~Aleda Elli Beşinci Bölüm~

2.9K 182 39
                                    

Yazım yanlışları için şimdiden kusura bakmayın. Bölüm geç geldiği için de üzgünüm. Aşağıda sizi bir SÜPRİZ bekliyor. 🤭

Medya: Aleda

🏹🏹🏹

ALEDA'DAN...

Son kez yapılmış yeni silahlara göz gezdirdim. Birkaç tane yeni silah yaptırmıştım. En nadide parça silahlardan olan ok ve yaya baktım. Üstünde küçük bir çalışma yapmıştım. Silahı yerine bırakıp odadan çıktım. Kapı anında kilitlenirken taht odasına doğru ilerledim. Kral Darel ve ailesi öğlene doğru saraylarına dönmüşlerdi. Prens Adam ve Austyn arasında küçük bir tatsızlık çıkmıştı. Taht odasına girdiğimde babamın bazı kağıt parçalarına dikkatle baktığını gördüm. Yanındaki askerler bana selam verirken babama yaklaştım.

"Bunlar nedir?"

"Yoksul ailelerin listesi."

Başımı salladım. Babam işine dönerken balkona çıktım. Annem ortalıklarda gözükmüyordu. Derin bir nefes alıp balkon kenarlarına yaslandım.

"Efendim?"

Arkamı döndüm, sesin sahibi Jason idi.

"Güney Kore Su Sarayı Kralı, kral Junghoon sizi ve görev takımındaki ekibi saraylarında ağırlamak istiyorlar."

"Ne zaman?"

"Siz ne zaman uygun görürseniz."

"Kral Junghoon 'a haber ver, en kısa sürede saraylarında olacağız."

Jason selam verip yanımdan ayrılırken tekrar Okyanusa döndüm. Güney Kore Su sarayına en son gittiğim de küçüktüm, hayal meyal hatırlıyordum. Kral ve kraliçe beyaz saçlıydı, çocukları da o zaman benim kadardı ve onlar da beyaz saçlıydı. Sanırım bu genetikti. Balkondan çıkıp taht odasına girdiğimde annemin kapıdan girdiğini gördüm. Giydiği gösterişli kıyafeti üzerine tam oturmuş ve çok yakışmıştı. Bir manken edasıyla bize doğru yürürken gülümsüyordu. Önce babamı, sonra beni öptü. Babamla birbirimize baktık.

"Yine her zaman ki gibi çok güzelsin kraliçem."

Babamın, anneme olan iltifatı üzerine annem daha çok gülümsedi.

"Teşekkür ederim Majesteleri."

Gülümseyip "İzninizle." dedim ve taht odasından çıktım. Onları bu şekilde baş başa bırakmak istemiştim. Odama doğru giderken başıma giren ağrı ile boynumdan tuttum. Gözlerim kararıyordu. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Odama girince karşımda Austyn'i görmeyi beklemiyordum. Sarayına döndüğünü sanmıştım. Kapıyı kapatıp ona doğru ilerledim.

"Ne zaman geldin?"

"Sen silah odasındayken..."

"Haber verseydin keşke, görev ekibiyle Güney Kore Su Sarayına gideceğiz."

Başını sallayıp dudaklarını şakağıma bastırdı.

"Haberim var, az önce Jason söyledi."

Başımı sallamakla yetindim. Yatağımın kenarına oturup ayakkabılarımı çıkardım. Daha sonra elimdeki eldivenleri çıkarıp, bacağımdaki hançerleri de yere bıraktım. Üstümden bir yük kalkarken yatağıma uzandım.

"Yorgun gözüküyorsun, iyi misin?"

"Sadece biraz başım ağrıyor ve sanırım uykum var."

Yanıma gelip uzandı. Önüme düşen saçlarımı geriye atarken kolunu başımın altına koyup beni kendine çekti. Kolumu göğsünün üstüne atarken gözlerimi kapattım.

A L E D A ~Hükümdar~Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu