34.Benim Hayatım

En başından başla
                                    

"Biliyorum kardeşim üzgün ama eninde sonunda kabul edecek"

"Peki bir kadın için değer mi anneni üzmeye?"

"Bunu sen mi söylüyorsun Hakan, halbuki beni en iyi sen anlarsın diye düşünmüştüm"

"Sakın Ömer sakın Bahar'ımla o kadını aynı kefeye koyma!" O kadın lafına bir hayli sinirlenen Ömer hiddetle cevap verdi.

"Düzgün konuş Hakan! Ne demek o kadın"

"Niye yalan mı! Biliyorsun da duyunca mı zoruna gitti? Yazık sana ki öyle bir kadını annene tercih ediyorsun" Ömer ağzı bir karış açık dinliyordu, şok olmuştu resmen. 

"Hakan sen ne diyorsun sarhoş musun sen"

"Hayır Ömer Hanife anne her şeyi anlattı bana, ya  bu kadın seni tuzağa düşürmüş, sen nasıl böyle bir kadını ailenin içine sokarsın?"

"Hakan! haddini bil, sana mı soracağım hayatıma kimi alıp almayacağımı?"

"Çok pişman olacaksın Ömer, ama o zaman iş işten geçmiş olacak"

"Kes sesini Hakan bilip bilmeden konuşuyorsun!"

"Ne bilmeyeceğim Ömer! Bir hayat kadını için tartıştığımıza inanamıyorum"

"Ne diyorsun lan sen ne biçim konuşuyorsun, o benim evleneceğim kadın, helalim o benim duydun mu!?"

"Peki o zaman senin miden kaldırıyorsa daha diyecek bir şey bulamıyorum"

"Deme zaten Hakan! ve sakın ama sakın bir daha karşıma çıkma duydun mu beni? Sakın!"

Ömer hiddetle telefonu daha kapatmadan fırlattı attı daha sonra da eline ne geçerse dağıttı. Bu sesleri duyan ev halkı ise korkuyla çıktılar dışarı. Ömer hepsine baktıktan sonra gözleri annesinde durdu.

"Sen Hakan'a ne anlattın anne?" Hanife hanım başını olabildiğince dik tutarak verdi cevabını.

"Sadece gerçekleri"

"Gerçekler öyle mi anne, inan bana gerçekler, o kızın gerçekleri senin kaldıramayacağın kadar ağır"

"Oğlum! Ben Leyla'ya karşı değilim, ben onun geçmişine karşıyım. Tamam iyi bir kız olabilir, ama sen onun geçmişiyle başa çıkamazsın, anla artık bunu oğlum" Ömer annesine yaklaşıp omuzlarından tuttu.

"Onu çok seviyorum, onsuz nefes alamıyorum, asıl sen beni anla anne" Hanife hanım oğlunun gözünden akan bir damla yaşa baktı ve elini evladının yüzüne koyup o yaşı silerken konuştu.

"Peki oğlum, öyle olsun o zaman, ne desem faydası yok nasılsa" Hanife hanım derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.

"Bu gün beni Yiğit abin aradı önümüzde ki hafta sonu davet ettim sen de Leyla'yı al gel" Ömer büyük bir sevinçle kabul etti annesinin bu teklifini. Tabi bu Hanife hanımın pes ettiği, kabullendiği anlamına gelmiyordu ama oğlunu ürkütmeden bir çaresine bakacaktı elbet. Hepsi birlikte akşam yemeklerini yedikten sonra Ömer gideceğini söylediğinde Hanife hanım durdurdu onu.

"Oğlum, ben Hakan'la konuşacağım tekrar, sizin böyle dargın olmanıza gönlüm razı değil"

"Sakın anne! O adamın değil yüzünü görmek sesini bile duymak istemiyorum. Bitti benim için o"

"Yapma oğlum ben etkiledim onu, benim söylediklerim yüzünden öyle konuştu"

"Fark etmez anne, bana bir kez bile birde sen anlat demedi. Söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi, o yüzden hiç uğraşma faydası olmaz"

Aşk'ı kıyametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin