35 - Seviyorum Ulan

1.7K 91 1
                                    

Normalde haftaya gelmesi gereken bölümü bu hafta yayınlıyorum iki hafta sonra diğer bölüm gelecek. Çünkü sınav haftamla bölüm haftası çakıştı.

Beğenmeyi unutmayın. İyi okumalar...

"Ben sana yardım ederim"

35 - Seviyorum Ulan

"Senden gelecek hayır Kimseden gelmesin" diyerek hızla ilerledim. Aramızdaki mesafeyi kısaltarak kolumu tutup kendine çevirdi.

"Çocuğa ulaşamazsın" dedi. Kolumu hâlâ tutması sinirimi arttırıyordu.

"Neden ulaşamayacakmışım?" Diyerek kolumu hızla çektim.

"Dedesi olacak adam onu saklıyor" diyerek ellerini önünde bağladı. "Bırak onu senin için bulayım"

"İstemiyorum" diyerek ilerlemeye başlamıştım ancak aklıma takılan bazı şeyler vardı ki bu olayı nasıl biliyordu. Arkama dönüp geldiğim mesafeyi tekrar kısaltıp yanına vardım.

"Sen bunu nereden biliyorsun?"

"Çok daha fazlasını biliyorum , her zamanki gibi"

"Neyi bilebilirsin ki?"

"Seni ilgilendiren her şeyi biliyorum" diyerek elini koluma koydu kolumu kurtarmaya çalışırken olduğunca sıkması oldukça sinirlendiriyordu beni.

"Şimdi sen güzelce düşün numaram sende var aramanı bekleyeceğim" diyerek kolunu çekti.

"Ha birde gelirken Can'ın bir adet şaçını getir de DNA yaptıralım" dedikten sonra geldiği yönün tersine doğru giderek okuldan çıktı. Arkasından bakıyordum ona. Hilâl ise saklandığı köşesinden çıkıp yanıma doğru gelince sırtımı ona doğru dönüp ilerledim.

"Çok ısrar etti" diye seslendi ardımdan.

Duraksadım "Hep böyle mi olacak Hilâl?" Dedim. Aramızda ki mesafeyi kısaltıp karşımda durdu.

"Nasıl olacakmış"

"Sizi ben barıştırdım ama sen bizi ayırsın diye bu adama yardım ediyorsun resmen" dediklerimi duyunca kaşları çatıldı.

"Nisa biliyor musun? Senin için bir çok şeye katlandım farkına varacaksın ama o zaman sakın özür dileme"

"Neye katlandın söyler misin? Çok merak ettim" onu dalgaya alarak kollarımı bağladım.

"Dinleniyorsun" diyerek yanımdan sıyrılıp ilerledi. O anda saniyelerin sesini duyar gibi olmuştum duyduklarım artık beni şaşırtmıyordu aksine gelen her saçma olay normalmiş gibi geliyordu. Ağlamamak için zor tutmuştum kendimi. Çantamın sapını sinirden sıktığımı biraz geç olsa da fark edebilmiştim.

Derse girmek için okula gelsem de girmeden eve gitmeye karar vermiştim. Kapının kulbunu yavaşça çevirip içeriye girdim. Üzerimi de çıkarttıktan sonra salona doğru ilerleyince Koltuğun üzerinde uyuduğunu görmüştüm ve üzeri de açıktı , battaniyeyi elime alıp üzerine örttüm. Yanına yavaşça oturup saçlarını okşayınca kulağıma gelen "bir tel şaç" sesini duyunca hızla çekmiştim elimi. O da uyku arası bunu fark edip diğer tarafa dönünce elinden bir şey yere düşüvermişti. Eğilip aldığımda bu şeyin beyaz bir bebek çorabı olduğunu anladım. O çocuğu bir tarafı istemiyordu ama bir tarafı da çok istiyordu nedenini bilemiyordum ama bu sır perdesini de çok kaldırmak istiyordum. Ne yapmam gerektiğini her zamanki gibi bilmiyordum. Yakup'a güvensem işin içinden başka şeyler çıkabilirdi tek başıma halletmeye çalışsam çocuğa ulaşamazdım. Can'a desem-ki o zaten bunu kesinlikle istemiyor- kabul etmezdi. Ne yapacaktım ben? Odaya geçince çantamı bir kenara fırlattım kendimi yatağa bırakınca baş ucumda duran telefon gözüme ilişmişti. 'Demek beni dinliyordun' Elime alıp telefonu kurcaladığımda bataryasına yapışılı bir şeyin olduğunu görmemle bir olmuştu. Tekrar yerine bırakıp yatağımın içine girip uyudum.

NİSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin