Haram Sevdaya Helalim Diyen Ahir Zaman Ümmeti

78 4 0
                                    


Kapatın gözlerinizi, yüzyıllar öncesine gidelim.
O zamanda yaşanmış sevdaları bir bir düşünelim.
Kız erkeğin gözlerine bakamayacak kadar ürkek, ona ismiyle hitap edemeyecek kadar çekingen,  hayâlı…
Ve erkek de Rasûlullah’ın emrettiği gibi tesettürü göz kapaklarında saklamış,  Rabb’inin “Ve mümin erkeklere de söyle,  gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar. “ (Nur süresi 30. Ayet) Ayeti kerimesindeki yaratanın emrettiği erkek modeli.
O zamanlar anne babaların istediği evlilikler vardı. İşte o evlilikler yıllarca, ta ki ölüm gelip onları buluncaya dek sürdüler.  Peki ya şimdi…

İnsanlar bin bir çeşit gösterişli evlenme tekliflerinin üzerinden geçen bir iki yıl sonrasında kucaklarında günahsız masum çocuklar ya da çocukları olmamışken mahkeme salonlarında hâkimlerin önünde başları eğik ayakta durmaktalar.
Anne Babalar evlatlarının doğru insanlarla olmasını istemez mi hiç?
Biz ana baba sözü dinlemeyen neslin evlatlarıyız.  Ya da ana babanın yanlış hükümlerinin kurbanları…
Bu da onların boynunun borcudur.

Haram nedir hepiniz biliyorsunuz değil mi?
Bilmeyen Müslüman’a Müslüman demem ben. Çünkü Allah’ın emrettiklerini yapıp yasakladıklarından kaçınana Mü’min denir değil mi? Haram Hakk Teâlâ’nın bizlere kesinlikle yasakladığı yaptığımız takdirde cezasını hem bu dünyada ya da ahirette çekeceğimiz yasaklar yanlış davranışlardır.
Hadi haram olduğunu bilmeden bir yanlış yaptık diyelim Allah korusun. Bunun haram olduğunu öğrendiğimiz vakit yapmayı bu günahı işlemeyi anında bırakırız değil mi? Gerçek iman ehliysek evet hemen bırakırız…
Peki ya Rabbimizin flörtü kesin bir şekilde haram kılıp Rasûlullah’ın da kesin bir hükümle yasakladığını bildiğimiz halde hala neden parklarda kafelerde daha birbirlerine helal bile değilken yahut daha helal olabilecek bir yaşa bile gelmemişken el ele tutuşmuş hiç utanmaları olmadan saçma sapan hareketler eden çiftleri görmekteyiz?  Hadi hepimiz beynimizdeki tüm düşünceleri susturup nefsimizi eleştirelim…
Vicdanımızı sorgulayalım. Kaç kişinin vicdanı rahat?
Kaç kişi Rabbinin huzuruna gönlü rahat içi ferah bir halde çıkabiliyor?
Bu gördüğümüz manzarada sadece o insanların değil onların ana baba çevre arkadaş öğretmen ve daha birçok yakınının da suçu var. Ve belki bizim de. Uyarın dostlar, kimi görürseniz, kim bir yanlışa düşmüşse onu uyarın. O güller güzeli, Allah’ın sevgilisi, Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) görseydi uyarırdı deyin.

Biz onun ümmetiyiz. Biz ona benzemeliyiz.  Biz ona benzersek Rabbimiz bizi sever. Rabbimiz nuru için mahlûkatı yarattığı Habib’ine benzeyeni sever. Kapatın kara kutularınızdaki günah çukuru dizileri. Pis entrikaları. Hadi açın Rabbimizin kelamını “Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku” (Alak süresi 1. Ayet) ayetiyle başlayın okumaya.
Rabbimiz onun ayetlerini okuyanı,  okuyup insanları uyaranı,  insanları uyarıp onları günah batağından yine onun izniyle kurtaranları, insanları kurtarıp Rabb’inin rızası için onlara yardımcı olanları sever… Biz bin bir günah içine batmış insanların bizi sevmesi için uğraşırken, Allah’ı seviyoruz deyip de onun rızasına çabalamıyorsak nasıl yüzlerimiz kızarmaz? Nasıl düşmez başlarımız önümüze?
Rabb’i için gözyaşı dökmeyip de bir fani için ağlayan göz kendinden utanır.
Rabbine el açıp sonsuz güç ve kudret sahibi olandan istemek yerine gidip fani bir âdemden isteyen eller utanır.
Rabbinin adını anmak insanlara onu anlatmak yerine boş ve faydasız sözler söyleyen dil utanır.
Rabbi için Kıyamda durmayan ama nefsi için haram sevdasını saatlerce bekleyen ayaklar utanır.
Aklı her şeye eren, zekâsını övmekten geri durmayan ama kendisine ana rahmindeyken ruh veren, yoktan var eden Rabbini unutan insan utanır, insan…
“Hayır! Hayır!
Eğer o bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. ” (Alak süresi 16. Ayet)

Mustafa Kuş

Dinim Islam☺Where stories live. Discover now