Bölüm 7

2.9K 164 99
                                    

Sinema salonundaki yerlerini geçmeden önce Poyraz, kola ve patlamış mısırlarını alıp hızlıca yanlarına ulaştı. Seans saati geldiğinde salon kapısının önünde duran yer gösterici görevliye biletleri uzattı Serva. Sıra numaralarına bakarak yerlerini gösteren görevliye teşekkür ettiler. Heyecandan yerinde duramayan Doruk üzerini çabucak çıkarıp koltuğuna yerleştikten sonra Poyrazın tuttuğu orta boy mısır kovasını kapıp bacaklarını sallamaya başladı. Haline gülen Dilan da yerine oturduktan sonra geriye yaslandı.

Serva içini kaplayan yersiz ve zamansız huzursuzluğun anlamını çözemiyordu, bir terslik olacakmışçasına tetikteydi. Oysa basit bir animasyon filmi izleyip oğlunu mutlu edeceklerdi. Yanında Poyraz da vardı, yalnız değildi. Yine de bir şey onu rahatsız ediyordu. Ensesinde oluşan karıncalanma ile geriye doğru baktı, bir çift yeşil gözün ondan tarafa baktığını fark etti. Hemen zihninde ışıklar yandı. Bu bakışları bu simayı tanıyordu, daha detaylı bakmak için bedenini yan çevireceği zaman ışıklar söndü, film fragmandan sonra jenerik girerek ekranda akmaya başladı.

“Ne oldu?” Poyraz ile arasında Doruk oturuyordu ve Serva’nın yanında da Dilan oturuyordu. Ekrana kilitlenen ikiliden bakışlarını çekerek önüne döndüğünde Dilan’a cevap vermek için yana eğildi.

“Birine benzettim sanırım,” dedi kaşlarını çatmışken. “Daha önce gördüğüm birini gördüm sandım.”

Hafızası onu asla yanılmazdı, gördüğü bir yüzü ya da duyduğu ismi asla unutmazdı. O yeşil gözlerin sahibini bir yerde gördüğüne emindi. Dilan da geriye kaçamak bir bakış attıysa da kimseyi göremedi, önüne dönerek filme dikkat kesildi.

Poyraz’ın seçip getirdiği film kendini leylek zanneden bir serçenin ailesine onlardan biri olduğunu ispat etmek için çıktığı göç yolculuğunu anlatıyordu. Bak Şu Leyleğe çizim olarak göze hoş geliyor, seslendirme de keyfe keyif katıyordu. Richard’ın ve komik görünümlü arkadaşlarının hikayesine Doruk gülerek keyifle seyretti. Bir tek oğlu değildi eğlenip gülen, yüzünde kocaman gülümseme heyecanla ağzına teptiği mısırlarıyla Poyraz da en az Doruk kadar eğlenceli vakit geçiriyordu.

Film bitiminde Doruk heyecanla Poyraz'a karakter hakkında hissettiklerini aktarırken toparlanıp salondan çıkıyorlardı. Beraberce alış-veriş merkezini gezip bir de kitap almak için satış mağazasına girdiler. Raflarda yerini alan ilgi çeken konularıyla çeşit çeşit kitapları incelerken Serva yanında hissettiği hareketlilikle dikkatini elinde tuttuğu çizgi romandan ayırarak bakışlarını hedefine çevirdi. Gördüğü yüz fazlasıyla tanıdıktı.

“Çizgi romanlara karşı ilginiz var sanırım,” diye konuştu esrarengiz adam, nazik bir tonlamayla. Yeşil gözleri içten bakıyor yüzünde hafif tebessümü ile Serva’yı izliyordu.

“Oğlum için,” dedi Serva da, incelemekte olduğu kitabı yerine bıraktıktan sonra bedenini çevirerek yan döndü. “Sizi tanıyor olma ihtimalim var değil mi?”

Yeşil gözlü adam derin bir nefes koy verip mahcup şekilde güldü. “Daha önce birkaç kere karşılaşmıştık. İlki tatsız bir hadiseyle olmuştu ama ikincisini unutmamız bence mümkün değil.”

O an hatırladı. Hastaneye giderken yolda kaza yaptıklarını hatırladı ve bu adam oydu, evet tatsız bir karşılaşmaydı. İkincisi için kendini bir yokladı. Gözünün önünü gelenlerle yüzü kızardı. Boğazını temizleyip gülerken başını iki yana salladı. “Ah tabi, unutmak istenecek bir an olmasa... Hatırladım sizi.”

“Neden unutmak isteyesiniz?”

“Adetim değildir, ellerimde poşetlerle birini çiğnemek, kucağına düşmek... Unutmak istemem normal aslında.”

Gecenin UğultusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin