14. Bölüm: Inception

2.2K 167 70
                                    

'Anlasana Tikki. Babası vefat etmiş ve belki de beni terk etmemişti, belki de oraya gitmişti. Ve ben onu daha da üzdüm. Ailesiz bir çocuğu.'

'O zaman bana niye çemkiriyon lan git bul onu!'

'Tamam! Tikki, benekler!'

Adrien'ın bildiğim evine doğru yola koyuldum. Yoyomu oraya buraya fırlattım, en sonunda evine geldim.

Kapı açıktı, ben de girdim. Adrien'ın odasına çıktım, boştu.

Ben de evde biri var mı diye odalara bakmaya başladım.

En sonunda Adrien ve Nino'yu bir şeyler ararken buldum.

'Adrien!'

'Marinette?'

Koşup bana sarıldı. Nino da bakmamaya karar vermiş, aramaya devam ediyordu.

'Beni bıraktın sandım.'

'Asıl ben beni unuttun sandım.'

'Oh Mari. Seni ne kadar özledim bilemezsin.'

'Bilebilirim. Ben de taş değilim, çok özledim seni.'

(Tamam birbirlerini yeme işlemlerini geçiyorum)

'Bu arada, ne arıyorsunuz, belki ben de yardım edebilirim.'

Adrien bana rüyasından bahsettikten sonra hep birlikte kasayı aramaya başladık.

Saatlerce ben ünlü, soğuk, gizemli bir moda tasarımcısı olsam kimsenin bulmasını istemeyeceğim içinde mutluluk saklı lanet kasamı nereye saklardım diye ve eğer ben içinde mutluluk olan bir kasa olsaydım sahibim beni nereye saklardı diye düşünmekten beynimiz çürümüştü.

Artık illallah etmiştik ki son olarak odadaki üç katım kadar olan portrenin arkasına bakmak geldi aklıma.

Dedim ki tamam kesin orda çünkü başka bir yerde olamazdı yani her yeri didik didik aramıştık. (Didik didik kelimesini seviyorum)

Portreyi tuttum, çivisinden çıkarmaya çalıştım ama boyum kısa olduğu için olmadı.

Adrien geldi denedi, olmadı.

En sonunda Nino koşarak portreye bir uçan tekme attı ve portre yırtıldı.

Arkasından kasaya benzer bir şey görünüyordu.

Adrien biraz depreşmişti. Çünkü portre annesinin portresiydi.

Gidip elimi omzuna koydum ve kafamı diğer omzuna koydum. (Anlatamadım canlandırın işte)

Nino portreyi biraz daha yırtarak kasaya ulaştı.

Adrien biraz daha iyiydi ama yine de üzülüyordu. Olayı kontrol altına almak için Nino'yu kenara ittim. (hafifçe tabi ki yani adam dövmüyoruz sonuçta kimse kavga başlatmak istemiyor [ki başlasa kazanırdım])

Bir güzel şifre denemesine koyuldum. Aklıma gelen seçeneklerin bitiminde Adrien'a sordum:

'Şifre ne?'

'Bilseydim şu an bu sorunu yaşıyor olmazdık.'

'Doğru ya.'

Bu sefer Nino beni itti ve şifre denemeye başladı. En sonunda bir çığlık bastı:

'3 saat mi?'

Adrien ile hemen kasaya abandık.

Kasada şöyle yazıyordu:

'Enter The Password In 3 Hours' (3 saat içinde şifreyi girin)

'Ne yapacağız şimdi?'

'Halay çekçez Mari. Düşüneceğiz tabi ki!'

'Annenin vefat tarihi? Bilmediğin kardeşinin ya da akrabanın doğum tarihi?' diye yöneltti Nino.

'Bilmiyorsa doğum tarihini nereden bilecek akıl.'

'Üfff yeter sizi mi çekicem abi şurda mutluluğun şifresini arıyorum bi karışmayın ebelerinin tatile gittiği için çiçekleri sulayayım diye evinin anahtarını verdiği inatla evine gitmeyip çiçeklerini ölüme terk ettiklerim.'

'Vay be.'

'Ya vay be Nino. Yardımcı olmuyorsunuz.'

'Buldum. Şifreyi bulmak için kaç saatimiz kaldı?'

'2 saat 35 dakika.'

'Pekala... Bana iki saat verin, şifreyi %100 çözeceğim ama bu arada beni rahatsız etmeyin.'

'Tamam.' dedi Adrien. Ben de odadan çıktım.

Uğur Böceğine dönüştüm, Paris'i dolaşmaya başladım.

Bu gerçekten olabilir miydi? Aklımdan geçenler mümkün müydü? Adrien'ın bilinçaltına girmeyi başarabilirsem bunu yapabilirdim.

Aynı Inception'daki gibi...

- - - - - - - - - -  - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

(Israrla translate açmaz) Hi readers. (Selam okurlarım)

Israrla açmadım, bir dahakine açacağım, açmam gerek.

Nise işte gidin Inception'ı izleyin yeter. Okumuş kadar oldunuz izlerseniz gelecek bölümleri anlarsınız.

Bu arada 15. Bölüm özel bölüm olacak. Biliyorsunuzdur belki ML hikayelerimde 15. bölümler özel oluyor. (Yarın gelecek)

Multide Inception trailer var gidin izleyin. (Film +13)

530 kelime

Bilmiyorum (Marichat) ✔️Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang