ben seni... korurum.

12K 919 1.4K
                                    

And baby, for you,
I would fall from grace
Just to touch your face
If you walk away
I'd beg you on my knees to stay

medya :((((((((((((((((((((((((

---

"Neden bize böyle bakıyorlar ki?" diye tısladı Pansy.

Ron ve Blaise'in yanından kaçmış ve yan yana Hogwarts'ın bahçesine çıkmışlardı. Garipti, tüm zıtlıklarına rağmen yan yana yürümek rahatsız edici değildi. Bununla birlikte herkesi kelimeleriyle bozguna uğratan Pansy şimdi sus pus oluvermişti. Herm ise neden yanaklarının kızardığını sorguluyordu.

"Çünkü kavga etmeden veya atışmadan yan yana yürüyoruz Parkinson. Sence bu normal mi?"

Pansy kafasını çevirip saçları kafasında kocaman bir topuz olan Herm'e baktı. Gerçekten de onunla inatlaştığından beri saçları hep ya topuz ya da örülüydü. Onun için sorun değildi çünkü böyle olduğu zaman suratı tamamen ortaya çıkıyordu ve Pansy izlemeyi sevdiğini inkar edemezdi. Sonbahar en çok Hermione Granger'a yakışıyordu şüphesiz. Karamel saçları sararmış yaprakları andırıyordu, teni sıcacık bir sütlü kahve gibiydi. Gülümsediğinde dudaklarının kıvrımını seviyordu ve çoğu zaman dudaklarını o dudakların üzerinde hayal ederdi.

Hiçbir şeyden gocunmaz ve utanmazken en çok bu fikir onu kızartıyordu.

"Söylediğim her cümleden kavga çıkaran sensin Granger."

'Ve işte, yine başlıyoruz' diye düşündü Herm.

Pansy'nin küt saçları, koyu dudakları ve parlak yeşil ojeleri yutkunmasını zorlaştırıyordu. Sanki bir an kavga etmeseler kendisini tutamayıp ona iltifat edebilirmiş gibi gergin ve büyülenmiş hissediyordu. Kimseye söyleyemiyordu, en yakınlarına bile. Kimseye itiraf edemiyordu, kendisine bile.

"Söylediğin cümleler çok şirinmiş de ben kavgaya çekiyormuşum gibi konuşuyorsun Parkinson."

Karşı karşıya durdular, gözleri birbirindeydi.

"Şirin şeylerden nefret ederim." diye tısladı Pansy.  'Ama sana karşı koyamıyorum.'

"Sert şeylerden nefret ederim." diye karşılık verdi Hermione. 'Ama sana çekilip duruyorum.'

Pansy gözleri muzipçe parlarken istemsizce sırıttı. Aynı gülümsemeden Herm'in suratında da olmuştu.

"Öyleyse neden hala burada, karşımdasın?" diye sordu hala sırıtırken.

Herm gözlerini devirdi. Kalbi kıpır kıpır olmuştu şimdi. "Sen neden hala karşımdaysan, ben de o yüzden buradayım."

---

Kendisini üçüncü bir gözden izliyordu Draco Malfoy. Rüyada olduğunun bilincindeydi ancak o kadar gerçekçiydi ki, tüyleri yatağındayken ürpermişti. Kendi geçmiş halinin yanında yürüyordu ancak kendisinin hiçbir şeyi hatırlamayan yansıması gibi hissediyordu. Hafızası olan Draco Malfoy koridorda hızlı adımlarla yürüyordu. Kendisini biliyordu, suratı çok sinirliydi. Bir türlü neye bu kadar sinirlendiğini hatırlayamadı. Daha sonra hafızası olan Draco duraksadı. Suratı sinirli halinden, hüzünlü haline saniyeler içinde geçiş yapmıştı.

HIMWhere stories live. Discover now