2.0

3.4K 221 45
                                        

Sabah gözlerimi araladığımda, belimin üzerinde hissettiğim ağırlıkla hemen kafamı aşağı indirdim ve Merve'nin koluyla karşılaştım. Yukarı baktığımdaysa, onunla yüzümüz arasında sadece birkaç milim vardı; öyle ki kımıldasa burunlarımız birbirine temas edebilirdi.

Kalbimin ritmi bozulurken, ne yapsam kararsız kaldım bir anda. Gözlerimi kapadım tekrar ve derin nefesler aldım. Kokusu burnumdaydı. Bu kız beni sahiden de öldürürdü.

Onu uyandırmaktan çekinerek, yavaşça uzaklaştım bedeninden. Tersini yapıp, daha sıkı sarılmak vardı tabi; ancak annemin bir anda odama dalmasını ve böyle saçma bir manzarayla karşılaşmasını istemiyordum, ki kapı da kilitli olunca daha da kıllanırdı kesin. Gerçi, öyle bir durumda aklına pek de romantik şeyler getirmezdi muhtemelen. İki arkadaş, beraber uyumuşlar. Kızlar yapardı böyle şeyler.

Ben yine de -herhalde kendimi tanıdığımdan- biraz rahatsız hissedip, yerimde toparlandım ve doğruldum. Hafifçe gerindikten sonra telefonumu aldım ve saate baktım; sabahın sekiziydi daha. Annemler içeride kahvaltı ediyor olmalıydı. Neyse ki, babam olmadığından olsa gerek, kahvaltı faslımız o kadar da katı yönetim olmuyordu ve annem bizi teker teker uyandırmıyordu. Yine de, götümü yayıp da öğlene kadar uyumama da izin vermez, kapımı açıp zorla uyandırırdı beni, canım annem.

"Günaydın," diyen fısıltıyı işitir işitmez arkama döndüm ve gözleri ile dudakları şişmiş bir Merve ile karşılaştım. Ah, gel de öpmemek için tut kendini şimdi.

Şş, o senin arkadaşın, diye uyardı iç sesim bilindik alaycılığıyla, arsız hayaller kurmayı kes!

Göz devirmemek için kendimi tuttum. "Günaydın. Açsan kahvaltı edelim mi?"

Gülümseyerek doğrulup, yatakta bağdaş kurdu. "Sen yapacaksan yerim."

Kıkırdadım istemeden. Bu kız bana yürümüyordu, değil mi ya? Yok yok, -nasıl da unuturum?- sevgilisi vardı onun.

"Annem kahvaltılık falan çıkarmıştır ama istersen sana pankek yaparım."

Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Marifetlisiniz demek, bayan?"

Bana böyle hitap ederek düne atıfta mı bulunuyordu acaba?

Evet! dedi iç sesim, sabredemez gibi ciyaklayarak. Git de biraz takıl şu kıza. Zaten yeterince batırdın, biraz düzeltmeyi dene!

"Eh," deyip güldüm ben de, "annem çok sever yemek yapmayı. Bana da öğretti bir şeyler."

Güldü ve o da telefonunu eline aldı, ardından ekran kilidini açıp bildirimlerde göz gezdirdi. Tam o sırada, yüzündeki ifadenin değiştiğine tanık oldum; sanki biraz canı sıkılmıştı. Bana döndü. "Hadi bana da öğret o zaman."

Gülümseyerek odamın kapısını açtım ve onunla birlikte odadan ayrıldım. Salona yaklaşırken, Batuhan'nın sesini duyuyordum; annem ile sohbet ediyordular herhalde. İçeri girince ikisi de bize döndü. "Günaydın kızlar," diyerek gülümsedi annem, "gelin, bir tabak alın kendinize."

"Ben Merve'ye pankek yapacağım," dedim hemen, bundan pek bir gurur duyarcasına.

"Vaay, bize yok mu?" Batuhan dalga geçen bir sesle güldü.

"Yaparız," deyip ben de ona güldüm, içimden 'zıkkım ye!' diye bağırmak gelse de. Anneme baktım, "tavalar alt dolaptaydı, değil mi?"

Annem başını salladığında, Merve'yi kolundan tuttuğum gibi girişe ve oradan da mutfağa çekiştirdim. Tavayı ocağa aldıktan sonra, altını yakmadan önce boş bir kase çıkardım.

"Bana buzdolabından iki yumurta ve süt çıkarabilir misin?" diye döndüm Merve'ye, bir şef misali.

Güldü. "Ayakçın mıyım kızım ben?"

Güldüm. "Hayır, öğrencimsin şuanda."

Oooo! İç sesim güldü. Öğretmen-öğrenci fantezin olduğunu yeni öğreniyoruz!

Derin bir nefes aldım. Tamam, azıcık, belki ucundan olabilirdi ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.

Boğazımı temizledim ve işime odaklanarak, dolaptan şeker, yağ, un, vanilya ve kabartma tozu aldım ben de.

Ölçülerini ayarladık beraber, sonra Merve'nin önüne çektim kaseyi. "Yumurtaları kırmakla başlayabilirsin."

Merve sırıttı. "Çok beceriksizimdir ben, elime yüzüme bulaştırabilirim ama."

Omuz silktim. "Ben hallederim, sen başla," deyip tavanın altını yaktım.

Merve dediğimi yaptı ve yumurtaları kırdı, ben de şekeri ekledim üzerine ve çırpma telini verdim eline. "Bunları bir güzel çırp şimdi."

Merve yine ses çıkarmadan, çırpmaya koyuldu. İşi bittiğinde, üzerine sıvı ve katı malzemeleri de ekledim. "Tekrar çırpman gerek."

"Kas yaptım burada be!" diye çemkirdi, yüzünden düşmeyen gülümsemesi eşliğinde.

"Dur, müzik açayım da biraz havaya gir," derken elim telefona gitti, ancak Merve'ninkini aldığımı fark ettim. Yerine koyacaktım ki, ekran parladı bir anda ve biri aramaya başladı.

Tahmin edin kimdi?

Doğru bildiniz, sevgilisi arıyordu.

📚Hon'ya ⚢Where stories live. Discover now