek olur gibi koluma girmişti. İçeriden Azad'ın doktoru çıktığında gözlerim dolmuştu.

"Gözümüz aydın. Azad Bey uyandı."

Bu sefer gözyaşlarım mutluluktan akıyordu. Uyanmıştı. Dualarımız kabul olmuştu. Azize bana sarıldığında üzerimdeki bütün yükün kalktığını hissettim. Fırat sabırsızca;

"Görebilir miyiz artık.?"

Evet onu görmeyi çok istiyordum.

"Ancak yarın. Çok zor bir şey atlattı. Vücudun kendini toparlaması lazım."

Bu kadar beklemiştim. Bir gece daha beklerdim. Onun orada iyi olduğunu biliyordum. Ve bu beni oldukça mutlu ediyordu. Sabah Azad'ı odaya aldıklarında doktoru onu çok yormamamızı söylemişti. İlk olarak ben girdim yanına. Uyuyordu.

"Ne çok uyudun be adam. Kalk artık. "

Gülerek gözlerini açtığında onu ne kadar özlediğimi fark ettim. İnsan bu işte bir şeyi kaybetmeden farkına varamıyordu gerçeklerin.

"Zehram."

Ellerini ellerimin içine alıp bir öpücük kondurdum.

"Seni çok özledim."

"Bende seni çok özledim güzelim. Ben sana gerçekleri söylemediğim için çok üzgünüm."

"Artık bir önemi yok Azad. Sen yeter ki iyi ol. Umrumda değil."

"Affedebilecek misin peki beni.?"

"Eğer bir daha beni bırakmamaya söz verirsen düşünebilirim. " diyerek gülümsedim.

"Bizi ancak ölüm ayırır Zehram. Ama görüyorum ki ona bile kafa tutuyoruz."

Güldüm. Öyleydi gerçekten. Bizi ancak ölüm ayırırdı.

"Fırat burada."

"Neden gelmiş.?"

"Azize aramış kazanın olduğu gün. O günden beri burada. Hiç yalnız bırakmadı bizi. Çok pişman Azad."

"Ben de pişmanım Zehra. Ona el kaldırdığım için."

"O zaman geçmişe bir çizgi atalım. Olur mu.? Bugün bizim miladımız olsun. "

"Olur güzelim."

"Zehra biliyor musun.?" diyerek konuşmaya başladı.

"Burada uyurken bir rüya gördüm. Senden çok uzakta bir yerde idim. Sana gelmeye çalıştıkca uzaklaşıyordum. Deli gibi yanına gelmek istiyordum. Yerler karla kaplıydı. Ne kadar uğraşsam da gelemiyordum. Sonra yanıma bir kız çocuğu yanaştı. Gözleri aynı senin gibi masmavi, saçları da benim gibi simsiyahtı. Elimden tuttuğunda önce bir şaşırdım. Ama bu kız çocuğu beni sana daha da yakınlaştırıyordu. Yaklaştım yaklaştım ve sana kavuştum. "

"Ya kız çocuğu.? Ona ne oldu Azad.?"

"Kulağıma bir şey söyledi ve bize el sallayarak geldiği yere gitti."

"Ne söyledi.?"

"Annemi sakın üzme."

 ZEHRAZAD [ TAMAMLANDI ] Where stories live. Discover now