~Aleda Otuz Beşinci Bölüm ~

5.6K 397 42
                                    

Ona annesinin yaşadığını söylemiştim

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Ona annesinin yaşadığını söylemiştim. Tepki vermiyor, hareket etmiyor yüzüme dahi bakmıyordu. Geri geri gitti, gözlerim boynuna kaydı. Dönüşüyordu... Yutkundum. Acıyla bağırmaya başladı, o bağırdıkça nasıl acı çektiğini, kemiklerinin kırıldığını hissediyordum. Şuan da ona yaklaşamazdım, o bir ejderhaydı ve şuan da bedeni değişiyordu. Onun sesi gitmiş, bir ejderha gibi kükrüyordu. Birden dönüştü. Hızla bana baktı, bana öfkeliydi. Geri geri gittim. Üzerime geliyordu. Durdum, hala bana yaklaşıyordu. Birden kafasını bana uzatıp kükrediği an elimle yüzümü kapattım. Bu ses... Flicka'nındı, gözlerimi açtım. Flicka Ü önüme geçmiş Austyn'e kükrüyordu. Austyn karşısında kedi gibi olurken endişelenmeye başladım. Eski haline döndüğü an baygınca yerde uzandı. Hızla yanına gittim. Flicka'ya döndüm.

"Onu ateş sarayına götür, sonra da gel."

Flicka, Austyn'i kucaklar kucaklamaz gökyüzüne uçtu. Artık annesinin yaşadığını biliyordu, Adrienne'in onun teyzesi olduğunu, babasının masum olduğunu... Bunlar benim yüzümden olmamıştı ama bana karşı gözlerindeki o öfkeyi gördüm. Ya bana kusmak istiyordu ya da gerçekten benim yüzümden olduğunu düşünüp biran öfke besledi. Onu anlayabiliyordum, nasıl hissettiğini, ne yaşadığını görebiliyordum. Yüzümde ıslaklık hissedince dokundum, ağlıyordum. Hemen gözyaşlarımı sildim. Flicka yere indiğinde yanına gittim.

"Seninle şimdi İnci'ye gideceğiz. Orada beni değil, kendini koruman gerekir anlaştık mı?"

Sadece bakıyordu. Başını okşadım. İnci'ye büyük bir geçit açtım. Flicka'ya gelmesini işaret edip geçitten geçtim. Birkaç dakika sonra Flicka da gelince sırtına bindim. Anında havalanırken bakışlarım karşımda İnci'yi gördüm. Flicka anında kapısına iniş yaparken hızla sırtından indim.

"Sürekli gökyüzünde kal, bir şey olursa kükremen yeterli."

Flicka gökyüzüne uçarken hızla İnci'ye girdim. Beni gören askerler selam verirken hızlı hızlı yürümeye başladım. İçeri girince karşıdan gelen askeri durdurdum.

"Büyücü temsilcisi konsey üyesi bay Elvis nerede acaba?"

"Efendim, konsey üyesi şuan da bir toplantıda. Bekleme odasında bekleyebilirsiniz."

"Teşekkürler."

Asker yanımdan ayrılırken bekleme odasına doğru ilerledim. İnci büyük bir yerdi, her şeyden haberdar olur bize görev veren yerdi. Bir şeylerden haberdar olma süreleri en fazla iki saat falandı sanırım. Bekleme odasına girip oturdum. Ayağımla ritim tutmaya başladım. Büte ile görüşmem gerekiyordu, belki isteyeceğim şeyi kabul etmeyecekti ama etmek zorundaydı. En azından babasının hatrı için. Babasının beni ne kadar sevdiğini biliyordu.
Neredeyse onbeş dakika falan geçmişti. Belki de daha fazla, bilemiyordum. Odanın kapısı açılınca o tarafa döndüm. Elvis idi. Ayağı kalktım. İçeri girip kapıyı kapattı.

A L E D A ~Hükümdar~Onde histórias criam vida. Descubra agora