1.0

3.4K 219 58
                                        

"Al bakalım," diyerek patlamış mısır kovasını elime tutuşturdu Merve. Sinema salonuna girdiğimizde -sanki çocuk gibi- içim kıpır kıpırdı. Tamam, korku filmi izlemediğimiz için belki bana sarılmayacaktı ve bu klişeyi gerçekleştiremeyeceğim için biraz üzülüyordum ama olsun be; bu da yeterdi!

Biletteki koltuk numaramızı bulup oturunca elimdeki Coca Cola kutusunu koltuğun kenarına yerleştirdim ve patlamış mısır kovasını da kucağıma bıraktım. "Neden sırıtıyorsun habire?" dedi Merve bana bakarak.

Hemen düzelttim yüz ifademi ve ciddi bir tavıra büründüm. "Hiç canım, sinemaya gitmeyeli fazla oldu da. Ondan yani," diye kıvrana kıvrana kurtarmaya çalıştım paçamı. Bir yardımı olur umuduyla da gözlerimi karşıma diktim, ki o sırada sinema perdesinde reklamlar gösteriliyordu daha.

"Alıştın sen de bana canım cicim demeye," kıkırdadı, "hiç sevmem aslında canım denmesini ben. Samimi gelmiyor pek," bana döndü, "ama sen de hadi madem."

Kocaman güldüm. "Sağ ol ya," deyip kolamdan yudumladım büyük büyük; hoşuma gitmişti bunu duymak.

"Gözlüğünü tak," dedi bana başımdakı 3D gözlüğünü işaret ederken. Salonun ışıkları kararmıştı.

Hızlı bir hareketle dediğini yaptım ve boğazımı temizledim. "İyi seyirler."

Güldü. "Sana da."

Film başladığında patlamış mısırdan avuçlayıp ağzıma attım ve konsantrasyonumu toplamaya çalıştım; ne var ki Merve'nin papatyayı andıran güzel parfüm kokusu hemen dibimdeyken bu pek de kolay değildi.

"Bu kıza bayılıyorum," diye fısıldadı filmin ilerleyen birkaç dakikasının ardından. "Agnes favorim. Küçükken ben de böyleydim, biliyor musun? Kısacık, dümdüz, siyah saçlarımı aynı bu şekilde toplarlarmış."

Onun benimle paylaştığı bu kısa bilgi içimde öyle hoş şeyler yarattı ki anormal anormal gülümsememek için yanağımın içini kemirdim. Öte yandan, aslında pek hoşlanmazdım film izlerken sohbet etmekten ama o konuşacaksa bana hava hoştu her zaman!

"Ben de şu pembe unicornunu seviyorum," deyip güldüm. "Unicornlar tatlıdır. Koleksiyonum var benim."

Kısık sesle kıkırdadı. "Şşş, güldürme beni."

Aslında pek komik bir şey de dememiştim ama olsun; insan hoşlandığına habire gülermiş!

Film ara verince, önümdeki patlamış mısır kovası da bitmek üzereydi. Kolamdan kalan son yudumu içip yerimde gerindim.

Merve bana çevirdi kafasını.
"Şu unicornlar hakkında ciddi miydin?"

Güldüm. "Evet, hatta duvarımı boyamıştım geçen sene, gökkuşağı ve unicornlarla kapladım. Gerçi annemden bayağı azar işitmiştim ama değer be!"

Sırıttı. "Sana unicornlu bir hediye alırım artık doğum gününde," diye gülümsedi sonra, "doğum günün ne zaman?"

Heyecandan kekelememeyi umarak hızla cevap verdim. "21 Mart, senin?"

"19 Mayıs," derken kucağımdaki patlamış mısır kovasına daldırdı elini ve aldığı patlamış mısırları ağzına attı.

Kaşlarımı şaşkınca havaya kaldırdım. "Vaaay, bayram çocuğusun demek!"

Güldü. "Yaa, pek de bir işe yaramıyor ama. Mesela tam okul bitişine denk geldiğinden hiç kutlayamadım okul arkadaşlarımla."

Gülümsedim. "Ben kutladım da ne oldu? Yemek savaşı yapmaya başlamıştı bizimkiler, sonra hoca yasaklamıştı doğum günü kutlanmasını sınıfta."

Kolasından yudumladı. "En azından bolca hediye almışsındır."

Tam o sırada reklamlar sona ermiş ve salon yine kararmıştı. Film başladığında ikimiz de sustuk bir anda. Merve esneyerek başını omzuma dayadı. Kalbim akabinde küt küt atmaya başlamıştı. Aman Allahım, bu kız n'apıyordu böyle?

"Rahatsız olmuyorsun, değil mi?" diye fısıldadı, "uykum geldi biraz."

"Yok, kalabilirsin böyle," derken sesim titremek üzereydi resmen.

Tam olarak bu pozisyonda durarak, bir saat boyunca filmi izlemeye devam etmek pek de basit iş olmamıştı doğrusu; şimdi kokusu burnuma daha yakındı ve bu onu öpme isteğimi dürtüyordu.

Uslu dur, Asena! diye çemkirdi iç sesim. Ah canım benim, nerelerdeydin?

İç sesim alayla kıkırdadı. Senin kıvranışını izliyordum! Aklına düşen edepsiz hayalleri görünce bir uyarayım dedim, bebeğim.

Göz devirdim. Düşüncelerimle savaşarak ne kadar zaman geçirmiştim bir fikrim yoktu, ama salon tekrar aydınlandığında Merve hala omzumda uyuyordu.

Ben tam onu nasıl uyandırmam gerektiği hakkında iyi bir şeyler bulmaya çalışırken, biri ikimizin de omzuna kolunu atıverdi ve ikimizin de sıçramasına neden oldu. "Kızlar, siz de mi buradaydınız?"

📚Hon'ya ⚢Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ