*11.Bölüm*

3.6K 204 1
                                    

Şehzade Mehmet'in saraydan ayrılışı üzücü oldu. Devletşah sultana kalsa oğlunu bir başına bırakmazdı Amasya'da lakin kaideler böyleydi. Sarayda kaidelere itaat etmek esastı. Şehzade İsa tutturdu ben de sancağa gideceğim diye. Yaşı daha büyük olsa kimse tutamazdı onu bu sarayda. Sultanımın kafası dağılsın diye biraz has bahçeye çıkmaya karar verdik. Hümaşah sultan da orada olacakmış. Ablası evlenince yalnız kaldı o da. Aynı yaştayız. Güler yüzlü,sevecen bir sultan oldu hep. Sultanımı prenses mevzusunda da yalnız bırakmadı.

Nilüfer hatunun yanında durup sultanıma bakıyordum. Nilüfer konuşmaya başladı.
"Şu prenses olayı çok sinir bozucu değil mi?"
Ona döndüm.
"Öyle lakin ulu orta konuşmamakta fayda var. Biri duyup söyleyebilir."
Başını salladı. Konuşmaya devam ettim.
"Yasemin hatundan ses seda çıkmadı. Gördün mü onu hiç yakında?"
Derin bir nefes aldı.
"Etrafa kötü kötü bakmaya devam ediyor. Haseki olma hayali suya düştü tabi. Hünkar nikahlı artık. Gözde olarak kalacak."
Gülümsedim. Hak ettiğini bulmuştu nihayet. Sanki duymuş gibi Yasemin yanımızda bitiverdi.
"Neslişah hatun yalnız konuşabilir miyiz?" Dedi düz bir sesle. Bunun üzerine Nilüfer arkaya çekildi. Yasemin yanıma yaklaştı.
"Prensesi öldüreceğim," dediğinde hayretle ona baktım.
"Nasıl? Muhakkak yakalanırsın. Sakın deneme bile. O nikahlı ve prenses."
Güldü.
"Meraklanma. Yakalanmam. Her şey çok kolay olacak."
Gözlerimi devirdim.
"Zehir mi?"
Kaşını havaya kaldırdı.
"O kadar basit düşüneceğimi mi sandın? Adam tuttum. Prensesi okla vuracak."
Şaşırmıştım. Saraydan çıkıp nasıl adam tutabilmişti?
"Kimi buldun? Altın mı verdin?"
"Ağalardan birini ikna ettim. O da prenses olayına kızgınmış. Rahmetli Murat Han'ı öldürenlerin memleketinden bir prensesin burada yeri yok dedi."
Mantıklı geliyordu kulağa.
"Ne zaman harekete geçeceksiniz?"
Has odaya baktı.
"Bugün. Birazdan at bineceklerini duydum. Prenses bir daha saraya dönemeyecek."
Ben de bakışlarımı has odaya çevirdim. Prensesin ölümü herkes için iyi olurdu. Bilhassa sultanım için.

Akşamüzeri ata binişlerini görebilmek için prensesin kapısına bakan yerde durdum. Kırmızı bir kaftan giymişti. Onu gören at binmeye değil de düğüne gidiyor zannederdi. İhtişamla yürüyüp aşağıya indi. Hünkar onu bahçede bekliyor olmalıydı. İçimden son gidişin olur diye söylendim. Sultanımın dairesine gittiğimde söyleyip söylememek arasında kaldım. Sonunda söylemeye karar verdim.
"Yasemin hatun prensese suikast düzenleyecek birazdan sultanım."
Bana hayretle baktı.
"O mu söyledi?"
Başımı salladım.
"At gezisinde biri okla vuracak prensesi."
Sultan kaşlarını çattı.
"Ortalıkta gezinme. Bizden bilmesinler. Zamanı gelince Yasemin'in yaptığını söyleriz."
İşte bu iyi haberdi. Yasemin'den sonsuza dek kurtulacaktık. Dairede otururken dışardaki koşturmalar dikkatimizi çekti. Belli ki prenses ya ölmüştü ya da yaralanmıştı. Meraktan ölmek üzereydim.
"Git öğren gizliden ne olmuş," diyen sutanıma bakıp selam verdim. Dışarısı koşturanlarla doluydu. Birini kolundan tutup durdurdum.
"Ne olmuş böyle?"
"Prenses okla sırtından vurulmuş. Durumu kötü dediler."
Demek ölmemişti. Daha fazla dikkat çekmemrk için daireye döndüm. Sultanım beni bekliyordu.
"Ölmemiş sultanım lakim durumu ağırmış. Sırtından vurulmuş."
Sultanın yüzü düştü.
"Becerememişler şu işi. Ne güzel ölecekti işte."
Gülümsedim.
"Belki ölür sultanım. Bekleyelim."

Vakit epey geç olmuştu lakin haber yoktu. Valide sultan gelince kalkıp içeri gittim.
"Prenses yaralanmış. Senin bir ilgin var mı?"
Sultanım yere bakıyordu.
"Yok sultanım. Başka birinin işi bu."
Valide güldü.
"Kim yapacak başka? Başka haseki mi var? Adam kaçmış lakin aslanım elbet bulacak. Senin adını verdiğinde sonun gelmiş demektir."
Hışımla çıkıp gitti. Ben bile epey korkmuştum. İçeri sultanımın yanına gittiğimde o da telaşlıydı.
"Çabuk Yasemin'i bul. Tedbir almış mı öğren."
Selam verip çıktım. Prensesin odasının önü insan doluydu. Hekimlerin biri giriyor biri çıkıyordu. Yasemin'i taşlıkta otururken gördüm. Gözlerimle kenara gelmesini söyledim. Hemen yanıma geldi.
"Ölmemiş prenses bak. Senin ağa beceremedi işi."
Güldü.
"Ok zehirliydi. Sabaha çıkamaz."
Gülümsedim. İşi sıkı tutmuştu. Bilerek prensesin odasının önünden geçtim. Nilüfer hatunu görünce yanına gittim.
"Nasılmış durumu?"
"Kötüymüş zaar. Sabaha çıkmaz dediler."
Selam verip uzaklaştım. Tek isteğim sultanımın bu işten zarar görmemesiydi.

SULTANIN NEDİMESİ~NeslişahWhere stories live. Discover now