Bölüm 10

2.4K 143 82
                                    

İzninin bitip de göreve dönmesinin üzerinden haftalar geçerken zaman olduğu yerde durmuyordu. Doruk'un kreş günleri ile daha fazla hareketlenen hayatından son derece memnundu Serva. Poyraz ve Dilan ile vakit geçiriyor, işine gidip evine dönüyor, arada bir de Özgür ile kahve içmek için kaçamak yapıyordu. Her ne kadar Özgür hayatına sızmaya, daha fazla yer kaplamaya istekli olsa da bir sınır çizmişti ve o sınırın ihlâl edilmesini hiç istemiyordu.

Onun için kalp macerası sonsuza kadar kapanan bir defterdi, mührünü de Eray ismiyle vurmuştu. İlk ve sonsuz aşkı Eray'dı, ondan başka birini istemez, kalbini açmaz, yerine koymazdı. Son zamanlarda ekstrem durumlar yaşanmıyor, merkezde ani baskınlara ya da iş yoğunluğuna dahil edilmiyordu. Bu durum işine geliyor olsa da içinden bir ses normal olmadığını söylüyor etrafını saran huzurun sahte olduğunu inatla diretiyordu. Serva aslında dönen dolaplardan farkındaydı, sadece görmemeye özen gösteriyordu. Önemli durumlarda Tufan ve yeni seçtiği ekibi sahaya iniyor, adaleti sağlıyor topu da yargıya paslıyordu. Olması gerekenler şaşmadan olurken bir nedenden dolayı dışarıda kalması durumunun Poyraz'ın parmağının olacağını düşünüyordu.

Gerçekte ise Poyraz'ın olan bitenden haberi yoktu. Kendi iş yoğunluğu artarken masa başı görevlerde Serva yer alıyor sahada bilfiil kendi iş görüyordu. Eski günleri hatırlayıp dostunu anacağı anlarda dikkatini kaybetmemek için sonraya saklıyordu. Günler birbirini kovalayıp yıl sonu gelir, yeni yılın heyecanı dört bir yana dağılırken Serva da Poyraz gibi düşüncelere dalarak masasında oturuyordu.

"Bu yılbaşı bir plan yapıyor muyuz?" Diye soran Poyraz'a yandan bir bakış attı Serva.

"Aksi mümkün mü? Senin baş başa planların suya düştü kardeşim, Doruk karını esir almayı düşünüyor."

"Bu çocuk ne zaman büyüyecek de kendi dengini bulacak, bazen beni çileden çıkarmasına ramak kalıyor."

"Dayısını da çok sevdiğini söylüyor."

"Aman eksik kalmasın paşam! Karımla değerlendireceğim vaktimi ayrıksı otu oğlunun gönlünü eğlemek için harcıyorum."

Serva'nın dudakları kıpırdanırken gülmemek için parmaklarını siper etti, boğazını temizleyip bakışını önündeki dosyaya çevirdi. İlgileniyormuş gibi yaptığı dosya hakkında herhangi bir fikri yoktu, onun zihnini şu an tamamen oğlu kaplamıştı. Ne Poyraz'ı ne de Dilan'ı paylaşamıyordu. Bir yandan kardeş - kuzen isterken öte yandan ilginin yarıya bölünecek olmasına biraz bozuluyordu. Küçük ellini dudaklarına bastırıp sessiz hesaplamalar yaparak en sonunda bir ağabey olacak yaşa geldiğini, artık kardeşinin olması gerektiği ile alakalı uzun uzun konuşmalar yapıyordu.

Bu konuşmalardan en çok Poyraz şikayetçiydi. Adamın ensesinde soluğunu eksik etmiyor, bebek konusunu sürekli gündeme getiriyordu. Kreşte arkadaşının iki kardeşi vardı ve Doruk da bir kardeş istiyordu. Annesinden bir beklentisi olmayan ufaklığın tek hedefi yeni evli çift Poyraz ve karısıydı.

"Çocuk fikrine en hızlı zamanda alışsan iyi edersin canım, bizimki size soluk aldırmaz biliyorsun."

Burnundan soluyan Poyraz, kötü kötü bakarken "Anasının katır inadını almış çocuk, nasıl bilmem ki soluk aldırmayacak olmasını." Dedi, ardından yüzünü astı. "İsteyip istemediğim konusunda fikir soran yok ama ille de bebek diyen çok. Annemler bir yandan Dilan'ın ailesi bir yandan torun da torun."

Daha fazla dayanamayan Serva kahkahalarını koy verirken Poyraz duymazdan geldi. O gün mesaisini de tamamladıktan sonra Dilan'ı arayarak akşam için planları olduğunu söyledi Poyraz. Karısıyla telefonda kısa süreli konuşmasının ardından saate baktı. Yılın son günü çatmış yeni yıla sayılı saatler kalmıştı. Bir an yeni yılı karısının ailesi ve bebek ısrarlarıyla karşılayacağı için endişeliydi. Ne vardı büyük ablasının doğumu her şeyi değiştirmişti.

Gecenin UğultusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin