NİSA

24 - Balayı

Güne uyanmak mıydı benin yaptığım yoksa debelenmek miydi tam manasıyla anlamamıştım. Burnuma gelen yanık kokusu gözlerimi aralamaya yetti. Hızla yataktan fırlayıp mutfağa daldım. Ocak kendi kendini yaksa daha az hasar verecek gibiydi.

Tutamadığım kahkaham patladı birden. Eli yüzü un içinde kalmış üstüne üstlük açık unuttuğu ocak sayesinde bezi yakmıştı. Hasar sadece bu değildi halı ve mutfak yüzeyleri de una bulanmıştı.

"Ne gülüyorsun komik mi" dedi kızarak. Acaba kendini bu halde görse ne yapardı?

"Komik ki gülüyorum" dedim bende aynı ses tonuyla.

"Sen şimdi görürsün Komikmiymiş" dedi ne yapacağını anlamamıştım. Yanındaki unu yüzüme attı. Geri çekilsem de Üstüm başım un olmuştu.

"Bana bak buraları temizlemiyorsun zaten pisletme bari" dememe kalmadan koluna çarpan un komple yere döküldü. Çığlık atma isteğimi tutarak yere dökülen unları temizlemeye koyuldum. O sırada o da eğilmişti yere. Koca kafasını kafama çarpınca bir sızı koptu ağzımdan.

"Özür dilerim bir şey oldu mu?"

"Yok sadece kırıldı" dedim acıyan yeri ovalayarak.

"Bu böyle olmayacak" dedi. Ne yapacağını algılayamıyordum maalesef.

Ayağa kalkıp üstündeki önlüğü kenara attı. Üzerini düzelttikten sonra beni omzuna attı. Deliydi bu çocuk!

"Bana dersen yürüdüm ben" dedim apartmandan çıkarken.

"Yok inatçı keçisin sen" dedi yüzünü göremesem de güldüğüne emindim.

Arabaya gelince beni bıraktı. Nereye gidecegimize dair hiçbir fikrim yoktu. Arabayı çalıştırdı yüzüne konuşması için bakıyordum ancak bir mimik kırıntısı bile yoktu.

"Nereye gidiyoruz?" Dedim dayanamayarak.

"Balayımızı yapmaya"

"Ne?!" Diye çıkıverdi birden ağzımdan.

"Ne balayından bahsediyorsun" diyerek tamamladım cümlemi.

"Evlendik Balayımız olmadan olmaz değil mi?"

"Ne balayından bahsediyorsun sen farkında
değilsin galiba" dedim ona doğru dönerek. Konuşmadı sadece önüne bakıyordu.

"Sana diyorum bana bak" dedim kızgın çıkan sesimle.

"Bakamıyorum sana" dedi. Anlamamıştım.

"Neden?" Dedim. Birden kahkaha atmaya başladı.

"Şu tipe Bakamıyorum affet" Gülmesi hâlâ devam ediyordu kendimi merak ederek Üstteki aynayı açtım.

"Ne hale getirmişsin beni ya!" Çığlığıma daha çok gülmeye başladı yüzüm gözüm un olmuştu ve temizlemeden de yola çıkmıştık.

"Seni varya mahvedeceğim!" Dedim parmaklarımı sallayarak.

"Elini indir ya gözüme un kaçacak" Dedi gülmeye devam ederek.

"Hıh sen görürsün" dedim seslice. Sinir olmuştum. Gözlerim ellerimdeki unlara kaydı. Aklıma gelen sinsi şeytan bir kahkaha attı. Bana fısıldadığını bizzat uyguladım. Elimdeki unu yüzüne sürdüm.

"Pöf! Napıyorsun sen?" Dedi hafif öksürerek.

"Ee ne demişler intikam soğuk yenen bir yemektir"

"Yok o öyle değil hızlı giden arabadır" o anda arabanın gazına asılınca anladım. Deliyle deli olmaya kalkılmayacağını. Ellerimi arabanın önüne koydum kemer olmasa dışarıya çıkacak gibiydim.