Arkadaşımın Meteor Abisi (BİTTİ!)

Balayı!

Merhaba arkadaşlar! Çok fazla geciktim ama geçerli sebebim var. Çalışıyorum! Yorgun yorgun eve geliyorum, telefonumu elime alıp arkadaşlarımla mesajlaşamıyorum bile! Hafta sonları değil hikaye yazmak, keyifli bir şekilde kendime vakit ayıramıyorum. Neyse, inşallah güzel bir bölüm olmuştur, keyifli okumalar dilerim.

Vote ve yorum yapmayı unuymayıııın!❣️

***

"Selin, hayatım. Uçak indi, kalkar mısın artık."

Uykumun arasında duyduğum seslere Mırıltı şeklinde cevap veriyordum ki, soğuk su şişesini yüzüme değdirmesiyle uyandım.

"Aşkım, ne yapıyorsun? Böyle uyandırılır mı?"

"Ne yapayım? Uyanmadın bir türlü."

Göz devirdim, kimin yüzünden acaba!

***

Brezilya! Allahım çok güzel bir ülke! Otelleri Harika! Biz tabi en üst kattaki kral dairelerden birinde kalacağız, otelin dışı böyleyse içini düşünemiyorum.

Cenk resepsiyondaki adamla ingilizce birşeyler konuşuyordu ama dinlemedim. Bir süre sonra yanıma geldiğinde elindeki oda kartımızı gösterdi, gülümsedim.

"Bugünü otelde geçirelim, akşam otelin restoranına iner akşam yemeğimizi yeriz. Yarın gezmeye başlarız."

Aynı fikirdeydim.

"Bende öyle düşünüyordum."

Kolunu omzuma koyup beni kendisine yaklaştırdı ve alnımı öptü.

Daire kapısının önündeyken heyecan yapmıştım nedense. Cenk kartı sokup kapıyı açtığında hızla içeri girdim.

Üst katı da vardı!

Sırayla odaları gezmeye başladım, normal evden farksızdı. Mutfak, lavabo yatak odası, giyinme odası, oturma odası, tv odası, banyo... jakuzi, hamam...

"Aşkım ben bir kahve yapıyorum, sende ister misin?"

"Kahve var mı ki?"

"Koskoca otel odasında olmayacak şey mi?"

"Haklısın."

Sırıtarak mutfağa girdim, dolapları karıştırdım güzel şeyler vardı, en sonunda kahveyi bulduğumda tezgahın üzerindeki kahve makinasının içindeki cezvelere kahve koyup düğmesine bastım, bu sırada büyük uğraşlar vererek bulduğum kahve fincanı takımlarını da tezgahın üzerine koyarak kahvenin olmasını bekledim.

Makinadan kahvenin olduğuna dair sesler gelince cezveyi makinanın içinden çıkartıp fincanlara döktüm ve yine büyük uğraşlar vererek bulduğum tepsinin içine koyup içeri girdim.

"Terastayım hayatım!"

Terasa çıktığımda gülümsedim. Hava çok sıcaktı ama güneş terasa vurmuyordu. Güneş'in gözüme girmesinden nefret ediyordum! Sıcak bir esinti vardı.

"Brezilya ülkesinde yağmur da yağsa sıcak oluyormuş hava."

"Hmm, bölgesinden dolayıdır."

Başıyla onayladı.

Kahvemden bir yudum alarak etrafı izledim.

"Gerçekten Harika bir ülke, Harika bir şehir."

"Öyle."

Başımı cenke çevirdim.

"Rüya gibi."