8. Bölüm: Doktor Mari

3.8K 226 149
                                    

'N-Ne? N-N-Nasıl yani? Kara Kedi Adrien mı? Adrien Kara Kedi mi? Sen şimdi K-Kara Kedi misin?'

'Aynen. Ayrıca adımı sormanın nedenini de anladım...😁'

'Dur hele dur, o konuya sonra gelicem. Önce bir şaşkınlığım geçsin.' dedim ve yatağıma oturdum.

Olanlara inanamıyordum... Bu olanlar minik yüreğim için çok fazlaydı. (Sis»gönderme)

'Beni sevdiğini biliyorum. Reddettiğini de biliyorum. Ama madem tanımadığın biri ile ikişki kurmayacaktın, beni tanıdığını göstermem gerekiyordu. Ayrıca Uğur Böceği olduğunu da biliyorum. Seni kwamin ile konuşurken görmüştüm. Gerçekten..., biraz daha gizli konuşmalısınız. Neyse sonuç olarak... Bak... Ben annemi iki sene önce kaybettim. Babam bana hep çok soğuk ve uzak davrandı. Bir gün okulda sana olan duygularımı fark ettim. Sonra Uğur Böceği olduğunu öğrenince sana daha da yakınlaştım. En sonunda buraya gelmeye başladım. Sana aslında kimliğimi daha erken açıklamayı planlıyordum ama Plagg, yani kwamim buna izin vermiyordu. Oh... en sonunda açıkladım.'

Bunları duyunca gözlerim kocaman açıldı. Demek o yüzden... ah... o da o yüzden... nasıl da fark ede- onu da mı...? Pekala anlıyorum bu çocuk bana abayı yakmış, belli.

'Tamam madem öyle her şeyi biliyorsun, burda bir itirafta bulunmayacağım.'

'Yani bari sevdiğini söyleseydin...'

Gidip ona sarıldım. 'Hala aynı.' dedim gülerek. Ne demek istediğimi şu an sadece yazarla ben anladık ama olsun.

'Seni seviyorum. Ve şimdi seni sevdiğim için gitmeni istiyorum. Bundan sonra geleceksen biraz daha erken gel çünkü her gece seni hadi artık geç oldu diye evine yollamak istemiyorum. Rahatsız edici.'

'Tamam, ama son bir sorum var. Sana nasıl seslenmeliyim? Prenses mi leydim mi?'

'Sen bilirsin, böyle şeylere o kadar kafayı takmam. Şimdi git annem ve babamdan mesaj geldi geliyorlarmış.'

'Emredersiniz prensesim!' dedi, dönüşüp beni alnımdan öptü ve gitti.

O gidince de annem ve babam geldi. Ellerinde poşetler vardı. Yardım edeyim dedim, hemen poştleri kaldırdılar. Ne işler çeviriyorlardı yine?

                               ***

'Yakalayamazsın ki!'

'Gel buraya! Kötü kedi, kötü kedi!'

En sonunda Adrien'ı yakalayıp kutuyu aldım. İki delik açıp ip geçirdim, kutuyu çiviye astım.

*Flashback

'Ahhhhh acıyor! Mari, yardım getir elime çekiçle vurdum! Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh hhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh (yazarın parmakları yorulur)

'Yettim Adrien!'

*Marinette havalı bir şekilde masanın üzerinden atlar ve elindeki bandajı Adrien'ın parmağına sarar

'Artık elimi like işareti gibi tutmam mı gerekecek Doktor Mari?'(👍)

'Kısa bir süreliğine, evet, ne güzel. Her şeyi beğenmen gerekecek.'

*Flashback sonu

'Parmağım acıyor.'

'Geçer geçer. Şimdiki derste öğretmenden izin ister bi beş dakka bunun sunumunu yaparız.'

'Nasıl yapıcaz?'

'Ben hazırlıklı geldim. Bir PowerPoint hazırladım. Ben sunarım sen de slaytları geçersin dedim.'

'Vay çakal, iyi düşünmüşsün. Yaparız.'

Zil çaldı biz de Adrienla yerimize geçtik. Diğer öğrenciler de sınıfı yavaş yavaş doldurdu.

Öğretmenimiz girdi eşyalarını bıraktı. Biz de Adrien ile yanına gittik ve durumu anlattık. Bize on dakika verdi. Gerekse dersinin tamamını verirdi aslında hoca, o kadar rekabetçiydi.

Adrien ona verdiğim USB'yi açarken ben de sunumu yapma nedenimizi kısaca anlattım. Adrien PowerPoint'i açıp sunumu başlata bastı, ben de sunmaya başladım.

Sunumun sonlarına doğru geliyorduk ki son slaytta beklemediğimiz bir şeyle karşılaştık...

Adrien ve benim dönüşürken çekilmiş videolarımız...

Dın dın dııııııın!

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Nyob zoo!

Bu bölüm heyecanlı bitirdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bu bölüm heyecanlı bitirdim. Yine iyisiniz bir gün bekleyeceksiniz bir hafta değil.

500 kelime

Bilmiyorum (Marichat) ✔️Where stories live. Discover now