1.8

3.6K 232 46
                                        

Taksiden indiğimizde, eve gitmeden önce, onunla beraber bir pastaneden ekmek kadayıfı ve pasta aldık, ki pastayı bize almıştı. Daha sonra, siteye yürümeye başladık. Suratımdan gülümsemem silinmiyordu bir türlü ve kendimi durdurmak için yanağımı ısırmaktan kanatmak üzereydim.

"Rahat ol, fazla kasıyorsun," diye güldü Merve halime. "Annene haber verdin mi geleceğimi?"

Omuz silktim. "Hayır, sorun etmezler ama; annem misafirperver bir kadın."

Birkaç adım sonra sitenin bulunduğu sokağa girdik ve girişten içeri adımladık. C Bloğuna vardığımızda, çantamdan anahtar kartımı çıkardım ve kapıyı açarak onunla birlikte içeri girdim. Asansörle üçüncü kata çıkınca -ki bu süre zarfında onun papatya kokulu parfümüyle dolan kutunun içinde kalmak fazla zor olmuştu-, zile basmak yerine anahtarımla kapı kilidini açtım. Annemin kulakları hemen geldiğimi duymuş olsa gerek, girişe varması sadece birkaç saniyeyi buldu.

Bizi gören gözleri güldü. "Hoş geldiniz, bu nereden çıktı birden?"

Merve gülümseyerek elini uzattı. "Merhaba, ben Merve. Asena'nın işten arkadaşıyım, beni davet edince kıramadım," derken annemin elini tutup tokalaştılar, "nasılsınız? Tatlı da bizden olsun dedim," deyip pastanenin amblemiyle süslü poşeti gösterdi.

O esnada Batuhan da bitti yanımızda. "Hoş geldiniz," gözleri Merve'yi buldu, "merhaba." Nazikçe gülümsedi.

Hayır, hayır! Uzak dur lan arkadaşımdan! Yürü git, o benim!

Dişlerimi sıktım ve sakinliğimi korumaya çalıştım. "Merhaba, Batuhan. Asena biraz bahsetti senden. Beni erkek arkadaşı olarak anlatıyormuşsun galiba," dedi Merve ve açık sözlülüğüyle ağzımı açık bıraktı.

Gevelemeye başladım. "Eee, evet. Sevgilim yok dedim size, Merve ile yakın arkadaş olduk biz. Ondan yani."

Merve kıkırdadı; herhalde ne kadar salak konuştuğumu fark etmişti. "E, hadi çıkarsanıza ayakkabılarınızı. Beklemeyin girişte, verin poşeti de alayım," deyip pastane poşetini Merve'nin elinden kaptı annem. "Baban da içeride. Erken geldiniz, şimdi yemekleri koymaya gidiyorum."

Annemin dediğini yaparak, salona girdik. Bakışlarım çaktırmadan Batuhan'ı izliyordu bu sırada. Al işte ya, ağabeyim hoşlandığım kızı süzüyordu resmen. Yok mu lan senin sevgilin? Valla yap bir tane, evi yesin yine de gıkımı çıkarmam ama uzak dur Merve'mden!

Ooo! Benimsemeye de başlamışız, diye güldü sinir bozucu iç sesim. Ay canım, bir sen eksiktin!

Babam bizi görür görmez ayaklandı. Sanki içeriden sesimizi duymadın be baba, diye geçti içimden istemsizce. Ne üşengeç adamsın.

"Merhaba, hoş geldiniz," derken Merve ile tokalaştılar ve tanıştılar.

Yan yana oturduk sofraya. Annem de çok geçmeden yemekleri dizmeye başladı. "Vejeteryan falan değilsin, değil mi? Liseden bir arkadaşım gelmişti de, son dakika söylemişti et yemediğini, salak. Aç kalmıştı sonra da. Annem etsiz yemek pişirmiyor."

Merve güldü. "Yok, ben yemek seçmem pek ya. Birkaç şeye alerjim var sadece ama sıkıntı değil."

Annem de memnun bir tavırla gülümseyerek önümüze çorba koydu. "Eline sağlık, Fatma," diyerek yemeğe başlamadan önce ekledi babam, "afiyet olsun herkese."

"Elinize sağlık, Fatma Ablacığım," diyerek gülümsedi Merve de.

Annemin pek bir hoşuna gitmişti sanırım Merve'nin ona abla diye hitap etmesi, biraz kızardı. "Afiyet olsun, çocuklar." Eh, anneme göre babam da çocuktu ne de olsa.

📚Hon'ya ⚢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin